Seçimler geride kaldı. Şaibelerle örülü bir sürecin ardından dinci-faşist gericilik odağı koltuğunu korurken, beklendiği gibi ortaya çıkan tablonun etkileri düzen partilerinin zeminlerini ve dengelerini sarsmış görünüyor. Başını AKP’nin çektiği gerici-faşist blok, kurmaya çalıştığı düzen için “yeni bir safhaya” geçişin hazırlıklarını yaparken, düzen muhalefeti de sarsılan iç dengelerini yeniden kurmaya çalışıyor. Sürecin ne getireceği, dengelerin nasıl kurulacağı, iktidar ya da muhalefetteki düzen güçlerinin karşılıklı ya da birlikte nasıl adımlar atacağı, bu yeni döneme başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere toplumsal hareketin nasıl bir yanıt üreteceğini öngörmek güç. Ancak bilinen şu ki; 20 yıllık iktidarı boyunca büyük bir yıkım yaratan gerici-faşist iktidar kendini tahkim etme çabası içinde baskı ve zorbalık politikalarına eşlik eden ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel saldırılarla yeni yıkımlara yol açacağı ve bunun faturasını ise her yolla işçi ve emekçilere ödeteceği gerçeğidir.
AKP kendine yedeklediği her türden gerici-dinci-faşist odaklarla birlikte, adına “Türkiye Yüzyılı” dediği sürecin cephe gerisi hazırlıklarını sürdürüyor. Yemin törenleri, işbirlikçi ve yabancı sermayeye mesajlar içeren açıklamalar, iç ve dış politikada açık-gizli görüşmelerle atılacak adımlar konuşuluyor, yeni atamalar ve görevlendirmeler hayata geçiriliyor. Gerici-faşist güçlerin, farklı çıkar şebekelerinin, din sosuna bulanmış gericilik kusan odaklar ve ticaret erbabı olmak dışında hiçbir hüneri olmayan tarikat ve cemaatlerin koalisyonu olan AKP’de, yeni dönemde kimin hangi derenin başını tutacağına karar veriliyor. Oluşması muhtemel çıkar ve güç çatışmalarının belirlediği içerik ve kapsamda milletvekili yapılarak ıskartaya çıkartılan bakanların yerine yeni bakan atamaları gerçekleşiyor. Boşalan koltuklara “yiyecek” ama emir-komuta zincirini bozmadan, gerici-faşist düzenin tahkimatına uyumlu “çalışacak”, o ya da bu gerici-faşist odağın temsilcisi konumundaki kişiler oturtuluyor.
Kuşkusuz bugünkü ekonomik koşulların bir getirisi olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın başına kimin geleceği tartışmaların ilk sırasında bulunuyordu. Akıl ve bilim dışı icraatlarla, nas söylemi ve tersten kurulan denklemlerle kapitalist sömürü ekonomisinin dahi işleyişini altüst eden bir dönemin geride kalıp kalmayacağı tartışmaların ana ekseni haline gelmişti. Kur Korumalı Mevduat, yapay döviz ve borsa hareketleriyle yoksuldan alıp zengine verme vurgunculuğunu kaba bir soyguna çevirmiş gerici rejim, devasa bir servet birikimi karşısında milyonların açlık ve yoksulluğunu pekiştirmişti. Gerici-faşist rejimin şefi olarak “ben ekonomistim” diye böbürlenen Tayyip Erdoğan, ekonominin başına Mehmet Şimşek’i getirdi. Yine Mehmet Şimşekgiller’den devralınan ara dönemde sömürü, soygun ve vurgunculukta tavan yapmış icraatların yerine “rasyonal” zemine dönme hedefi ortaya konulmuş bulunuyor. İngiliz borsa simsarlarının yetiştirmesi yeni bakan Şimşek, “rasyonal zemin” ile hem topluma “yeni ve kapitalist ekonomide çığır açtığı” propagandası yapılan argümanları yerin dibine gömerken hem de yıkımın faturasını bir kez daha acı reçete olarak işçi ve emekçilere ödetmeye hazırlanıyor. “Rasyonal olan” bu İngiliz tüccarına göre, hırsızlık ürünü büyük ekonomik boşlukları, işçi ve emekçilerden daha büyük hırsızlıklarla telafi etmek.
