Deprem gerçeği

Bunun olmaması için ranta ve Kanal İstanbul gibi talan projelerine karşı çıkmamız gerekiyor. Birlik olup saraya ve ranta karşı mücadele etmeliyiz. Eğer susarsak, birlik olup ayağa kalkmazsak bizi daha çok sömürecekler. Dana güvenli bir hayat için mücadelemizi sonuna kadar sürdürelim.

  • Mücadele postası
  • |
  • Güncel
  • |
  • 25 Ocak 2020
  • 21:42
ikon

24 Ocak Cuma günü Elazığ'da 6,8'lik deprem oldu. Deprem doğal afet sonucu oluşan bir gerçekliktir. Ama biz bu gerçeklik karşısında aciz kalıyoruz. Zira ölümler yaşanıyor, enkaz altında kalmalar oluyor. Olan insanların canına oluyor. Yine ölüm, yine çaresizlik, yine acı. Artık yeter!

Ne insan ölsün, ne acı çekilsin, ne de çaresizlik olsun. Deprem nedeniyle insanların ölmemeleri ve kurtulan insanların çaresiz kalmamaları için gerek bireysel, gerek toplumsal olarak depreme karşı önlem alınmalı. Yöneticiler ve saray dalkavukları önlem almasalar bile biz toplum olarak örgütlü bir şekilde hareket etmeliyiz. Dayanışma ağı örmeliyiz. Çünkü hayatımız bizi sömüren, kendi çıkarı için canımızı hiçe sayanlara değil bize aittir. Ona sahip çıkmak elimizdedir.

Peki depreme karşı nasıl önlem alınabilir?

Öncelikle yüksek binalara, rant projelerine, Kanal İstanbul gibi projelere değil deprem için bütçe ayrılması gerekiyor. O kadar deprem vergisi toplanıyor. Ama neden deprem için harcanmıyor? Bu sebeple deprem olduğunda evler yıkılıyor. Üstelik insanlar deprem sırasında ne yapacağını da bilmiyor, panik oluyorlar. Ayrıca yeterli toplanma alanları yok. Avcılar'da toplanma alanı olarak gösterdikleri yer tsunami bölgesi. Küçükçekmece'de ise küçücük toplanma alanları var. Asıl toplanma alanlarına ise AVM ve rezidans yapıyorlar.

Bunun olmaması için ranta ve Kanal İstanbul gibi talan projelerine karşı çıkmamız gerekiyor. Birlik olup saraya ve ranta karşı mücadele etmeliyiz. Eğer susarsak, birlik olup ayağa kalkmazsak bizi daha çok sömürecekler. Dana güvenli bir hayat için mücadelemizi sonuna kadar sürdürelim.

Küçükçekmece'den bir DLB'li