AKP kıdem savaşını açtı

  • Arşiv
  • |
  • Sosyal Sorunlar
  • |
  • 09 Ocak 2013
  • 13:36

AKP, taşeron işçilerle ilgili hazırlanan bir düzenlemede sendikaların “genel grev” nedeni saydığı kıdem tazminatı gaspı için tarih verdi.

Hükümet kıdem tazminatını yeniden gündeme getiriyor. Bu defa tarih verildi. Çalışma Bakanlığı'nın hazırladığı taslak ile Kıdem Tazminatı Fonu konusu raftan inecek.

Ancak bu defa bir uyanıklık yapılıyor. Düzenlemenin Haziran sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Öncelikle taşeron işçilerin zamanında ve tam ücret almaları hedefleniyor.

Bu düzenlemenin içinde kıdem tazminatının fona devrini öngörülüyor. Hükümetin bu konudaki iddiası "Amaç hak kaybını ortadan kaldırmak.''

Mevcut durumda ''1 tam yıl çalışan için, 1 aylık yani 30 günlük günlük brüt maaş" kadar kıdem tazminatı hakkı var. Ama bazı işverenler bunu ödememek için, 1 yıl  yerine işçiyi, örneğin 11 ay çalıştırıp işten çıkarıyor, daha sonra işe alıyor.  Hükümet de "Sorunun ortadan kalkması için sistem değişmeli" diyor. Yani kim ne kadar çalışmışsa, 1 ay da olsa ona göre hakkını alması gerektiği savunuluyor. Kıdem Tazminatı Fonu üzerinde duruluyor.

TARİH 30 HAZİRAN

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, "Kıdem tazminatını daha yaygın hale getiren bir düzenleme getirelim diyoruz" diyor.  Çelik, kıdem tazminatı alma konusunda çalışanların sıkıntıyla karşılaştıklarını söyleyrek, kıdem tazminatı ve taşeron işçilik düzenlemesini 30 Haziran'a kadar netleştirmek istediklerini ifade etti.

TALİMAT BAŞBAKAN'DAN

Çelik, “Bu konu mutlaka tartışılmalı. Başbakanımızın istediği bu. Başbakanımız ‘İşçi ile işveren bu konuyu bir noktaya taşırlarsa siz raftan indirin’ dedi. Biz de şu anda bu görüşmeleri sürdürüyoruz” diyor.

HÜKÜMETİN İDDİALARI DOĞRU MU?

Ancak konunun uzmanları hükümetin bu görüşlerine katılmıyor.  İşçi sendikaları kazanılmış hakların gasp edileceğini belirtiyor.

Nitekim, 1936 yılından beri yasal olan kıdem tazmiatı 1980 askeri darbesinde bile kaldırılması teklif edilmemişti. İşçi sendikaları, geçmişte fonlarla ilgili yaşanan kötü deneyimleri örnek göstererek "Kıdem Tazminatı Fonuna" karşı çıkıyor.

GENEL GREV SEBEBİ

Kıdem tazminatı konusunda işçi sendikalarının görüşü net. Kaldırılması girişimi bile genel grev sebebi.

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ”Türk-İş Genel Kurulu kıdem tazminatına dokunulması halinde bunun genel grev sebebi sayılacağı yönünde karar almıştır. Bu çerçevede Türk-İş, kıdem tazminatı tartışmalarının içinde yer almayacaktır” demişti.

DİSK, de kıdem tazminatının çalışanların ”olmazsa olmazı” olduğunu söyleyerek, genel grev diyor.

TEMEL İŞÇİ HAKKI


Hükümet tarafından “sorun” ve “yük” olarak nitelendirilen kıdem tazminatı temel bir işçi hakkı.

Kocaeli Üniversitesi'nden Yard. Dç. Aziz Çelik, kıdem tazminatı öyküsünü şöyle anlatıyor: “Kıdem tazminatı ilk kez 1936 tarihli ve 3008 sayılı İş Kanunu ile mevzuatımıza girmiştir. 3008 sayılı İş Kanunu 5 yıl çalışan işçiye 15 günlük kıdem tazminatı ödenmesini öngörüyordu. 3008 sayılı kanun işçi tarafından fesihlerde de kıdem tazminatı ödenmesini öngörüyordu.
 