Tayyip Erdoğan’ın sır küpü MİT Başkanı Hakan Fidan artık dışişleri bakanı oldu. Gerici-faşist rejimin dış politikası başta Suriye’nin yıkımına yol açan gerici savaşın tırmanmasında, dinci-cihatçı çetelerin sahaya sürülerek yıkımın derinleşmesinde önemli roller üstlenmiş kişiye emanet. İstihbarat eliyle içerde ve dışarda bir dizi kirli, kanlı işlerin planlayıcısı ve yürütücüsü olan yeni bakan, gerici çetelere mühimmat taşıyan tırların organizatörlerinden… “Suriye’den iki füze fırlatırız” sözleriyle gerici-faşist rejimin ihtiyaçları için her türlü işi yapabileceklerini açıklıkla ifade eden ve hakkında birçok şaibe iddiaları bulunan zat. Emperyalist merkezler arasında salınan ve arada buldukları boşluklardan “ne ütersek kârdır” yaklaşımının devamının güvencesi…
Gerici-faşist tek adam rejiminin yeni dönem için oluşturduğu bakanların toplamı, atılacak adımların ve önümüzdeki günlerde nelerin yaşanacağının habercisi adeta. Ekonomik, sosyal yıkımın yanı sıra, dinci-faşist gericilikle bütünlenmiş siyasal gericiliğin en koyu haliyle toplumu teslim almak çabaları kaldığı yerden devam edecek. İçerde ve dışarda daha da saldırgan bir hat izlenecek. Yeni bakanların arasında kimler yok ki…Deprem yıkımlarının temel nedenlerinden biri olan “imar barışlarının” baş aktörlerinden Mehmet Özhaseki’yi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın başına getirdiler. Karma eğitim zorunlu değil diyen bir gerici-çürümüş beyin Eğitim Bakanı. Türkiye’de IŞİD’in merkezi olduğu ifade edilen ve bir dizi kanlı eylemin organize edildiği Gaziantep’in eski valisi, düne kadar İstanbul Valisi olarak görev yapan Ali Yerlikaya İçişleri Bakanı. Dinci gericiliğiyle malul Adalet Bakanı. Belçika’da milletvekili seçilmesi, çifte vatandaş olması ve türban takması dışında pek bir meziyeti olmadığı görülen kişi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı. Birçok yerden maaş almak, babadan torpilli AKP yandaşı olmak ve yeni dönem “piyasa işlerinde” cep doldurmak için kolları sıvamış Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı. Yandaş şirketlerde yönetici, Erdoğan’ın yakın yaverlerinden birisi Gençlik ve Spor Bakanı. İşçi ve emekçiler, cumhurbaşkanının bugüne kadar yürüttüğü sosyal politikaların içeriğini şu günlerde yoksulluk ve sefalet olarak yaşarken, Saray’da bu politikaların oluştuğu kurulda bulunan kişi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak yoluna devam edecek. FETÖ övgüleriyle bilinen, damadın şirketi Bayraktar’da yöneticilik yapmış Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak atanmış durumda. Eski MÜSİAD başkanlarından, yandaş “aile şirketlerinden” Albayrak Holding yöneticisi, ticaretin tüm ahlaksızlıklarını bilen biri olarak Ticaret Bakanı olarak koltuğa oturdu. Adet olduğu üzere usulsüz işler sicili kabarık, ihale ve yolsuzluk soruşturmaları defterinde birçok yerde ismi geçen, imam hatip mezunu bir Tarım ve Orman Bakanı yeni dönemde görevde. Ne yaparsa yapsın işsiz kalmayan, hatta üç-beş yerden maaş alabilecek kadar çok yerde “yöneticilik” vasfı olduğu düşünülen, meziyetlerini Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olarak sürdürecek katıksız bir gerici ile bakanlar halkası tamamlanıyor.
Gerici-faşist rejimin bakanlarının aynasından yansıyan önümüzdeki dönemde işçi ve emekçileri toplumsal yaşamın her alanında var olan yıkımın çok daha ötesinin beklediğidir. Gericiliğin panzehiri mücadele, saldırıları püskürtmek için direnmek tek çıkış yoldur.