Karayollarının özelleştirilmesi saldırısı tüm hızıyla devam ediyor. Sermaye hükümetleri yıllarca karayollarında taşeronlaşmaya hız verme konusunda tam bir anlayış birliği içinde hareket ettiler. AKP iktidarı ise Karayolları Şube Şeflikleri’ni, araç parklarını anahtar teslim satmaya başladı.
Yol-İş bürokratları başından itibaren özelleştirmeden haberdar oldukları halde süreci sessizce izlediler. Karayolu işçilerinin saldırının kapsam ve niteliğini anlamaları ve özelleştirme karşıtı mücadelenin örgütlenmesi için kıllarını bile kıpırdatmadılar. Tüm mesailerini özelleştirme karşıtı mücadelenin boğulması için harcadılar.
Sendika ağaları karayolu işçilerinin yükselen tepkisi ve öfkesini hissettikleri anda 28 Ocak eylemi için düğmeye bastılar. Ama 28 Ocak eylemi işçilerin mücadele isteği ve özelleştirmeye yönelik öfkesine ışık tuttu. Bu durum sendika bürokratları açısından süreci yönetmenin kolay olmayacağı bir dönemin başlangıcı olarak kayıtlara geçti.
Eylemde işçilerin özelleştirme karşıtı öfkesi ve mücadele isteği öne çıktı
Ülkenin dört bir yanından Ankara’ya gelen karayolu işçileri özelleştirmeye ve taşeronlaşmaya karşı tepkilerini gösterdiler. Haykırdıkları sloganlar bu öfke ve tepkinin ürünüydü. 18 bölgeden yaklaşık 3 bin işçi güvencesiz, sendikasız çalışmanın adı olan özelleştirme saldırısını protesto ettiler. 3 bin işçinin eyleme katılması anlamlıydı. Zira gerek genel merkez ve gerekse de şube yönetimleri eylemi özel bir çabaya konu etmedikleri halde azımsanmayacak ölçüde karayolu işçisi eylem alanında yerlerini almışlardır.
Karayolu işçilerinin tepkisi Yol-İş Genel Başkanı Ramazan Ağar’ın konuşması boyunca sürdü. Ramazan Ağar konuşmasını uzatarak ve konuşma sonunda, sözde mücadele sözü vererek işçilerin tepkisini frenlemeye çalıştı. Karayolu işçileri Ramazan Ağar’ın konuşması sırasında “İşçiler burada Kumlu nerede?”, “Kumlu istifa!”, “Satılmış sendika istemiyoruz!”, “Genel grev, genel direniş!” sloganlarını haykırarak frenleme çabalarının etkili olamayacağını gösterdiler.
28 Ocak eyleminde konuşan Yol-İş Genel Başkanı Ramazan Ağar, AKP iktidarına karayolu işçilerinin seçmen olduğunu hatırlattı. Karayolu işçilerini özelleştirmeye devam etmesi durumunda AKP iktidarını sandıkta cezalandırarak gücünü göstermeye çağırdı. Konuşmasının devamında 9 bin taşeron işçisinin karayolu işçisi olduğunun tescillendiğini belirterek AKP iktidarını yargı kararlarına uyması gerektiğini belirtti.
Ramazan Ağar, Yol-İş Sendikası’nın 81 ilde örgütlü olduğunu, yüzlerce şantiye ve inşaatta karayolu işçilerinin çalıştığını belirtip gerektiğinde hizmet üretiminden gelen güçlerini kullanacaklarını söyledi. Hemen ardından ise iş barışını bozmama sözü vererek üretimden gelen gücü kullanma sözünün koca bir yalandan ibaret olduğunu kanıtladı. Zira uzlaşmacı çizgi başından itibaren Yol-İş bürokratlarının ortak tutumu olarak öne çıktı.
28 Ocak eyleminden birkaç ay önce yaptıkları girişimlerle karayolları şube şefliklerinin satışını engellediklerini söyleyen sendika ağalarının yaptıkları açıklamaların yalan olduğu ortaya çıktı. Zira bu açıklamadan kısa bir süre önce 400 yakın şube şefliği taşeronlara devredildi. Üstelik şubelerin araç parkları da taşeron firmaların hizmetine sunuldu. Özelleştirme durumunda ülkeyi eylem alanına çevireceklerini söyleyen Yol-İş bürokratları sözlerini yerine getirmekten ise özenle kaçındılar. 28 Ocak eyleminin asıl amacı ise karayolu işçilerinin öfkesini boşaltmaktı.
Yol-İş bürokratları, karayolu işçilerinin ana gövdesini oluşturan taşeron işçilerinin Ankara eylemine katılmaları için bir çaba içinde olmadılar. Taşeron işçilerinin Ankara eylemine katılma konusundaki duyarlılıklarını zayıflatmak için “iş bırakarak eyleme gelirseniz sonuçlarına katlanırsınız. Bu durumda sendika bir şey yapamaz” türünden açıklamalarda bulundular. Böylece Karayolları’nda en büyük kitleyi oluşturan taşeron işçilerinin eyleme katılımının önünü kapadılar. Ayrıca bir günlük grev kararlarını da boşa çıkarmış oldular.
