Asgari ücrette orta oyunu sona erdi…

Herkes safını net bir şekilde gösterdi!

İktidarı, sermayedarı ve sendikal bürokrasisi hepsi aynı saftalar. İşçi düşmanlığında birleştikleri bir kez daha açık olarak görüldü. Bu tabloyu dikkatle incelemeli, işçi ve emekçi düşmanlarına karşı açık ve net bir sınıf tutumuyla kendi saflarımızı sıklaştırmalıyız.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 08 Temmuz 2022
  • 08:00

Asgari ücret zammı geçtiğimiz günlerde belli oldu. Asgari ücret bir kez daha açlık sınırının altında kaldı. Asgari ücrete yapılan zam kadar Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarında ve sonrasındaki diyaloglar-açıklamalar da dikkat çekti.

Asgari ücrete zam açıklamasını Erdoğan yaptı. İlk olarak asgari ücrete önce %25 zam yapıldığını açıkladı ancak Çalışma Bakanı Bilgin’in uyarısı ile %30 zam yapıldığını duyurdu.

Zam oranını Erdoğan’ın Çalışma Bakanı’nı bir kenara iterek bizzat kendisinin açıklaması ve gerçekleştirdiği konuşma Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarının orta oyunundan ibaret olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. 

Sendika bürokratları ve sermaye iktidarı el ele…

Erdoğan’ın zammı açıkladığı sırada Türk-İş Başkanı’na dönüp “gırtlağımızı sıkmasınlar” demesi bir espri miydi yoksa işçi ve emekçilerden duyduğu derin korkunun bir yansıması mıydı, bilmiyoruz. Türk-İş Başkanı’nın buna yanıtı ise “Olur mu öyle şey, Allah razı olsun” oldu.

Hak-İş Başkanı da zam belli olmadan önce asgari ücrete en az enflasyon oranında zam yapılması gerektiğini açıklamıştı. Yeni asgari ücret belli olduktan sonra cumhurbaşkanı ve çalışma bakanına teşekkürlerini iletti. Türk-İş ve Hak-İş başkanlarının bu açıklamaları, sendikal bürokrasinin asgari ücretin belirlenmesinde oynadıkları uğursuz rolü özetler nitelikteydi.

Çalışma Bakanı: “Sendikalaşma oranı artmalı…”

Çalışma Bakanı komisyon toplantısında gerçekleştirdiği konuşmada sendikalaşma oranlarının çok düşük olduğunu, bu sebeple asgari ücretli sayısında yığılma yaşandığını ve sendikalaşma oranlarının yükselmesi gerektiğinden dem vurdu. Bu açıklamanın büyük bir ikiyüzlülük örneği olduğu açık. Pek çok fabrikada ve işyerinde işçiler sendikalaştıkları için işten atılırken Çalışma Bakanlığı bu saldırılara ya seyirci kalmakta ya da bu suça ortak olmaktadır. Sayısız sendikalaşma deneyimi Çalışma Bakanlığı’nın sermaye sınıfının hizmetinde olduğunu ve onların talepleri ve çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini göstermektedir.

Diğer yandan Bakan Bilgin’in bu açıklamasını sendika ağalarının ellerini ovuşturarak izlediği söylenebilir. Çünkü Pressan’da, Farplas’ta olduğu gibi pek çok fabrikada işçilerin özgür iradeleri ile seçtikleri sendikalar yok sayılmakta, Türk Metal gibi çetelerine ve sermayedar yanlısı sendikalara patron-Çalışma Bakanlığı iş birliği ile yetki verilmektedir. Bilgin’in bu açıklaması önümüzdeki dönem bunun yeni örneklerinin çoğalacağına işaret etmektedir.

Ne yapacağız?

Geride bıraktığımız asgari ücrete yapılacak zam gündemi, muhatap olan tüm kesimlerin saflarını bir kez daha netleştirdi. İktidarı, sermayedarı ve sendikal bürokrasisi hepsi aynı safta buluştular. İşçi düşmanlığında birleştikleri bir kez daha açık olarak görüldü. Bu tabloyu dikkatle incelemeli, işçi ve emekçi düşmanlarına karşı açık ve net bir sınıf tutumuyla kendi saflarımızı sıklaştırmalıyız.

Bizleri sefalet ücretlerine mahkûm edenlerin karşısına üretimden gelen gücümüzü kullanarak ve birliğimizden aldığımız güçle çıkabilmeliyiz. Sermaye iktidarı, kapitalistler ve sendikal bürokrasi eliyle sefalet ücreti belirlenmiş olabilir ancak biz işçi ve emekçiler için sürecin daha yeni başladığını gösterebilmeliyiz. 

İstanbul’dan sınıf bilinçli bir işçi