Yurtta sömürü çarkları, cihanda savaş tamtamları

Geride bıraktığımız yılda, yaşanan bölgesel gelişmeleri işçi ve emekçilerde şovenizmi körüklemek için kullanan Erdoğan AKP’sinin, milliciliği elden bırakmazken, yoksullaşmayı önleyecek yatırımlar yapmaması gayet anlaşılırdır. Tercih edilen, servet ve sefalet arasındaki eşitsizliği gidermek değil, aksine sürdürülebilir istikrarlı bir eşitsizliktir. Ortaya çıkan eşitsizliklerden mağdur olanların gündemi ise çeşitli savaş senaryoları ile yine değiştirilecektir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 18 Ocak 2020
  • 22:17

Bölgesel gelişmelerden de anlaşılacağı üzere Türkiye’de 2020 yılı da savaş ve saldırganlık üzerine kurulu dış politikaya sahne olacak. Sermaye hükümeti hem kendi iktidarını güvenceleyebilmek hem de Türk devletinin bölgesel çıkarlarını hayata geçirmek için tüm gelişmeleri fırsata çevirmeye çalışacak.

AKP-Erdoğan iktidarının bu hızlı adımlarının, bölgeye yatırım yapmış olan emperyalistlerin ve diğer bölgesel güçlerin ayaklarına dolandığında yalpalayacağı, yerinde sayacağı, sonra geri geri gideceği de bir başka büyük olasılıktır. Yine de AKP payına tüm bunlar “yerli ve milli” üfürükçülüğü ile dolduruşa getirilen yığınları kendine yedeklemeye yarayacak. İçsel sıkıntılar yaşayan Erdoğan AKP’si ayakta kalmak için orduyu teyakkuzda tutmaya önümüzdeki yıl boyunca devam edecek.

Bu çerçevede 2019 yılında en çok yatırım yapılan sektörün savunma sanayii olması tesadüf değildir. 2001-2018 döneminde, silah ve mühimmat üretimi amaçlı projelerin toplam yatırım bedeli 2,2 milyar liradır. Silahlanmaya yapılan yatırımlar özellikle 2010 yılından sonra giderek arttı. Yatırım teşvik belgesi verilerine göre silah ve mühimmat yatırımlarında 2015’den bu yana düzenli artış yaşanıyor. Fakat 2019 yılında yatırımlar iki kat artmış bulunuyor. Ortaya çıkan bilgilere göre 2019’un 11 aylık döneminde silah ve mühimmat yatırımlarının tutarı 63 projede 1 milyar 826 milyon liraya ulaştı. Yılın tamamında ise 2 milyar liraya ulaşması bekleniyor. 2019 yılında savunma sanayiine yönelik teşvike bağlanan yatırımların tutarı, önceki 18 yılın toplamına yaklaşmıştır.

Yatırımlar savaşa, paralar yandaş şirketlere

Dikkat çeken bir başka önemli nokta ise silah ve mühimmat yatırımlarının ağırlığını daha önce kamu savunma sanayi şirketlerinin yatırımlarının ve yine Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ihaleleriyle özel sektörce üretilen kamu projelerinin oluşturmasıydı. Özel sektördeki yatırımlar çok sınırlıydı. 2001 yılından sonra bu durumun tersine döndüğü görülüyor. Örneğin savaş sanayii mamulleri üretiminde en çok yatırım yapılan kuruluşlardan biri olan Aselsan Konya Savunma Sanayi AŞ, yeni bir şirkettir. Şirketin %51’i Aselsan’a, %49’u 24 Konyalı silah tüccarının kurduğu Konya Savunma Sanayi AŞ.’ye aittir. Konya Aselsan, özel sektör ortaklı bir şirkettir.

Tank Palet fabrikasının Katar’a satılmasının çokça tartışılıyor olmasının da haklı nedenleri var. Dışarıda savaşa içeride sömürüye yatırım yapan Erdoğan AKP’si kendi yandaşı olan silahlanma şirketlerinin çıkarlarını gözetmektedir. Yıldızı parlayan Bayraktar’lar ve BMC’nin sahibi gibi... Ayrıca SADAT gibi kendi kontrgerillasını yaratmış olan düzen gerçeği çok şey anlatmaktadır.

Yoksulların bedel ödediği, zenginlerin servetlerini daha da arttırdığı savaşlara yönelik yapılan yatırımları buradan okumak gerekmektedir. Bölgesel gelişmeler karşısında atılan yayılmacı adımların gerisinde yandaş şirketlerin çıkarlarını gözetme amacı da vardır. Muktedirlerin kendilerini kaybederek höykürdüğü Türk devletinin kırmızı çizgileri, kendi çıkarlarının tehlikeye girdiği sınırlardır. Savaş harcamaları bu sınırları korumak içindir. Sermaye sınıfının tümünün çıkarlarını korumaya çalışırken kendi yandaşlarını da özellikle zenginleştirmeye çalışmaktadırlar.

Halihazırda on binlerce işçiyi kapsayan metal TİS’lerinin yanı sıra, milyonlarca emekçinin artan toplumsal eşitsizliğe karşı çok haklı sebeplerle seslerini yükseltebilecekleri de ortadadır. Demek oluyor ki krizin artan bedelini ödemek zorunda bırakılan, 2020 yılında daha da yoksullaşacak olan emekçileri susturmak için, “Siz bir kurşunun maliyeti ne kadar biliyor musunuz?” deme avantajlarını da kullanmaya devam edecekler.

Geride bıraktığımız yılda, yaşanan bölgesel gelişmeleri işçi ve emekçilerde şovenizmi körüklemek için kullanan Erdoğan AKP’sinin, milliciliği elden bırakmazken, yoksullaşmayı önleyecek yatırımlar yapmaması gayet anlaşılırdır. Tercih edilen, servet ve sefalet arasındaki eşitsizliği gidermek değil, aksine sürdürülebilir istikrarlı bir eşitsizliktir. Ortaya çıkan eşitsizliklerden mağdur olanların gündemi ise çeşitli savaş senaryoları ile yine değiştirilecektir.

AKP dönemi kentlerin betona gömülerek yandaş inşaat tekellerinin kasalarını doldurduğu, yandaş silah tüccarlarının zenginleştiği, yoksulların ise savaşlarla zehirlendiği ve bedelini ödediği yıllardan oluşmaktadır. Adına “milli” dedikleri sınırlar içinde ezilen, sürekli yoksullaşan işçi ve emekçilere reva görülen ise yaratılan şovenizm ile kendilerinden geçmeleri, yaşadıkları sömürüyü unutmalarıdır. Bu düzendeki adaletsizlikleri hatırlatan emekçilere yaptırılmak istenen “mermi hesabı” da bu gerçeklerin görülmemesi, sınıfsal bir hesaplaşmanın yapılmaması içindir.