Kadınlar intihara sürükleniyor!

Bu kokuşmuş düzenin dayattığı umutsuzluk, çıkışsızlık, bunalım ve intihar kadınlar için bir kader değildir!

  • Mücadele postası
  • |
  • Kadın
  • |
  • 30 Kasım 2023
  • 21:30
ikon

Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı sürüklenen ülke ekonomisi, gerici-baskıcı siyasal gelişmeler ve bunların doğurduğu toplumsal yozlaşma ve çürüme hali derinleşiyor. Böylesi dönemlerde neredeyse her gün duyduğumuz intihar haberleri maalesef ki şaşırtıcı olmuyor. Zira benzer sorunlarla yüz yüze bulunan milyonlarca kişi çıkışsız, çaresiz ve yalnız olduğunu düşünüyor. Gericilik, baskı, yoksulluk ve yozlaşmanın arttığı koşullarda toplumsal muhalefet gelişmediğinde yazık ki bu ruh hali yayılıyor. 

Çok değil birkaç hafta önce gençlik olarak Zeren Ertaş arkadaşımızın cinayete kurban gitmesine, aynı haftalarda 5 sıra arkadaşımızın intihara sürüklenmesine karşı bulunduğumuz her alanı, yurtları, kampüsleri, meydanları eylem alanına çevirdik. Tüm bu yaşananlar kader, kaza ya da kişisel bunalım denilerek açıklanamaz demiştik.

Kader/bunalım değil cinayet!

Milyonlarca işçi ve emekçiyi açlığa, yoksulluğa sürükleyen sistemin çürümüş politikaları en başta emekçi kadınları vuruyor. Zira kadınlar bu sefalet koşullarından etkilenmekle kalmıyor, düzenin dinci-gerici politikalarının en ağır bedelini de onlara ödüyor. Bu düzende geleceksizliğe sürüklenen, özgürlüğü elinden alınan, aile ve çevre baskısı çemberinde hayatları karartılan, iş yaşamında yer edinemeyen kadınlar çıkışsızlık içinde sıkışıp bunalıma ve depresyona sürüklenebiliyor.

***

Türkiye’de yaşanan intiharlara ilişkin net veriler sunmak çok güç. Çünkü “intihar” kelimesi kişinin geride kalan yakınları için toplumsal anlamda bir damgalanmaya neden olduğu için bu tür olaylar genellikle gizleniyor. Bunun dışında Türkiye’deki veriler için bakılabilecek tek kaynak, TÜİK’in sene sonunda yayınladığı “Ölüm istatistikleri”dir. Sarayın aparatı olan TÜİK'in verilerinin gerçekleri yansıtma olasılığı yok. Buna rağmen 2019 yılından itibaren intihar vakalarının artışını TÜİK de artık gizleyemiyor. Saray aparatı bu kurum da intihar oranlarında “ekonomik sıkıntılardan kaynaklı” artış olduğunu kabul etmek zorunda kalıyor.

Her konuda olduğu gibi TÜİK, intiharlar konusunda da gerçek verileri kamuoyuna açıklamıyor. Genellikle bölük-pörçük veriler sunuyor. Önceki yılların verileri açıklanmazken, son dönemde açıklanan verilerde ise “nedeni bilinmiyor” denilerek intihar gerekçeleri gizlenmeye çalışılıyor. Buna karşın sadece 2022 yılında 1.035 kadının intihara sürüklendiğini kanıtlayan veriler var.   

Bu satırlar yazılırken On dokuz Mayıs Üniversitesi'nde okuyan bir kadın öğrencinin kaldığı Münevver Ayaşlı Kadın Öğrenci Yurdu'nda intihar ettiği haberini aldık. Bu genç ölümler “münferit” veya “kişisel problemler” denilerek geçiştirilemez. Gençleri, kadınları umutsuzluğa sürükleyen bu kokuşmuş düzen yıkılana kadar maalesef ki bu intiharlar ne ilk ne de son olacaklar.

Yine de bu kokuşmuş düzenin dayattığı umutsuzluk, çıkışsızlık, bunalım ve intihar kadınlar için bir kader değildir!

Her şeye rağmen bu topraklarda kendilerine dönük saldırılar artarken buna tepki gösteren, baskı zorbalık ve cinayetlere karşı sokaklara çıkan dinamik bir kadın hareketi var. Emekçi kadınlar direngenliği ve kararlılığı ile tüm süreçlerde öne çıkarak tüm zorlukları göğüsleyebiliyorlar. Kadın-erkek el ele bu kokuşmuş düzene karşı sürdüreceğimiz örgütlü mücadelemizle hem yaşayacağız hem yaşatacağız!

İstanbul'dan bir DGB'li