ABD’nin Sovyet korkusu!

  • Arşiv
  • |
  • ABD
  • |
  • Uluslararası Siyaset
  • |
  • 08 Aralık 2012
  • 09:39

(08.12.12) - Hillary Clinton, Sovyetlerin yeniden kurulmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

Rusya’nın bir süredir gündeme aldığı Avrasya Birliği tartışmaları, eski Sovyet ülkelerini bir araya getirerek aralarında gümrük birliği ve ticari entegrasyon sağlamayı, Avrupa-AB sermayesine karşı odak oluşturmayı amaçlıyordu. Putin tarafından sunulan projenin Sovyetler Birliği ile aynı olmadığı sıklıkla vurgulanırken bir yandan da Sovyetler’in yıkılışının “20. yüzyılın en büyük felaketi” olduğu söylenerek Sovyetlerin hegemonik gücüne öykünüldüğü de görülüyordu.

Putin’in AB’ye güçlü bir rakip olarak tanımladığı Avrasya Birliği projesine en sert tepki ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’dan geldi. Clinton, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Suriye gündemli gerçekleştireceği toplantı öncesi Avrasya Birliği tartışmalarına değindi ve birliği “Sovyetler’in geri getirilmesi akımı” olarak tanımladı. “Bu böyle adlandırılamaz. Bu Gümrük Birliği ve Avrasya Birliği ve buna benzer adlarla anılacak. Bu hesapta hataya düşmeyeceğiz” diyen Clinton sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz bunun ne amaçlı olduğunu biliyoruz, bunu yavaşlatmak veya önüne geçmek için etkili bir yöntem geliştirmeye çalışacağız.”

Sovyetler yıkılsa da kızıl korku baki kaldı!

Soğuk savaş döneminde Doğu Blok ülkelerine karşı yürütülen propaganda çalışmaları büyük ölçüde komünizm tehlikesini anlatmaktan oluşuyordu. Özellikle ABD’de ve CIA eliyle tüm bağımlı ülkelerde yürütülen propaganda komünizm tehlikesine dikkat çekiyordu. Bu kapsamda ABD’de “red scare/kızıl korku” adıyla anılan soğuk savaş döneminde “kızıl tehlike” adı altında yürütülen tüm çalışmalar en kaba haliyle komünizm korkusunu anlatıyor, sürekli olarak komünizm gelirse neler olacağına dair propaganda yapılıyordu.

Yine ABD’de Senatör Mc Carty ile özdeşleşen Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi’nin (HUAC) ülkede yürüttüğü cadı avını aynı argümanlara dayandırıyor, bir çok aydın ve sanatçı komünist olduğu gerekçesiyle baskı görüyor, yargılanıyor ve ülkeyi terketmeye zorlanıyordu. Bu propaganda etkisini Türkiye’de de meşhur “bu kış komünizm gelecek” sözüyle göstermişti.

Ancak soğuk savaşın bitişi ve modern revizyonizmin çöküşü, emperyalist sisteme büyük bir rahatlama yarattı. Komünizm korkusu yerini zafer nidalarına ve tarihin sonu safsatalarına bıraktı.

Bugün ise artık tek kutuplu sistem, pervasızca sağa sola saldırıyor ve karşısında bir alternatif ya da odak görmüyor. Ancak Rusya’nın girişimi, sistem içerisinde de olsa bir alternatif olma amacı taşıyor. Kuşkusuz ki ABD ve diğer emperyalist ülkeler Sovyetlerin yeniden kurulmasına izin vermeyeceklerini söylerken esas olarak Rusya’da toplumcu bir düzen kurulması gibi ihtimal bulunmadığının farkındalar. Ancak eski Sovyet topraklarının bir araya gelerek oluşturacağı hegemonya ve kapitalist rekabet gücü, bu ülkeleri kendi hegemonyalarını yitirme korkusu ile yüzyüze bırakıyor. Bu da onları bir kez haha soğuk savaş argümanlarına ve Sovyet tehlikelerine dikkat çekmeye çağırıyor. “Kızıl korku” bir kez daha emperyalist-kapitalist sistemin imdadına yetişiyor...