İşçi temsilcisi Tekin Malcı’yı işten atma saldırısı püskürtüldü...

İşçi sınıfı kazandı, dayanışma kazandı!

Biz kazandık, işçi sınıfı kazandı, dayanışma kazandı. Her şeyden önemlisi de örgütlü mücadele etme gücümüz kazandı diyebiliriz.

  • Mücadele postası
  • |
  • Dünya
  • |
  • 30 Eylül 2023
  • 19:00
ikon

Biz kazandık, işçi sınıfı kazandı, dayanışma kazandı. Her şeyden önemlisi de örgütlü mücadele etme gücümüz kazandı diyebiliriz.

Güzel bir güne uyandık bugün işçi arkadaşlarımla birlikte. Büyük bir heyecanla güne başladık. Erkenden öncü arkadaşlarımdan biriyle iş yerine doğru yola çıktık. Farklı bir güne uyandığımız her halimize yansımıştı. Büyük bir heyecanla büromuzu açtık ve ilk aklımıza geleni yaptık: Beyaz bir sayfaya (Herzlich Willkommen Tekin Abi) Almanca olarak hoş geldin yazdık. İşçilerin görebileceği panoya ve büronun kapısına astık.

Geçmek bilmeyen dakikaları saymaya başladık ama bir yanımızla da tedirgindik. Haksız yere iş yerinden uzaklaştırılmış olan işçi temsilcimiz sevgili Tekin arkadaşımız gerçekten iş yerine girebilecek miydi bugün?

***

Öncü arkadaşımız Tekin 17 Nisan'da iş yerinden uzaklaştırılmıştı. O tarihten bugüne yaşanan süreci Kızıl Bayrak aracılığıyla tüm işçi, emekçi ve kamuoyuyla paylaşmıştık. O gün başlayan haksızlığın bugün kazanımla sonuçlanmasına değinmeden geçmek olmaz.

17 Nisan günü polis Tekin’i almaya geldiğinde, işçi arkadaşlar işi bırakarak öncü arkadaşımızı büyük bir mücadele ruhuyla sahiplendiklerini ortaya koydular. Kendini bilmez patronlar bile bu denli büyük bir sahiplenmeyi beklemiyordu biz işçilerden. Hep diyorum, hiçte küçümsenmeyecek örgütlü bir gücümüz var bizim... Bugünün kazanımı da bu gücümüz sayesinde mümkün oldu. Elbette ki bu örgütlü gücümüzü oluşturup büyütmemizde Bir-Kar’lı arkadaşların büyük bir emeği var. Bu emeği dile getirmemek vefasızlık olurdu.

Biz havaalanı işçilerine ta LSG döneminden bu yana her zorlu koşulla karşılaştığımızda, Bir-Kar’ın düzenlediği etkinliklerde örgütlü güç olmanın önemi vurgulanarak bize anlatıldı. Öncü arkadaşımız Tekin’in iş yerinden haksız yere uzaklaştırmasıyla başlayan süreç bir hayli sancılıydı. Bu sürece de ilk günden dahil olan Bir-Kar, dayanışmanın gücünü ve önemini bize hissettirmiş oldu.

Bir-Kar’lı arkadaşlar öncülüğünde kurulan dayanışma komitesiyle birlikte birçok eylem ve etkinlik düzenledik. Bu adımla da öncü arkadaşımıza yapılan haksızlığı bertaraf etmenin tek yolunun kararlı bir şekilde mücadele etmek olduğunun altını çizmiş oldular. Mücadelenin gücü bugün kazanımla sonuçlandı.

Tekin yoldaşımız yalnız değildi. "Hepimiz Tekin, Tekin hepimiz" olmuştu. Büyük bir mücadele ruhuyla, öncü arkadaşımızın iş yerine geri dönmesini istiyorduk. Bu istemi diri tutmak için Bir-kar öncülüğünde ayda bir veya iki etkinlik düzenledik. Düzenli olarak yaptığımız toplantı ve etkinliklerde öncü arkadaşımızla iş yerinde yaşanan mevcut durumu paylaşarak sürekli bağlantı içinde olduk.

***

Bu mücadele başlayalı bugün itibariyle tam 5 ay 11 gün oldu. İlk mahkeme Mayıs’ta öncü arkadaşımızın kazanımıyla sonuçlanmıştı. Ancak hukuk tanımayan Gate Gourmet patronları, “iş yerine giremez” yasağını sürdürünce ikinci mahkemeyi bekleyiş süreci başladı. Kendini bilmez patronlar, hile ve sahtekarlık oyunlarıyla öncü arkadaşımızı iş yerine yanaştırmamaya kararlı görünüyorlardı.

Bir yanda emek mücadelesinin gücü ve öncü arkadaşımız Tekin’in onurlu duruşu, diğer yanda paranın gücü ve bitmek bilmeyen kirli oyunlar. Yani bir yığın çirkinlik. İkinci mahkemenin tarihi 28 Ağustos olarak belirlendi. Bu mahkeme biz isçiler için final kararıydı. Öncü arkadaşımız şahsında uğradığımız bu haksızlığa karşı mahkemeye büyük bir katılım sağladık. Bir-Kar öncülüğünde dayanışma komitesi de ilk mahkemede olduğu gibi bu mahkemede de yanımızdaydı. Sayımız bir hayli fazlaydı ve bu vesileyle büyük bir salonda görülen duruşmada yine öncü arkadaşımız kazandı.

