Asgari ücrete zam görüşmeleri sürerken, sadece bu ücretle çalışanlar değil, bir bütün olarak işçi sınıfı süreci dikkatle izliyor. Zira asgari ücret zammı düşük tutulduğunda, genel anlamda tüm ücretleri de geriye çekiyor. Emeğin korunması mücadelesinin temel gündemlerinden biri olan asgari ücret bu nedenle de önemli hale gelmektedir.
Ücretli kölelik düzeninde işçilerin asgari bir geçim standardı adına kabul ettirdikleri asgari ücret, Türkiye’deki gibi işçi sınıfının bilinç ve örgütlenmesinin zayıf olduğu koşullarda açlık sınırlarında bir yaşam standardı bile getirmemektedir. 4 kişilik bir aile için 2.058,46 lira olarak açıklanan açlık sınırı, ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması, 6.705,08 lira olan yoksulluk sınırı ise gıdanın yanı sıra giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık vb. ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalar olarak tanımlanıyor. Bu rakamlar mevcut asgari ücretle birlikte düşünüldüğünde, asgari ücret mücadelesi işçi sınıfının hayatta kalma mücadelesi demektir aynı zamanda. İşçiler için yaşamsal olan bu konu iktisadi mücadelenin dar sınırlarında ele alınmayacak denli önemlidir ve politik bir meseledir.
Yaklaşık 10 milyon işçi ve emekçiyi ilgilendiren bu konu işçi sınıfını sermaye, onun yönetim aygıtı olarak devlet ve hizmetindeki sendika bürokratları ile karşı karşıya getirmektedir. Bu nedenle asgari ücret gündemi kapitalist sistem gerçeğini işçi ve emekçilere anlatmanın ve düzen karşıtı mücadeleyi büyütmenin imkânları açısından da oldukça önemlidir. Sınıf ilişkilerinin ve çelişkilerinin net görülebileceği, devletin işlevinin ne olduğunun açıklıkla anlaşılabileceği bu gündem devrimci propaganda ve ajitasyonla birleştiğinde, bilinç sıçramaları yaratabilmekte, örgütlenme eğilimini güçlendirmektedir.
Bilindiği gibi iktisadi mücadele sınıf mücadelesinin temel bir alanıdır. Tarihsel deneyimlerden görüldüğü gibi, devrimci sınıf mücadelesinin seyrine göre emeğin korunma talepleri siyasal mücadeleyle iç içe geçerek devrim mücadelesini beslemiştir. Burada mesele ekonomik talepler uğruna verilen mücadeleyi, siyasal mücadeleyle bağını kurarak yürütmek, işçi sınıfını düzen karşıtı bilinç üzerinden devrime hazırlamaktır. Zaten aksi durum reformizmdir.
Asgari ücret gündemi açısından bakarsak işçi sınıfı kendisi ve ailesi için yaşamsal önemdeki bu konuyla yakından ilgilidir. Ne yazık ki verili durumda edilgen bir bekleyişle asgari ücrete yapılan komik zamlara boyun eğen ya da şükreden bir haldedir. Ancak doğru müdahaleler örgütlenmeyle birleştiğinde, işçiler asgari ücret tespiti sürecine aktif katıldığında durum bambaşka olacaktır. Bu, sınıfa gücünü hissettirerek, onun mücadele yeteneğini güçlendirecektir.
Mesele asgari ücretin ne kadar olduğundan öte, fiziki yıpranmadan ve kültürel yozlaşmadan korunabilmesi için işçi sınıfının mücadelenin öznesi olmasıdır. Zira kapitalizm koşullarında emeğin korunmasının sınırları bellidir ancak önemli olan bu mücadele içinde işçi sınıfının devrimci sınıf bilinci doğrultusunda eğitilmesidir. “İnsanca bir yaşam için sosyalizm!” çağrısının gerisinde işte bu bütünsellik vardır.