Geçtiğimiz sene 1 Mayıs’ta merkezi seçimlerin yarattığı atmosfer etkili olmuştu. Düzen muhalefeti ile el ele vererek işçi ve emekçilere sahte vaatler dağıtanlar ile bürokrat sendika başkanları “Gelecek sene 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız” demekten geri durmamışlardı. Devrimci bir odağın yaratılamadığı, işçi ve emekçilerin alabildiğine örgütsüzlüğe itildiği bu süreçte, AKP karşıtı emekçiler açısından düzen muhalefeti ve onun peşi sıra giden reformist sol hareketin yarattığı hava bir “umut” olmuştu.
Düzen muhalefetinin seçimlerde aldığı yenilginin ardından “AKP’yi sandıkta göndereceğiz” havası dağıldı. Sahte hayallere kapılan pek çok işçi ve emekçi için bu durum büyük bir moral bozukluğu yarattı. Yanı sıra devrim iddiasını yitirmiş pek çok sol çevre açısından da moral bozukluğu ve fiili-meşru mücadele açısından iddiasızlaşma daha da belirginleşti. Seçimler üzerinden özeleştiriler yapıldı. Devrimci mücadelenin örgütlenmesinin esas olması gerektiği üzerine yazılıp çizildi. Ta ki yerel seçim süreci yaklaşana kadar.
Yerel seçimlerin gelip çatmasıyla birlikte reformist sol hareket açısından tablo tekrar tersine döndü. “Belediye sosyalizmi” vb. argümanlar üzerinden tekrar seçim çalışmalarına odaklanıldı. Düzen muhalefetiyle kol kola, yine işçi ve emekçilere sahte hayaller pompalanmaya başladı. Baskı ve zorbalıkla ağır sömürü koşullarına mahkûm edilmeye çalışılan işçi ve emekçilerin mücadele sahnesinde kendisini gösterebileceği önemli bir gün olan 1 Mayıs süreci bir kez daha seçimlerin gölgesinde kaldı.
Yerel seçimlerde tek adam rejimi beklenmeyen bir yenilgi aldı. Bu moral açıdan olumlu bir hava yaratmış olsa da, Taksim yasağı koşullarında bürokratların nasıl davranacakları bir sır değil. Sendika bürokratları güçlü bir basınçla karşılaşmadıkları durumda, Taksim çağrılarının arkasında durmayacaklardır. Zira “Taksim’de olacağız” açıklaması dışında 1 Mayıs’a dair herhangi bir hazırlık gözlenmemektedir. Son yıllarda yaptıkları gibi son günlere sıkıştırılmış, devrimci-ilerici güçleri kendi geri tutum ve programlarına yedeklemeye çabalayan adımlar atmaları şaşırtıcı olmayacaktır.
Emek cephesindeki tüm samimi güçlerin yapması gereken, zaman geçirmeden fabrika ve havzalarda 1 Mayıs’a hazırlık için somut adımlar atmaktır. Son günlerde yapılan açıklamaların, fabrikalarda okunan bildirilerin durumu kurtarma adımları olmanın ötesine geçmeyeceği açıktır.
1 Mayıs’a sayılı günler kala bu atmosferi değiştirmek için komünistlere önemli sorumluluklar düşmektedir.
* Çalışma yürütülen tüm alanlarda en geniş bileşenle tarihsel ve sınıfsal özüne uygun bir 1 Mayıs süreci örebilmek için tüm güç ve imkanlar zorlanmalıdır. Sendikal bürokrasinin oldu bittiye getiren, kendisini dayatan tutumları karşısında taraflaştırabileceğimiz en geniş bileşenle bu tutumlar boşa düşürülmelidir. Sendika ağalarının miting kürsülerinden hamasi laflar etmesinin önüne geçilmeli, 1 Mayıs kürsüsünde o kürsünün gerçek sahibi olan direnişçi, öncü-devrimci işçilerin söz alması için uğraşılmalıdır. 1 Mayıs öncesinde sendika bürokratlarının fabrika ve sanayi havzalarında işçileri 1 Mayıs’a hazırlamak için bıraktığı boşluğu, devrimci-ilerici güçler ile birlikte doldurmak için cüretli adımlar atılmalıdır.
* İstanbul’da 1 Mayıs’la özdeşleşen Taksim Meydanı için en geniş bileşenle ısrar gösterilmelidir. Taksim çağrılarının arkasında durmaları için sendikal bürokrasi üzerinde basınç oluşturulmalı, attıkları her geri adım teşhir edilmelidir. İstanbul’da bir dizi siyasal özne ve sendikanın bu yönde attığı adımlar anlamlıdır. Ancak bu iradenin altını boşaltacak tutumlar karşısında dikkatli olunmalı, bu birlikteliğin ilkeli ve tutarlı bir şekilde sürmesi için çaba sarf edilmelidir.
* Tek adam rejimi Taksim yasağında ısrar edecektir. Bu açıdan Taksim iradesini güçlü tutmak önemlidir. Ancak Taksim’in tekrar kazanılabilmesinin dar grup eylemleri ile mümkün olmadığı ortadadır. Geçmiş deneyimler olumsuz örneklerle doludur. Dar bir grup insanı Taksim’e gönderip kitlesinin çoğunluğunu sendikaların örgütlediği mitinge katma tutumuyla Taksim’i kazanma imkanı bulunmamaktadır. Bu açıdan ilkeli ve tutarlı bir birliktelik oluşturularak işçi ve emekçiler Taksim’e çağrılmadığı koşullarda, Taksim çağrısının bir anlamı olmayacaktır
* Komünistler tarihsel ve sınıfsal özüne uygun 1 Mayıs için tüm güç ve imkanlarını seferber edeceklerdir. Mücadele ufku seçim sandıklarına sıkıştırılmış işçi ve emekçilere, gerçek kazanımların ancak mücadele ile elde edilebileceği gerçeğini döne döne anlatacaklardır. Gerçek seçimin sandıklarda değil 1 Mayıs’ta en güçlü şekilde alanlarda olmaktan geçtiğini her türlü yol ve yöntemle propaganda edeceklerdir. Tüm çalışma alanlarının özgün koşullarını dikkate alarak, hazırlık komiteleri gibi örgütlenme araçlarını devreye sokarak, başta işçi ilişkileri olmak üzere tüm güçleri bu sürecin parçası haline getirmeye çalışacaklardır.
EKİM, Sayı: 333, Nisan 2024