Ankara Adliyesi‘nin 31. Ağır Ceza Mahkemesi‘nde, 11 Aralık Perşembe günü, bir tecavüz davası görüldü. Davacı veteriner hekim Ç.B., davalılar Ankara Üniversitesi'nden emekli veteriner hekim ve Ankara'da kendine ait özel hayvan hastanesi olan Prof Dr Hasan Bilgili, Hasan Bilgili'nin ortağı veteriner Serkan Durmaz ve jinekolog Hüseyin Şenyurt’tu.
Hasan Bilgili nitelikli cinsel saldırı, cebir ve tehdit ile hürriyetten yoksun kılma, tehdit ve hakaretten; Serkan Durmaz, cinsel saldırı ve delilleri karartmaktan; Hüseyin Şenyurt ise cinsel saldırıya dair delilleri karartmaktan yargılanıyor.
Olay yaşanırken ve sonrasında tehditlere maruz kalan Ç.B.‘ye, karakolda ifade verirken de savcılık süreci ve mahkemede de suçlanırcasına sorular yöneltildi. Toplumsal yargılar ve güçlüden yana davrananların dünyasının tüm suçlayıcılığı ile hedefe çakılan Ç.B. oldu.
Sadece kliniğin koridorunda kamera olduğunu söyleyen Ç.B. “O gece beni öldüreceklerinden çok korktum. Ölmek istemedim” diye anlatıyor yaşatılan psikolojiyi. Aklından çıkmıyor, Serkan Durmaz‘ın „Bu ülkede tecavüz davası olmaz, herkese ifşa olursun, yaşantına devam edemezsin, herhangi bir şikayette bulunma.“ şeklindeki tehditkar konuşması. Kulağında çınlıyor, Serkan Drumaz ile Hasan Bilgili‘nin aralarında „Eğer şikayet ederse öldürürüz“ diye konuşmaları. Ve belki Şule Çet geçiyor aklından, yaşamak için bir yol ararken.
Hasan Bilgili, Ç.B.‘nin özel hayatına dair suçlamalarda bulunuyor. Serkan Durmaz ve Hüseyin Şenyurt delilleri karartıyorlar. Travmanın etkisinden kurtuldukça olayları hatırlayan Ç.B. her atmaya çalıştığı adımda yaşadıklarını aydınlatmak yerine yaşadıklarından suçlanır buluyor kendini.
Karakolda Ç.B. doğru düzgün dinlenmedi, Hasan Bilgili‘yi savunan ifadeler kullanıldı, psikolojik şiddet yaşatılmaya devam edildi. Savcılığa ifade vermeye gittiğinde, kadın savcı „Ben burada oturuyorum. Ben de kadınım sen de kadınsın. Ben neden tecavüze uğramıyorum da sen uğruyorsun?“ diye sordu. Bir kadın savcı tecavüze uğrayan bir kadın şahsında sorduğu soru ile tecavüze uğrayanlarda suç arayan zihniyeti cübbesi ile giyindiğini gösterdi.
Mahkemede hakimin sorularından birkaçı ise şöyleydi: „Kurtulmak için bir şey yapmadın mı?", "Engel olmaya çalışmadın mı?", "Neden kimseden yardım istemedin?" Görülüyor ki tecavüz eden değil, tecavüze uğrayana neden uğradığı soruluyor.
Ve mahkemede bir ses... 13 yıldır işlemeyen adaletin işlemesi için geldiğini söyleyen S.H. „Ben Hasan Bilgili’nin mağdur ettiği öğrencilerden biriyim. Hasan Bilgili hep belden aşağı konuşurdu. Ben tez aşamasındayken tacizine uğradım. Suçu sabit bulunup kamu personelliğinden men cezası aldı, ama soruşturma YÖK’ten döndü. Ben buna 13 senede gelmeyen adalet diyorum.“ cümleleri ile yaşadıklarını anlattı.
S. H. olayında ceza bile aldığı halde kendi lehine geriye döndürtecek bir gücü olduğu, Hasan Bilgili hakkında birçok şikayetin üstünün kapatıldığı ve tam da buna güvenerek suç işlemeye tekrar tekrar devam ettiği açık. Davayı takip etmeye gelen kadınlardan üçünün adliye önünde gözaltına alınması da „adaletin“ rotasını gösteriyor. Tecavüz yaşanıyor, tecavüzcü tutuklanmadan hayatına devam ediyor, tecavüze uğrayanda hep bir neden aranıyor, mahkemeler işlemiyor, kadınlar tutuklanıyor.
Ülkede taciz, tecavüz, kadın cinayetleri davalarında adaletin adı Godot ve gelmiyor…
Z. İnanç