Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk başkanlığında ilk toplantısı yapılan asgari ücret görüşmelerinin ikincisi Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş) ev sahipliğinde 10 Aralık günü yapılacak.
Mezopotamya Ajansı’ndan Tolga Güney’in haberine göre, ikinci görüşme öncesi, herhangi bir konfederasyona üye olmayan bağımsız sendikalar, Türk-İş tarafından açıklanan asgari ücret talebine karşı tepkili. Bu ücretin yeterli olmadığını belirten sendika temsilcileri, işçilerin insan onuruna yakışır, geçimlerini sağlayabilecekleri bir ücreti ancak mücadele ederek alabileceklerini söyledi.
‘Yüksek bir rakam çıkmayacak’
Görüşmelerden çok yüksek bir rakam çıkmayacağını ifade eden Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası İstanbul Temsilcisi Okan Karaca, Türk-İş’in 2 bin 578 TL teklifinden daha düşük bir rakam belirleyeceğini söyledi. Tekstil işçilerinin çoğunlukla kayıt dışı ve düşük ücretle çalıştıklarını belirten Karaca, “Metal işçilerinin devam eden toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlık yaşandı. Yüzde 6 civarında bir zam teklifi geldi. 2019 yılının başından bu yana biten toplu iş sözleşmelerine baktığımızda çok yüksek zam oranları verilmemektedir. Metal işçilerine teklif edilen bu oran büyük ihtimalle geçmiş olacak. Bu asgari ücrete de yansıyacak” dedi.
‘Zamlarla yeni ücretin erimesi bir olacak’
4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırının 6 bin 848 TL olduğunun altını çizen Karaca, verilecek asgari ücretin aile ihtiyaçlarının karşılamayacağını ifade etti. Yeni yıl ile birlikte yeni zamların geleceğini söyleyen Karaca, “Zamlarla birlikte 2020 asgari ücretinin erimesi bir olacak. Zam farkı geldiği gibi işçilerin cebinden buhar olup gidecek. Başta tekstil işçileri olmak üzere bütün işçiler gerçek, insanca yaşamaya yetecek ücreti ancak mücadele ederek elde edebilir. Mücadele etmezsek iktidar ve patronların vermiş olduğu ücrete razı olmak durumunda kalırız. Bugün ne yazık ki var olan haklarımız, işçi sınıfının geriliğinden kaynaklı tırpanlanıyor” diye konuştu.
İşçilerin işten çıkarılma korkusuyla tepki gösteremediğini dile getiren Karaca, “Devlet ve patronların ağızlarından çıkacak rakamlarla yaşanmaz. Bu karanlık süreci parçalamak, işçi ve sendikaların elinde” diye belirtti.
‘Ölüm ücreti’
Bağımsız Maden İşçileri Sendikası Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu belirterek, maden işçilerinin çalışma koşullarına dikkati çekerek, şunları söyledi: “Yeraltında çalışan maden işçileri 2014’de meydana gelen Soma Maden faciası sonrası çift asgari ücret ile çalışıyor. Buda şimdiki asgari ücret ile 4 bin 40 TL eder. Dolayısıyla yeraltı maden işçileri asgari ücretin ne olacağını her sene dikkatle takip ederler. Fakat işçiler yeraltında ağır iş koşullarında ve iş sağlığı ve güvenliği kurallarının fiilen uygulanmadığı ocaklarda çalışıyor. Bu işçiler en ağır koşullarda, erken ölümü göze alarak çalıştıkları için bu ücret bir ölüm ücretidir. Bu para ile bir madenci sermayeye canının bedelinin satmış oluyor.”
‘Masanın üç tarafından işveren çıkarları’
Türk-İş’in geleneksel yoksulluk sınırı araştırması üzerinden asgari ücret teklifinde bulunduğunu dile getiren Aksu, şöyle devam etti: “Burada riyakârca olan şey şu: Asgari ücret masasının bir tarafında işçi sendikaları, bir tarafında işveren sendikaları, bir tarafında ise hükümet var. Sonuçta sendikalarda büyük oranda işveren ve hükümet tarafından satın alınmış kurumlar olduğu için, aslında masanın her üç tarafında da doğrudan işveren çıkarlarını dikkate alan bir yapılanma söz konusu. Karşı taraftan Türk-İş 2 bin 578 TL, DİSK ise 3 bin 200 TL talep ediyor. Ama bunların ölçütleri de neye göre talep ettikleri de belli değil. Mesela Türk-İş başkanının teklif ettiği ücret, muhtemelen kendi aldığı maaşın 20’de 1’i oranlı bir ücrettir.”
‘Bu ücretle geçinmek imkânsız’
Ülkede derinleşen işsizlik ve kriz nedeniyle işçilerin sessiz kaldığını ifade eden Aksu, “Asgari ücretle bir insanın hem sosyal faaliyetlerini yürütebilmesi hem de ailesinin eğitim, kira ve faturalar gibi temel harcamalarını yapabilmesi imkânsız. Büyükşehirler dışında kalan kentlerdeki işçiler asgari ücret bile alamıyor. Özellikle tekstil ve hizmet işkollarıyla, küçük işletmelerde ve esnafların yanında çalışanlarda, bin liraya bin 500 liraya çalıştırılan, işçilere yaygınca rastlıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Açlıkla terbiye ediyorlar’
Görüşmelerden beklentilerinin olmadığını söyleyen İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) Örgütlenme Sorumlusu Deniz Gider ise, açlık ve yoksulluk sınırı oranlarının bilinmesine rağmen Türk-İş’in 2 bin 578 TL teklifte bulunmasına tepki gösterdi. Teklif edilen ücretlerin işçinin yaşam standardını yükseltmediğinin altını çizen Gider, “Verilecek olan ücret ile bir işçi hayatını idame ettiremez. Devlet yaptığı fahiş zamlar ve vergilerle kalkınmaya çalışıyor. Buna karşı belirlenecek asgari ücret miktarı ile sadece inşaat işçilerini değil tüm işçi sınıfı açlıkla terbiye edilmeye çalışılıyor” ifadelerini kullandı.
‘Şantiyelerde vergi kaçırılıyor’
Ücreti kabul etmeyeceklerini söyleyen Gider, “Hiçbir inşaat işçisi asgari ücretle çalıştırılmaz. Ama şantiyelerde asgari ücreti bankaya yatırıp, geri kalanını elden verirler. Bu durum vergi kaçırma ve daha ucuz işçi çalıştırma demektir. Biz inşaat işçileri asgari ücretin yoksulluk ve açlık sınırının üstünde bir ücret olmasını istiyoruz” talebinde bulundu.