Baro “darbesi”ne karşı açıklama

  • Arşiv
  • |
  • Siyasal Gündem
  • |
  • Devlet terörü
  • |
  • 06 Şubat 2013
  • 12:07

(06.02.13) – İstanbul Barosu yönetimi yaptığı yazılı açıklamayla iddialara yanıt verdi.

Son günlerde AKP’nin hedefinde ÇHD’li avukatların tutuklanmasına verdiği destekle de öne çıkan İstanbul Barosu ve Ümit Kocasakal yönetimi vardı. AKP’liler yaptıkları açıklamalarla baro yönetiminin düştüğünü iddia edecek kadar pervasızlaştılar.

Hedefte İstanbul Barosu var!

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlara yönelik devlet terörü sırasında İstanbul Barosu yönetiminin tutumu öne çıkmış ve başta Ümit Kocasakal olmak üzere baro yönetimi hukuk terörüne karşı tepki göstermişti. Erdoğan ise sözkonusu operasyonu savunurken sıklıkla dışarıdaki avukatları da suçlamış ve tutuklulara sahip çıkanları da şu sözlerle hedef göstermişti: “Dışarda da bazı avukatlar o avukatlarla ilgili 'Onlara müdahale edilemez' diyor. Hadi canım sende… Nasıl edilemez. Onlar teröre yandaşlık yapılıyorsa bal gibi de edilir”

Burada hedef alınan ise bir yanıyla saldırıya karşı duran ÇHD’lilerken bir yanıyla da İstanbul Barosu idi. Çok geçmeden devlet mekanizması bu konuda da gerekli adımları attı ve İstanbul Barosu yönetimi hakkında Balyoz davası gerekçe gösterilerek başlatılan "Yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs" soruşturması tamamlandı. 10 yönetici hakkında 2 yıldan 4 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.

Bedel ödemeye hazırız!”

Devletin baroya karşı operasyonu da hız kazanırken, AKP’li vekiller Baro Yönetimi’nin düştüğü yönlü açıklamalara başladılar. Baro Yönetimi bugün yaptığı yazılı bir açıklamayla bu ithamlara yanıt verdi. Baro adına yapılan açıklamada hem AKP’nin hesaplarının iç yüzü anlatıldı, hem de hukuksal olarak karşılığı olmadığı vurgulandı.

“Anılan dava, hukuki olmaktan uzak, tamamen gözdağı, sindirme ve yıldırmaya yönelik, maksatlı ve konjonktürel bir davadır” denilerek davanın gelişim seyri teşhir edildi. Suç duyurusunun adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu kapsamında TCK 288’den yapıldığı ancak 3.yargı paketi ile bu suçun cezasının adli para cezasına dönüştürülmesi üzerine davanın, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası öngören yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs suçundan TCK 277 kapsamında açılmasına dikkat çekildi.

AKP İstanbul Milletvekili ve İstanbul Barosu üyesi Bülent Turan’ın yaptığı baronun düştüğü yönlü açıklamaların ise “temenni” olarak nitelendiği açıklamada 12 Eylül cuntasının dahi baroya bu şekilde bir saldırı gerçekleştiremediği ve söz konusu maddenin işletilmediği vurgulandı. Açıklamada “bedel ödeyemeye hazır olduğumuzu daha önce çeşitli vesilelerle açıklamıştık” denilerek şimdi bedel ödemenin beklenildiği söylendi.

Kuşkusuz ki hukuksal olarak nasıl bir süreç işlerse işlesin, hukuk alanını da büyük ölçüde kontrolüne almış olan AKP’nin istediği fiili uygulamayı hayata geçirebileceği ve tek engelin de fiili mücadele olduğu açık...