1950 yılında yapılan değişikliklerle kıdem tazminatı istenebilmesi belirli koşullara bağlanıp sınırlanmıştır. Ancak hak etme süresi 5 yıldan 3 yıla düşürülmüştür. 1971 tarih ve 1475 Sayılı İş Yasası ile  kıdem tazminatına ilişkin sürenin iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilmesi kabul edilmiştir. 1475 sayılı İş Yasasında 1975 yılında 1927 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler ile üç yıllık hak etme süresi bir yıla indirilmiş ve 15 günlük kıdem tazminatı süresi de 30 güne çıkarılmıştır. Aynı yasal düzenleme ile kıdem tazminatı miktarının asgari ücretin 7,5 katı ile sınırlandırılması ön görülmüştür. Ancak bu hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Kıdem tazminatına ilişkin en önemli sınırlandırma 12 Eylül askeri darbesinden sonra gündeme gelmiştir.
 
12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen ardından 17.10.1980 tarihinde  kıdem tazminatı asgari ücretin 7.5 katı ile sınırlandı ve bu hükme aykırı davrananlar için hapis ve para cezası getirildi. Ancak kıdem tazminatının asgari ücretin 7.5 katı ile sınırlandırılması da yeterli görülmemiş olacak ki, 1982 yılında kıdem tazminatı tavanının asgari ücretle bağı koparıldı. Kıdem tazminatı tavanı en yüksek devlet memurunun bir hizmet yılı için alacağı azami emeklilik ikramiyesi ile sınırlandırıldı.
 
2003 yılında ise 4857 Sayılı İş Yasası ile Kıdem Tazminatı İş Yasasının  sistematiğinin dışına çıkarıldı. 1475 sayılı eski iş yasasının 14. madde dışındaki bütün hükümleri yürürlükten kaldırıldı. 14. Madde 4857 sayılı yasanın geçici 6. madde ile korundu.  Geçici 6. madde ile Kıdem tazminatı için bir fon kurulacağı ve fon kuruluncaya kadar 1475/14. Maddenin geçerli olacağı belirtildi. Mevcut yasal düzenlemeye göre işçinin her bir yıllık çalışması karşılığında 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödeniyor.” 

ASIL HEDEF KENDİSİ
 
Kıdem tazminatı konusunda ne yapılmak istendiğini anlamak için Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in söylediklerine dikkatli bakmak yeterlidir. “Bakan Şimşek, istihdam artışının önündeki en büyük engellerin kıdem tazminatı yükü ve esnek istihdama geçilememesi olduğunu söyledi.

Çelik, “Kıdem tazminatını bir hak olarak değil “katılık” olarak görüyorlar ve bu yüzden budamaya çalışıyorlar. Meselenin özü budur” diye belirtiyor.

FONUN SAKINCALARI
 
Çelik, Fon kurulmasının sakıncalarını ise şöyle sıralıyor:

- Öncelikle yararlanma koşullarının kolaylaştırılmasının fon kurulması ile ilgisi yoktur.Bunun için yasal düzenleme yapılarak yararlanmanın kolaylaştırılması mümkündür.

-Öte yandan fon yoluyla mağdur işçilerin mağduriyetlerinin giderileceği iddiası da inandırıcı değildir. Bugün de bütün işçilerin (taşeron işçiler dahil) kıdem tazminatı hakkı vardır.

-Fon kurulursa, kıdem tazminatı doğrudan işveren tarafından ödenmeyecek. Bunun yerine işverenler fona prim ödeyecek ve kıdem tazminatını hak eden işçilere ödeme bu fon tarafından yapılacak. Böylece kıdem tazminatı iş ilişkisinin doğrudan bir parçası olmaktan çıkacak.

-İşten çıkarmada işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü olmayacaktır. Kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün fona devredilmesi, işten çıkarmada caydırıcılığı azaltır, iş güvencesini zayıflatır.
 
-Fonlar siyasi iktidarların müdahalesine açık kuruluşlar olduğu için (Konut Edindirme Fonu, Zorunlu Tasarruf Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu gibi) bir süre sonra ciddi müdahalelerle yüz yüze gelebilirler.

Yurt / 09.01.13