Milyonlarca işçinin aldığı asgari ücreti tespit etmek için her yılın Aralık ayında bir “mizansenler dizisi” çekilir. Dizinin baş oyuncuları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Genel Başkanı Özgür Burak Akkol, figüranı ise TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’dır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu (AÜTK) diye adlandırılan bu üçlü, aralık ayında iki veya üç defa bir araya gelecek. Sonunda komisyona düşen iş, sarayın belirleyeceği asgari ücreti ilan etmek olacak. Böyle bir bileşenin asgari ücreti ilan etmesi, işçi sınıfına hakarettir. Zira “başrol” oyuncularından biri kapitalistlerin örgütünün şefi, diğeri ise saray rejiminin, yani sermaye iktidarının temsilcisidir. Figüran olan üçüncü kişi ise, yönetici koltuğunda oturmaktan arkası yosun tutmuş tescilli bir sendika bürokratıdır. Yani bu üçlünün hiçbirinin işçi sınıfıyla uzaktan-yakından bir alakası yoktur. Üçü de sermaye dünyasına aitler.
Üçlü, “çalışma takvimini” belirlemek için 1 Aralık Perşembe günü bir araya geldi. Toplantı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı binasında yapıldı. HAS Parti Başkanı iken Tayyip Erdoğan tarafından devşirilen ve halen AKP Genel Başkanvekili olan Numan Kurtulmuş’un da bakanlık binasını ziyaret ettiği bildirildi. Toplantının ardından açıklama yapan figüran Atalay şunları dedi:
“Asgari ücret tespit komisyonunun takvimi belli oldu. İlk toplantı 7 Aralık saat 14.00'da ikinci toplantı 14 Aralık saat 14.00'da yapılacak.”
Saray rejiminin bazı görevlileri asgari ücrete büyük bir zam yapılacağını iddia ederek, işçilerde temelsiz beklentiler oluşturmaya çalıştılar. Bu riyakâr açıklamaların elbette ciddiye alınabilecek yönü yoktur. İşçi sınıfının sefaletinden zenginlik devşiren bu sahtekâr takımının insanca yaşamaya yeten bir asgari ücret belirlemesini beklemek abesle iştigaldir. Seçimlere hazırlık kapsamında olsa bile, işçi sınıfının mücadelesi yükselmediği sürece insanca yaşamaya yeten bir asgari ücretin belirlenmesi mümkün değil.
İşçi sınıfının önemli bir kısmı, yazık ki halen bu sahtekarların belirleyeceği asgari ücretten medet umabiliyor. En azından süreci sessizce izliyor. Bu ise üçlü komisyonun elini rahatlatıyor. Böylesine önemli bir konuda, kayda değer bir basınç altında kalmadan karar alabilmeleri, onlara işçi sınıfını dikkate almama imkanı sağlıyor. Zira işçi sınıfı örgütlü mücadeleyi yükseltmediği dönemlerde ne sermaye ne düzen siyasetçileri tarafından ciddiye alınır. Özellikle asgari ücret belirlenirken sınıfın sessizliği bir tür hiçe sayılmasına yol açıyor. Dolayısıyla işçi sınıfının seyirci konumdan aktif konuma geçmesinin tam zamanıdır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanacak ve yeni bir sefalet ücreti belirleyecek. Çünkü bu komisyonun işi budur. Tam bu noktada saray rejimi, işçi sınıfına “sefaletin en koyusuna hazır ol” diyecektir. Elbette bu, işçi sınıfı için bir kader değildir. Bunun alternatifi, insanca yaşamaya yeten asgari ücreti kazanmak için örgütlü mücadeleyi yükseltmek...