Büyük bir sevinç büyük bir kazanımdı. Fakat yasalar karşısındaki kazanım haydut patronlarımız tarafından kabul görmüyordu. Yasalar karşısında hiçte eşit olmadığımızı yaşadığımız bu sancılı süreçte iki kez deneyimleyerek gördük. Patron, bu haklı kararın ardında da Tekin için “iş yerine giremez” yasağını sürdürdü. Sancılı süreç daha da sancılı olmaya başladı. Biz işçiler içten içe umudumuzu kaybeder duruma geldik. Kapitalizm büyük bir güç ve korkunç bir yüzüyle karşımızda duruyor. Arsız mı dersin edepsiz mi dersin. Çaresizce sıralıyoruz kelimeleri, ama ve lakin öz gücümüzden bihaber olarak. Tam bir ay olmuş ikinci mahkeme kararından bu bugüne. Biz işçilerin haykırışı sessiz feryada dönüştü. İşçi arkadaşlar bıkmadan erinmeden “öncü arkadaşımız ne zaman gelecek?” sorusunu yinelemekten vaz geçmediler. Daha dün iş yerinde karşılaştığım her işçi arkadaşın “ne zaman gelecek” sorusuna “her an gelebilir” diye cevap vermiş oldum. Biliyordum sayılı saatler kalmıştı. Öyle ki, inansam da kendim bile korkuyordum. Yani yine bir Ali cengiz oyunu çevirir mi bu kendini bilmez patronlar?

***

Evet tam 5 ay 11 gün olmuştu öncü arkadaşımızın haksızca bizden uzaklaştırılışı. Son 11 günü büyük bekleyiş veya heyecanla takip ettik diğer öncü arkadaşlarımla. Çok kararlı olan Gate Gourmet'in en büyük patronu arkadaşımızla görüşme talep ediyordu. Ama gel gör ki, öncü arkadaşımızın ‘hiç vakti yoktu’ bu kendini bilmez patronla görüşmeye. İşte böyle gelirsin işçi sınıfının ayağına ayağına. İş verenin belirlediği iki ayrı görüşme gününe de vakti yoktu Tekin yoldaşımızın. Önceki gün kabul ederek avukatıyla birlikte görüşmeye gideceği haberini almıştık.

Öğlen saatlerinde başlayan görüşme akşam üzeri sona erdi. Görüşme sonrası gelen haber Tekin yoldaşın derhal işe başlayacağı yönündeydi. Ve tabi bir dizi talebimiz de kendini bilmez patronlar tarafından kabul edildi. Bu kabullerin devamı da gelecek. Çarşamba gecesi saat 21.00’den sonra iş veren tarafında bölüm şeflerine, Gültekin Malcı’nın yarın işe geleceği bildirildi. Sabah iş yerine giden bizler büyük bir coşku ve sevinçle karşıladık öncü arkadaşımızı.

Bu arada en önemlisi neydi biliyor musunuz? Gate Gourmet’in en büyük patronunun öncü arkadaştan talebi, “binaya geldiğinizde ola ki işçiler iş bırakıp binanın koridorlarını yine inletmesinler” olmuş. Yani tek korkuları işçilerin iş bırakmasıdır ve de işçilerin birlikte örgütlü bir güç olmasıdır. Şimdi soruyorum işçi ve emekçi arkadaşlarıma, bizim öz gücümüz daha büyük değil midir? Yeter ki bu özgücümüzü büyütmesini bilelim.

Öncü arkadaşımız gelmişti ve aramızdaydı. Yapması gereken ilk şey işçilere gitmesiydi. Koridordan kantine doğru ilerlerken, aylardır “Tekin arkadaş ne zaman gelecek?” diyen işçilere cevap olarak karşılarında duruyordu. “Yakındır gelmesi, her an gelebilir” demiştik fakat bugün geleceğini söylememiştik. Cevabı Tekin tüm işçi arkadaşlarla selamlaşarak vermiş oldu.

Sonrasında birlikte iş yerinde tüm bölümleri dolaşırken yaşanılan anları görmeye değerdi. Ağlayarak öncü arkadaşa sarılanlar, çığlık atarak ani refleks gösteren işçiler, “sen bizim için varsın ne olursun bizi bırakma!” diyenler, “sen sadece bugün için mi yoksa hep mi burada olacaksın?” diye soranlar. Yok böyle bir sevgi seli, yok böyle bir gönül bağlılığı. Ne diyeyim, onurlu bir duruş, anlamlı bir mücadele. Bunu büyütmekte bizim boynumuzun borcu olsun diyelim. Tabi ki tüm devrimci, duyarlı dost çevreleri de bu mücadeleyi büyütürken biz işçi sınıfının yanında görmeyi arzuluyoruz.

Bugün kazanan biz işçilerin örgütlü gücü oldu. Frankfurt Havaalanı'nda bu bir ilkti. Ben bu süreci, “Biz kendi içimizde devrim yaptık” diye niteliyor ve öyle de görüyorum. Önemli olan bizim bu örgütlü gücümüzün diğer iş yerlerine de örnek olarak yansımasıdır. İşçi sınıfının örgütlü güç olmaktan başka bir seçeneği yoktur!

İşçilerin fendi sermayeyi yendi!

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

Frankfurt Havaalanı'ndan bir işçi