8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü olağanüstü koşullarda karşılıyoruz. 6 Şubat’ta Maraş merkezli olarak gerçekleşen depremlerde 11 kent yerle bir oldu. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve yüz binlerce insan ise hayatta kalma mücadelesi veriyor. Deprem ülkesi olan Türkiye’de sermaye sınıfının ve onun hizmetindeki AKP-MHP iktidarının insan yaşamını hiçe sayan, kâra ve ranta dayalı politikaların sonucu olarak yaşadıkları evler on binlerce insana mezar oldu. Depremin ardından ise insanlar enkazların altında diri diri ölüme terkedildi. Depremde büyük bir yıkımı yaşayan emekçiler “devlet nerede” haykırışlarını yükseltirken, sermaye iktidarı OHAL, baskı ve şiddet politikalarıyla ceberut yüzünü gösterdi. Sermaye iktidarı tüm mekanizmalarıyla birlikte depremin öncesinde olduğu gibi, depremin ardından da kendi sefil sınıf çıkarlarına göre hareket etti.
Depremi ağır bir şekilde yaşayan halkımız, büyük bir toplumsal dayanışma ve seferberlik ruhuyla ayakta kalmaya çalıştı. En büyük yıkımla yine kadınlar ve çocuklar karşı karşıya kaldı. Deprem, toplumsal sorunları katbekat derinleştirdi, kadınlar için sosyal felakete dönüştü. Depremin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen asgari ölçülerde dahi barınma sorunu çözülebilmiş değil. Kadınlar gerekli hijyen koşulları sağlanmadığı için kadın sağlığını olumsuz etkileyen sorunlarla boğuşmaya devam ediyor. En temel ihtiyaçlara erişim halen büyük bir sorun. Önümüzdeki günlerde doğum yapacak 25 bin kadın için güvenli ve sağlıklı ortamlar bulunmuyor. İşçi kadınlar, gözünü kâr hırsı bürümüş asalak kapitalistler tarafından yaşanan başka hayati sorunlarla birlikte çalışmaya zorlanıyor. En savunmasız kesimi oluşturan çocuklarsa depremin yıkımını daha ağır bir şekilde yaşıyor. Diyanetin fetvalarıyla çocuk istismarının önü açılıyor, kimsesiz çocuklar tarikatların ellerine teslim ediliyor, çocuklar eğitim hakkından yoksun bırakılıyor.
AKP iktidarı 20 yıldır izlediği politikalarla kadınların üzerindeki baskı, şiddet ve eşitsizliği daha da ağırlaştı. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle birlikte toplumsal yaşamın tüm alanlarında kadına yönelik şiddet tüm vahşetiyle devam ediyor. Gün geçtikçe büyüyen ekonomik sorunlar kadınların yoksulluğunu daha da artırıyor. Ülke genelinde emekçi kadınlar bu sorunlarla boğuşurken, Maraş merkezli gerçekleşen depremlerle birlikte bu sorunlar katbekat daha da derinleşti.
Şimdi hesap sorma zamanı!
Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen sermaye düzeninin insan yaşamını hiçe sayan işleyişi sonucu büyük bir katliam yaşandı. Bu katliamın ardından gösterilen toplumsal dayanışmayı şimdi gerçek faillerinden hesap sormaya çevirme zamanı.
Deprem, 2023 seçimlerinin gündemde olduğu koşullarda yaşandı. AKP-MHP iktidarı, suçüstü yakalandığı bu depremin ardından yeniden iktidar olmanın hesaplarını yapıyor. “Yüzyılın felaketi”, “kader planı” söylemlerine sarılarak ve faşist baskı ve zorbalığı tırmandırarak seçimlere hazırlanıyor.
Burjuva muhalefet ise deprem yıkımının sorumluları olan AKP-MHP iktidarından kurtulmak için sandığa işaret ediyor. İşçilere, emekçilere, kadınlara karşı dizginsiz sayısız saldırılar gerçekleştiren ve bugüne kadar işlediği tüm suçlara bir yenisini ekleyerek on binlerce insanın yaşamına mal olan tek adam rejiminden “kurtulmak” kuşkusuz ki önemlidir. Ancak tarihsel deneyimlerin de gösterdiği açık bir gerçek var ki, diktatörlükler ve diktatörler ancak toplumsal mücadele yoluyla tarihin çöp sepetine gönderilebilir. Sermaye diktatörlüğünden ve sermayenin diktatöründen ancak işçilerin, emekçilerin ve kadınların topyekûn mücadelesiyle hesap sorulabilir.
8 Mart mücadele çağrısıdır!
İşçi sınıfı, emekçiler ve kadınların sembolleşen mücadele günlerinden biri olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Amerika’da tekstil işçisi kadınların insanca yaşam ve çalışma koşulları için can bedeli verdikleri mücadeleden kök almaktadır. 1917 yılının 8 Mart’ında Rusya’da tekstil işçisi kadınların “ekmek ve barış” talepleri için gerçekleştirdikleri eylem, Ekim Devrimi’nin fitilini ateşlemişti. Uluslararası işçi ve sosyalist hareketin mirası olan 8 Mart, yüzyılı aşkındır tüm coğrafyalarda başta kadınlar olmak üzere işçi ve emekçilerin sermaye sınıfına ve erkek egemen düzene karşı başkaldırdığı ve kendi talepleri için ayağa kalktığı mücadele günlerinden biridir.
8 Mart’ın güncel çağrısı ise, milyonlarca emekçi için büyük bir yıkım dönüşen bu ölüm ve sömürü düzeninden hesap sormak olmalıdır.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları olarak, 8 Mart’ta emekçilerin deprem yıkımıyla birlikte büyüyen toplumsal dayanışmasını örgütlü bir güce dönüştürmek için seferber olacağız.
Baskıyı, eşitsizliği ve yoksulluğu dayatan bu sömürü düzeni ve onun hizmetindeki AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı politikalarına karşı mücadele çağrımızı emekçi kadınlar içinde yükselteceğiz.
Bu ölüm ve sömürü düzeninde “Yaşamak için sosyalizme!” ihtiyacımız olduğunu daha gür bir şekilde haykıracağız!
Başta kadınlar olmak üzere, tüm işçi ve emekçileri katliamın hesabını sormak için 8 Mart’ta alanlarda olmaya çağırıyoruz.
İşçi Emekçi Kadın Komisyonları
24 Şubat 2023