Bugün işçiler yüksek enflasyon ve aşırı hayat pahalılığı karşısında tam olarak cehennem azabı çekmektedirler. İşçiler alım güçlerini iyice yitirdiler ve sefalet koşulları altında hayatları katlanamaz noktaya vardı. Sendikalı-sendikasız işçiler arasındaki ayrım iyice silikleşti. Asgari ücrete gelen zamla birlikte sözleşme kapsamındaki işçilerin ücreti de asgari ücrete eşitlendi.
Mevcut durumu içlerine sindiremeyen metal işçileri fabrikalarda “ek zam” talebini yükseltmeye başladılar. Özellikle TİS kapsamındaki 140 bin metal işçisi bu hareketliliğinin dinamosu durumundadır. Hatırlanacağı gibi, geçtiğimiz Ocak ayında bağıtlanan metal sözleşmesi imzalanır imzalanmaz çöp olmuştu. Zira, Eylül 2021 tarihli son TİS sürecinde işçilerin talebi göz ardı edilerek görüşmelere başlamıştı. Bu da yetmezmiş gibi hazırlanan sözleşme taslağı kasım ayında yaşanan kur krizi nedeniyle daha da gerilere düştü. İşçilerin sözleşmenin revize edilmesi talebine kulaklarını tıkayan sendika bürokratları ise “tarihi sözleşme”, “yüzyılın sözleşmesi” gibi sözlerle ihanet sözleşmesine imza atmıştı. Ancak Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi Mersin Çimsataş işçileri, bu ihaneti kabul etmedi ve sözleşmenin revize edilmesi talebiyle iş durdurarak mücadeleyi yükselti. Fakat Birleşik Metal-İş Sendikası işçilerin mücadelesini boğarak tarihi ihanetine bir yenisini ekledi ve sömürünün katmerleşmesine katkı sundu.
Şimdi ise sözleşme gereği mart ayında enflasyon farkı alması beklenen metal işçilerinden verilene razı olması istenmektedir. Ancak metal işçisinin sefalet ücretine razı olmayacağını bilen MESS, çeşitli senaryoları devreye sokmuş bulunuyor. Bir yandan işten atma saldırısını gündemde tutuyor öte yandan altın, erzak, alışveriş çeki ve prim adı altında sadaka dağıtarak işçileri susturmanın yollarını arıyor. Sermayenin koçbaşı olan Koç sermayesi, Ankara Arçelik Fabrikası’nda ek zam talebini yükselten işçilere yönelik kıyım politikasını devreye sokarak metal işçilerine gözdağı verilmeye çalışılmaktadır. Ancak sömürü çarklarının sorunsuz şekilde dönmesini isteyen MESS’in devreye soktuğu bütün senaryolar ellerinde patladı ve metal işçisi “ek zam” talebinden vazgeçmedi. MESS, bu nedenle birkaç gün önce yetkili sendikaları toplantıya çağırdı. MESS’in sendikalar sunduğu teklifinin özü-özeti ise, işe giriş ücretinin üzerine enflasyon farkının 2 ay öne çekilerek verilmesi oldu. Metal işçisi için hiçbir şey ifade etmeyen bu teklifi sendika yöneticileri kabul etmedi. Anlaşılan o ki sendika bürokratları, metal işçisinin gösterebileceği tepkiden duydukları korku nedeniyle temkinli davranıyorlar.
Sendika bürokratlarının korktukları başlarına geldi!
Bu yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun “kapalı toplantıları” kapının dışına taştı. Çalışma Bakanı kendi kuyruğunu kurtarmak için sendika bürokratlarının sözlerini ifşa etti. Ezcümle sendika bürokratlarının asgari ücret zammının ardından sendikalı fabrikalarda yaşanabilecek muhtemel hareketlilikten duydukları kaygı daha da derinleşti. Öyle ki metal işçisinin ek zam talebini boş gözlerler izleyen sendika bürokratlarının duydukları kaygının nedeni şimdi daha net anlaşılıyor.
Sendika bürokratlarının ihanetçi kimlikleri nedeniyle metal işçileri, bugüne kadar birçok hakkını kaybetti ve sefalet ücretine mahkûm oldu. Yine, Türk Metal çetesi ve Öz Çelik-İş bürokratları cephesinde değişen bir şey olmadığını ve tabandan yükselen ek zam talebine kulaklarını tıkayarak ihanetçi kimliklerinde ısrar ettilerine tanık oluyoruz.
Yıllardır “sözleşme delinemez” argümanını öne süren Birleşik Metal-İş Sendikası ise, bugün metal işçisinin yükselen ek zam talebine kulaklarını tıkayamadı ve bir şeyler yapma gereğini duydu. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde %20’lik ek zam talebinde bulunduklarını açıkladılar. %20 metal işçisini sefalette kurtarmayacağı açıkken, bu talebi almak için bile eylemsel bir süreci başlatmaktan geri duruyorlar. Bu yüzden, metal işçisinin hışmına uğramamak için görüntüyü kurtarmak çabasında oldukları anlaşılıyor. Ayrıca metal işçisinin haklı ve meşru talebinden ziyade ileri sürdükleri talebi MESS’in kabul edebileceği bir sınırda tutacak biçiminde dillendiriyorlar.
Yeni Metal Fırtına’yı hazırlanmalıyız!
2015 Metal Fırtınası, metal işçisinin kendi öz mücadelesi ve deneyimidir. Bu mücadele ve deneyimden geçen binlerce metal işçisi hala metal fabrikalarda çalışıyor. Türk Metal çetesinin saltanatını sarsan ve MESS kodamanlarını tir tir titreten Metal Fırtınası, şimdi kasırgaya dönecek günleri bekliyor. Dolayısıyla metal işçisi bir an önce kendi iç örgütlülüğünü sağlam temellerde kurmalıdır. Fabrikalar arası kurullar vasıtasıyla diğer metal fabrikalarıyla koordinasyonu sağlanmalıdır. Böylelikle taleplerini ortaklaştıracak olan metal işçisi, dişe diş bir mücadele iradesi ve kararlılığı ortaya koyarak fiili-meşru mücadele yolunu tutmalıdır. Metal işçisi tüm bunlar için Metal Fırtına’nın yaratılmasına öncülük eden Metal İşçileri Birliği ile iletişime geçmeli, daha sıkı ve güçlü bağlar kurmalıdır. Ancak bu sağlanabilirse metal işçisi ek zam talebini kazanır. Aynı zamanda haklarını ve geleceğini de…