Küba’da 7,7 şiddetinde deprem meydana geldi. Fakat bir bina dahi yıkılmadı, bir kişinin bile burnu kanamadı. Hani birileri “Bu bize Allah’ın cezası”, “Tabii biz kaza ve kadere iman etmiş insanlarız, her şeyden önce Müslümanız”, “kader, fıtrat”, “Zina arttığı için deprem oluyor” diyordu. İşte tam da o Küba ne kadere, ne kazaya inanıyor, ne de Müslüman. Ama daha şiddetli deprem oluyor bir bina bile zarar görmüyor.
Neden mi?
Çünkü Küba’da insanı merkeze koyan bir rejim var. Rant, talan yağma yok. Birileri halkın çoğunluğunun ürettiği zenginlikleri kendi tekeline geçiremiyor. Başta ABD olmak üzere tüm emperyalistlerin çeşitli saldırılarıyla karşı karşıya olmasına rağmen ülkenin sınırlı gelir kaynakları halkın barınma, sağlık, eğitim ve yaşamsal koşullarını düzeltmek için kullanılıyor. Çevreye ve diğer canlı yaşamına zarar verecek uygulamalardan kaçınılıyor. Bilim sermayeye hizmet etmiyor, toplumun, doğanın ve tüm canlı hayatının çıkarlarını gözeten bir eksende ele alınıyor. Eğitim kurumları bilimsel nitelikli bir eğitim veriyor. Din bezirganlarına, gerici, softa takımına prim verilmiyor...
Kısacası üretim araçlarının kişilerin değil toplumun olduğu, bilime, insana, doğaya, canlı hayatına değer veren Küba’da gerekli önlemler alındığı için 7,7 şiddetindeki depremde can kaybı olmadı, hiçbir konut yıkılmadı.
Ülkemizde, kapitalistlerin tüm zenginliği ellerinde topladığı, sefil çıkarları için tüm canlı hayatını ve doğayı talan ettiği bu düzeni değiştirmedikçe toplumun çıkarına olan önlemler tam olarak alınmayacaktır. Doğal afetler, çevre kirliliği, ağır çalışma koşulları vb. altında ölmeye devam edeceğiz. Yani kader değil, alınmayan önlemler bizi ölüme götürüyor. Bizleri deprem, doğal afetler vb. değil kapitalizm öldürüyor...
Küçükçekmece’den bir Kızıl Bayrak okuru