Devrimci sınıf mücadelesi ile halkların kardeşliği kazanacak!

Sermaye ve devlet gerçek sınıfsal sorunlar öne çıkmasın diye her türden gericiliği pompalamaktadır. İşçilerin gözlerine bağlanan her türden gerici bağ ise sınıfsal gerçeklik karşısında çözülmek zorunda kalıyor.

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 22 Ekim 2019
  • 08:36
ikon

Son dönemlerde artan Suriyeli düşmanlığına dair, çalıştığım fabrikadan gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Toplumun geri bilincinin işçiler arasında ne denli yaygın olduğu malum. Çoğu işçi işsizliğin nedeni olarak Suriyelileri görüyor. Genellemeler yaparak, Suriyelileri yaşanan olumsuzlukların nedeni olarak kodlayıp, onlara tepki duyuyor. Hele de Mersin gibi Suriyeli nüfusun yoğun olduğu yerlerde bu daha belirgindir. Ancak çalıştığım fabrikada görece farklı bir durum yaşanmaktadır. Zira patronlar Suriyelidir.

Her fabrikada olduğu gibi kölelik koşullarında ve sağlıksız çalışma ortamında Suriyeli ve Türkiyeli işçiler birlikte çalışıyorlar. Ancak çalıştığım fabrikada işçiler patronların Suriyeli olmasını dert etmemektedir. Dışarıda Suriyelilere duyulan öfke fabrikada Suriyeli patrona yalakalığa bile varmaktadır. İşçiler çalışma koşulları hakkında şikayetlerini dile getirirlerken, patronların kimliği öne çıkmamaktadır. Bunda işini kaybetme korkusu bir etken olmakla birlikte, bunu da belirleyen neden, fabrika zeminindeki açık sınıfsal konumlanıştır. Aynı nedenle işçiler arasında da böyle bir kutuplaşma belirgin halde yaşanmamaktadır. Kuşkusuz bilinç ve örgütlenme düzeyinin düşük olduğu her işyeri ortamında olan işçiler arasındaki rekabet, dedikodu, yalakalık vb. gibi sorunlar yaşanmaktadır. Ancak bunda belirleyici olan ırksal vb. ayrımlar değildir.

Ayrıca Suriye’ye yönelik savaş başladığında şovenizmin etkisi kimi Türkiyeli işçiler üzerinde belirgin bir şekilde görüldü. Dinlenen müziklerde özellikle “Türklük, şehitlik, vatan” vurgusunu öne çıkarmak niyetindeydiler. Ancak bunu çok fazla sürdüremediler, zira patronlar Suriyeli olunca “Türklük” üzerinden gelişen şoven dalga bir gün bile süremedi. İşsizlik basıncı ile olsa gerek bu konuda ısrarcı olamadılar, fabrika ortamı kısa sürede kendi “normaline” döndü. Özetle sınıfsal konumun getirdiği zorunluluklar ve sorunlar gerçeği, işçiler üzerindeki şoven etkiyi bir şekilde baskılayabildi.

Sermaye ve devlet gerçek sınıfsal sorunlar öne çıkmasın diye her türden gericiliği pompalamaktadır. İşçilerin gözlerine bağlanan her türden gerici bağ ise sınıfsal gerçeklik karşısında çözülmek zorunda kalıyor.

Bu, bir kez daha sınıf temelli mücadele ve örgütlenmenin önemini göstermektedir. Eninde sonunda devrimci sınıf mücadelesi ile işçi sınıfı bilinçli bir şekilde halkların kardeşliğini savunacak ve her türden gericiliği parçalayacak konuma ulaşacaktır.

Mersin’den bir tekstil işçisi