Aşılması gereken eşik: Sendikal bürokrasi

Bugün, yaşam haklar dahi hiçe sayılan işçiler mevcut sendikal bürokrasiyi aşmakla yükümlüdür. Çünkü sendikal bürokrasi sınıf mücadelesinin önünde büyük bir engele dönüşmüş bulunuyor.

  • Mücadele postası
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 12 Nisan 2020
  • 12:07
ikon

Sınıf savaşı, çıkarları birbirine zıt olan iki karşıt sınıfın gündelik ve tarihsel mücadelesinin bütünü üzerinden ilerler. Günümüz kapitalist sisteminde “sınıf uzlaşısı” ya da “iş barışı” adı altında dile getirilen politikalar, işçi sınıfının şu ya da bu yolla kapitalist sömürü düzenine rıza göstermesini sağlamakla eş değerdir.  

Bugün, iki sınıf arasında uzlaşmayı başarı gibi göstermek için uğraşan sendikal bürokrasi, işçi sınıfının düzeni aşan mücadelelerine de ket vurur hâle gelmiştir. Mesela onlara göre, Greif fabrikasında 600 işçinin taşerona karşı fabrikalarını işgal etmesi maceracılıktır, ama bir satış sözleşmesi sonrası sendika genel merkezlerinin ihanetlerine karşı sessiz kalmak “geleneklere sahip çıkmaktır”. Onlara göre metal fırtınası işsizliktir, işten atılmaktır ama Flormar’da kadın işçilerin taleplerini görmezden gelip fazladan para alarak direnişi bitirmek zaferdir. Bunun her dilde somut anlamı şudur; sınıf mücadelesine sırt çevirmek, kendi koltuğunun derdine düşmek! İşte sendikal bürokrasinin bugünkü özü ve özeti budur.

Bu ülkede milyonlarca işçi ölümü pahasına fabrikalarda çalışmak zorundaysa, sendika bürokratları bunun birinci dereceden sorumluluğunu taşımaktadır. Zira, koronavirüs salgını ülkeyi sarmış vaziyette, fabrikalardaki virüs vakaları ise her gün artıyor. Adeta patronların üretim hacmine bırakıldı işçilerin hayatı. Hal böyleyken, iş meydanlarda bas bas bağırmaya, “grev yasaklarını tanımam” “her yeri Kavel yaparız” demeye gelince mangalda kül bırakmayanlar, işçilerin hayatının tehlikede olduğu şu günlerde ortalıkta yoklar.

Bugün, yaşam haklar dahi hiçe sayılan işçiler, mevcut sendikal bürokrasiyi aşmakla yükümlüdür. Çünkü sendikal bürokrasi sınıf mücadelesinin önünde büyük bir engele dönüşmüş bulunuyor. Sendika ağalarına karşı verilecek mücadelenin en temel ögesi ise işçilerin inisiyatifini açığa çıkaracak olan taban örgütlülükleridir. Yaşamlarımıza kıyan sermaye düzenine karşı daha güçlü bir mücadele örgütlemek için, sendika bürokratlarını oturdukları koltuklardan kaldırma ve sendikalarımızı devrimci zemine oturtma görevi önümüzde durmaktadır.

Gebze’den bir sınıf devrimcisi