Karayolcular bilgi paylaşım sitesinde 28 Ocak eyleminin ardından, karayolu işçilerinin Yol-İş Genel Merkezi’ne yürümeleri konusunda birçok açıklama yer aldı. Bu eylemin gerçekleştirilmesi sendika ağalarından hesap sorulması için önemli bir olanak olacaktı.
Eylem alanında karayolcular bilgi paylaşım sitesini yöneten yönetici geri bir tutum aldı. Öncü işçilerin Karayolları Genel Müdürlüğü önünde sendika ağalarını hedefleyen ajitasyon konuşmaları ve şiarlarının haykırılmasına yönelik önerisine karşı çıktı. Dahası günlerce bilgi paylaşım sitesinde yer verdiği Yol-İş Genel Merkezi’ne yürünmesi kararının arkasında duramadı.
Öncü işçileri bekleyen görevler
Sınıf devrimcileri başından itibaren 28 Ocak eylemine önem verdiler. Zira 28 Ocak eylemi özelleştirme karşıtı mücadelenin büyütülmesi, sendika ağalarından hesap sorulması açısından önemli bir olanaktı. Özelleştirme karşıtı mücadele potansiyelinin açığa çıkarılması açısından da eylem önemli bir araçtı.
Sınıf devrimcileri güçleri oranında 28 Ocak eylemine yönelik hazırlık toplantıları yaptılar. Hazırlık toplantılarında özelleştirme karşıtı mücadele anlayışını öncü işçilere mal etmeye çalıştılar. Kayseri 6. Bölge’de 28 Ocak eylemine çağrıyı içeren özgün bildirileri yaygın olarak kullandılar. Öncü işçilerin tüm çabalarına rağmen özelleştirme karşıtı mücadelenin ortaklaştırılması, özelleştirme saldırısına maruz kalan 18 bölgede özelleştirme karşıtı örgütlenme için bir komitenin oluşturulması konusunda yeterli mesafe alınamadı.
Öncü işçiler eylem alanında özelleştirme karşıtı mücadele anlayışına güç kazandırmak ve sendika ağalarına yönelik işçi tepkisini ortaya çıkarmak için azami çaba gösterdiler. Bu çaba anlamlı sonuçlar ortaya çıkardı. Eylem alanında bulunan işçiler eyleme yapılan müdahaleye destek verdiler. Sendika ağalarını oldukça sıkıntıya sokan bu tablo, mücadeleci yaklaşımın işçiler tarafından desteklendiğinin açık göstergesi olarak kayıtlara geçti.
Son çeyrek asırda böylesi bir mücadele isteği karayolu işçilerinin içinde boy vermemiştir. Karayolu işçilerinin özelleştirme karşıtı mücadele isteğinin bu kadar büyüdüğü aşikardır. Bu önemli bir olanaktır. Tam da bu zeminde öncü işçiler Karayolları’nda özelleştirme sürecinin final yılı olan 2017 yılına kadar özelleştirme karşıtı mücadeleyi ilmek ilmek örmelidirler.
Öncü potansiyelin açığa çıkarılması hedefi doğrultusunda 28 Ocak eylemi yeni olanaklar ortaya çıkarmıştır. Karayolları’nda yaşanan özelleştirme, taşeron işçilik vb. sorunların ortadan kalkması karayolu işçilerinin birleşik militan mücadelesinin ilmik ilmik örülmesiyle mümkün olabilecektir. Bunun için ilk kavranacak halka öncü işçi potansiyelinin açığa çıkarılmasıdır. Bu planlı, hedefli gündelik çalışmayı gerektirmektedir.
Karayolu işçilerinin öfke ve tepkisinin kendiliğindenliği aşan bir düzeye çıkarılması için Karayolu işçilerinin sesi olacak bir bültenin çıkarılması acil bir ihtiyaçtır. Bülten aracının etkin bir tarzda karayolları bölgelerinde kullanılması mücadelenin örgütlenmesine de katkı sunacaktır.
Karayolu işçileri mücadelesinin birleştirilmesi kadar farklı bölgelerde çalışan karayolu işçilerinin özelleştirme karşıtı eylemsel süreçler içine çekilmesi de önemlidir. Bu tür eylemlerle karayolu işçilerinin öfke ve tepkilerinin bilinçli bir hale gelmesi açısından önemli araçlardan biridir. Aynı zamanda bu tür eylemler karayolu işçilerinin özgüvenlerinin artmasına yol açacağı da aşikardır. Sokağı çıkışı hedefleyen yerel eylem örneklerinin yaygınlaşması birleşik mücadeleye de hız kazandıracaktır.
Karayollarından komünist işçiler
(Kızıl Bayrak, 1 Şubat 2013, Sayı 05)