Türkiye işçi sınıfı, sermayenin demir yumruğu AKP’nin beka savaşına karşı çıkmalı, “İşçilerin birliği halkların kardeşliği” şiarını yükseltmelidir!

Bir yandan da fetih rüyalarıyla Ortadoğu’da emperyalistlerin açmaya çalıştığı ranttan kırıntı alma savaşında işçi ve emekçiler Kürt halkının ezilmesinde taraf edilmeye çalışılıyor. Türkiye’de işçilerin sınıf savaşımına uzaklığı bugün yaşananlarda olduğu gibi, sermaye iktidarı AKP’nin gerici politikalarına yedeklenerek, bir başka ülkenin emekçilerinin katledilerek bir avuç sermaye sahibine rant alanı yaratılmasında taraflaşmasına neden oluyor.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 13 Ekim 2019
  • 17:02

On yıllardır emperyalistlerin kirli çıkarları uğruna kan gölüne çevirdiği, mazlum halkların katledildiği Ortadoğu’da “teröristlerden arındırma” bahanesiyle bir başka yıkım yaşanıyor. Krizin derinleştiği, grevlerin yasaklandığı, çalışma koşullarımızın ağırlaştığı, halihazırda sınırlanmış özgürlük ve hak arama eylemlerinin tümden ezilmeye çalışıldığı bugünlerde AKP iktidarı “milli mesele” örtüsüyle tüm kesimleri iktidarının bekasını pekiştirme derdine düşerek Suriye’de mazlum bir halkın imhasına çabalıyor. En çok da krizin sonuçlarına ve baskılara karşı tepkisi günden güne büyüyen emekçileri bu yolla sindirmeyi amaçlıyor.

Burjuva partilerinin anında yedeklendiği savaş gündemine gerek AKP iktidarının gerekse basın ve sosyal medya aracılığıyla ABD’ye kafa tutar gözüken, lakin emperyalistlerin şartlı izni ile, sözde “terörist temizliği” ile şoven hislerin kabartıldığı, etnik temizliğe iki yüzlülük ile “barış pınarı” denildiğini görüyoruz. Barış şiarıyla açılan savaşları, bizler demokrasi getirme iddiası ile yapılan kıyımlardan biliyoruz. Bizler barışın ancak ve ancak ezilen ulusların haklı taleplerinin kabul edilmesiyle geleceğini savunuyoruz.

Bir yandan da fetih rüyalarıyla Ortadoğu’da emperyalistlerin açmaya çalıştığı ranttan kırıntı alma savaşında işçi ve emekçiler Kürt halkının ezilmesinde taraf edilmeye çalışılıyor. Türkiye’de işçilerin sınıf savaşımına uzaklığı bugün yaşananlarda olduğu gibi, sermaye iktidarı AKP’nin gerici politikalarına yedeklenerek, bir başka ülkenin emekçilerinin katledilerek bir avuç sermaye sahibine rant alanı yaratılmasında taraflaşmasına neden oluyor.

Halbuki işçi sınıfının böylesi bir kirli savaştan hiçbir çıkarı yoktur. İşyerinde en ufak hak talebinde bulunduğumuzda dahi hain yerine konulduğumuzdan, kardeş halkların özgürlük istemleri uğruna mücadele ettiğinde “terör” demagojisi yapılmasında hiçbir fark yoktur. Aksine bizlerin gündelik yaşamında ağırlaşan çalışma koşulları, kriz nedeniyle hayat pahalılığının bu savaşın masraflarıyla birlikte artacağı, hak aradığımızda “söz konusu bekaysa gerisi teferruattır” denilerek susturulmaya ve sessiz kalmaya zorlanacağımız ortadadır.

Milliyetçi histeriyle Kürt-Türk ayrımcılığının daha da derinleştirilerek, sermaye sınıfı karşısında parçalanmaya çalışıldığımız gün gibi ortadadır.

Burjuva partilerin yanında sendikalarımızın da ne olduğu belirsiz “zafer” nidalarıyla AKP’nin beka savaşında dolgu malzemesi olmasına izin vermemeliyiz. Bizler iş cinayetiyle, hayat pahalılığıyla, yoksullukla, baskılarla, hukuksuzlukla, ahlaksızlıkla dönen bu sömürü çarkını kırmak istiyorsak, halkların eşit ve özgür olarak birlikte yaşamı savunuyorsak “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarını daha da yükseltmeliyiz. Yürütülen kirli savaşa karşı sınıf savaşımını büyütmeliyiz!

Petrokimya İşçileri Birliği

13 Ekim 2019