(01.02.13) – Bakan, yangının zehirli su ile söndürülmesini savunda ve “bütün sularda siyanür olur” dedi.
Geçtiğimiz eylül ayında Kazdağları’nda çıkan yangının zehirli su ile söndürüldüğü iddialarına dair CHP Balıkesir Milletvekili Nedret Akova bir soru önergesi vermişti. Bakanlığın yanıtı ise iddiaları kabul ediyor ve şunları söylüyordu: “En yakın su kaynağı 6.3 kilometre uzaklıkta bulunduğundan, yangın söndürmek maksadıyla, yangın alanına bitişik maden göletinden bir miktar su, zorunlu olarak kullanılmıştır”
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun açıklaması üzerine birçok çevreci kurum başta olmak üzere kamuoyundan gelen tepki üzerine bakan yeni bir açıklama yaptı. Ancak yeni açıklamada her ne kadar yanlış anlaşıldığını söylese de söyledikleri özünde değişmedi. Suyun madenden alındığını kabul eden bakan, ancak siyanürün tüm sularda olduğunu ve sağlığa zararlı olmadığını savunmaya çalıştı. Ek olarak bildik bir politikacı tavrıyla medyayı suçlamaktan da geri durmadı.
“O kadar siyanür olur”
Yangına müdahale ederken zamana karşı yarıştıklarını söyleyen Eroğlu, siyanürlü su kullanımını “Müdahale etmeseydik Kaz Dağları’nın tamamı yanıp kül olacaktı” sözleriyle gerekçelendirdi. Basit bir “buna da şükür” mantığıyla hareket eden Eroğlu, işi bir adım daha ileriye götürerek başarılarının takdir edilmesi gerektiğini söyledi.
Suyun insan ve çevreye zararı olmadığını da iddia eden Eroğlu kendisinin de “su profesörü” olduğunu belirterek “bütün sularda bir miktar siyanür olur” dedi ve şunları ekledi:
“Şimdi kalkmışlar, Havran yangını üzerinden bizi eleştiriyorlar. O sudaki maddelerin herhangi bir kıymeti harbiyesi yok. Bunu hangi kimya mühendisine sorsalar bilgisini alırlar.”
İtfaiyemiz bir numaraymış!
Eroğlu eleştirilerin çevresinden dolaşmak için olsa gerek sözü yine bakanlığını övmeye getirdi ve Türkiye’nin orman yangını ile mücadelede dünyanın en başarılı ülkelerinden olduğunu iddia etti. Yangınlara 18 dakikada müdahale edildiğini söyleyen bakan, hızını alamayarak Rusya ve İsrail’deki yangınlara bile Türkiye’nin müdahale ettiğini iddia etti.
Bir başka şükretme çağrısı daha yapan Eroğlu, Türkiye’de “sadece” 10 bin hektar ormanın yandığını, Akdeniz ülkelerinde ise bu sayının 20-30 kat fazla olduğunu söyledi.
Bakan ayrıcı medyayı da meselenin özünü sormadan yayın yapmakla suçladı.
Daha önce de “keneler yandı” demişti
Veysel Eroğlu’nun vukuatlarının yeni olmadığını geçmiş bir dizi örnekten biliyoruz.
2008’in Temmuz ayında Antalya’da gerçekleşen yangın devletin aczini göstermiş, uzun süre müdahale edilmemesi bölgenin ranta açılmasının yolunun döşendiği biçiminde yorumlanmıştı.
4 bin 550 hektarda bulunan 15 milyon kızılçamın yandığı, 60 ev, 88 ahır, bir okul, bir cami ve bir köy konağının zarar gördüğü, 32 küçük ve büyükbaş hayvanla 18 arı kovanının telef olduğu ve 2 kişinin de hayatını kaybettiği yangına dair açıklama yapan Bakan, “Bu yangında orman teşkilatımız, Türk ormancısı bir destan yazdı” dedikten sonra ormanın yanmasının işi tarafı da olduğunu belirterek “Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı” demişti.
Yine yangının PKK tarafından çıkarılmadığını söyleyen Bakan, nasıl bugün 10 bin hektarın yanmasıyla övünüyorsa o gün de “Sadece 33 bin 500 hektar” diyerek övünç malzemesi arıyordu.
Su profesörünün “meslek sırrı”
Her fırsatta “Su profesörü” olduğunu söyleyen ve sitesindeki özgeçmişinde “Ayrıca tarlalarındaki mahsullerin sulama işleriyle meşgul olurdu. Suya olan sevgisi o tarihlerdeki çocukluk dönemlerinden başlamıştır” ifadeleriyle bu konudaki bilgisini aktaran Eroğlu, 2007 yılında kuraklığa dair yaptığı açıklamalarla hafızalırımıza kazınmıştı.
Tüm barajların su oranın en alt düzeylerde olduğu ve bilim insanlarının tehlikeye dikkat çektiği dönemde Bakan Eroğlu “Siz yüzdelere bakmayın” açıklamalarıyla gündeme gelmişti. Eroğlu bilim insanlarının uyarılarına şu sözlerle yanıt vermişti: “Ankara’da şu anda su seviyesi binde 5 görünüyor ama Ankara’da sular akıyor. Bizim kendimize has tedbirlerimiz var. Bu meslek sırrı. Ankara’da su akmaya devam edecek, yüzde sıfır olsa dahi”
Bu anlaşılmaz açıklama ile ne denilmek istendiği ise bir kaç gün sonra yapılan açıklamayla anlaşılmış, bakan su sorunu için “İşimiz tabii ki Allah’a kaldı” değerlendirmesinde bulunmuştu.