Tıpkı 8 Mart gibi 1 Mayıs da işçi ve emekçi kadınların güçlü şekilde alanlarda olması gereken bir kavga günüdür. İşçi sınıfı ve emekçiler bu önemli kavga gününü çok yönlü saldırıların arttığı, kirli savaş politikalarıyla kardeş halkların katledilmeye devam edildiği bir süreçte karşılıyor.
Saldırılar artıyor!
DİSK-AR İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu’na (2023) göre Türkiye geniş tanımlı işsizlikte Avrupa şampiyonu ve her 5 kadından yalnızca 1’i kayıtlı ve tam zamanlı istihdamda yer alabiliyor. Geniş tanımlı genç işsizliği yüzde 38,8 iken bu oran genç kadınlarda yüzde 48,8’e çıkıyor. İşsizlik, güvencesiz çalışma en çok kadınları zorluyor. Seçimlerin geride kalmasının ardından saray rejimi sermeyenin talepleri doğrultusunda sosyal yıkım politikalarına son sürat devam edeceğini ilan etti. Sosyal yıkım saldırılarından en fazla etkilenen kesimin emekçi kadınlar olduğu açıktır. Diğer yandan, Anayasa tartışmaları adı altında kadınların kazanılmış haklarına saldırmak için fırsat kolluyorlar.
Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri artıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırladığı anıt sayaca göre 2014 yılından beri Türkiye’de 3 bin 850 kadın öldürüldü. Bu sayıya her gün yenileri ekleniyor. Yapılan araştırmalar İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden beri kadın cinayetlerinin çok daha fazla arttığını gösteriyor.
Kölece çalışmaya karşı sendikalaşma hakkını kullanan kadın işçiler erkek işçilerle birlikte işten atılıyorlar. Ancak Özak, Agrobay ve Lezita’da olduğu gibi işçi direnişlerinde kadın işçiler en önde direnmeye devam ediyorlar. Sermaye ile iş birliği içerisinde hareket eden kolluk güçlerinin saldırıları, kaymakamlıkların eylem yasakları vb. saldırılar onları engelleyemiyor.
İktidarın korkulu rüyası olan kadın hareketi eylem yasaklarıyla, polis saldırılarılarıyla, mahkemelerde verilen cezalarla engellenmeye çalışılıyor. Eşitlik ve özgürlük mücadelesini büyüten devrimci kadınlar ve Kürt kadınlar gözaltı, tutuklama terörü ve hapishanelerde sistematik hale gelen işkencelerle sindirilmek isteniyor. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar kadınlar direnmeye devam ediyor.
Cevabı 1 Mayıs alanlarında verelim!
Van’da yaşanan fiili kayyım uygulamasına karşı ortaya konan direniş, kadınların tek adam rejimine karşı gösterdiği eylemli tepkiler, işçilerin fabrikalarında iş yerlerinde gerçekleştirdikleri işçi direnişleri çoğalmalı, süreklileşmeli ve birleşebilmelidir. Bu mücadelelerin büyümesi ve birleşmesinde işçi ve emekçi kadınların aktif rol oynaması sağlanabilmelidir. Çifte sömürüyle ezilen, toplumsal yaşamın tüm alanlarında baskı, mobbing ve şiddetle boğuşan işçi ve emekçi kadınların bir adım öne çıkabilmesi gerekmektedir.
2024 1 Mayıs’ında başta Taksim olmak üzere, tüm 1 Mayıs alanlarında emekçi kadınlar çok yönlü saldırılara karşı güçlü bir yanıt verebilmelidir. İki sınıfın kavga günü olan 1 Mayıs’ta işçi ve emekçi kadınlar sınıf kinlerini kuşanıp sermaye iktidarının topyekün saldırılarına karşı güçlerini gösterebilmelidir.
B. Koza