Başını ABD’nin çektiği emperyalistlerin müdahaleleri sonucu Ortadoğu halkları, on yıllardan beri acılar ve kan deryası içinde yaşıyor. Siyonist savaş makinasının harekete geçmesinden bu yana, bölge halklarının kanı daha fazla akıtılıyor. İsrail’in emperyalistlerin tam desteğiyle gerçekleştirdiği ve sürdürdüğü soykırım saldırısıyla, Ortadoğu uluslararası gündemin merkezinde bulunuyor. Yaşanan çatışmanın odak noktası olan bölgede, Suriye bir kez daha saldırı altında. Suriye’ye 2011 yılında yapılan emperyalist müdahale sonucu ülkede yüzbinlerce insan yaşamını yitirdi. Milyonlarcası yerinden yurdundan oldu. Kentler, kasabalar, köyler yerle bir edildi. Suriye başta olmak üzere Irak, Libya ve Yemen’de yaşanan acıların, zulmün ve katliamların baş sorumlularından biri de Türk sermaye devletidir.
Türk sermaye devleti, Suriye’yi yıkıma uğratan emperyalist ve siyonist müdahalenin taşeronu olarak hareket etti. Taşeronluk politikası iflas ettiğinden beri, dinci-faşist iktidarın dış politikasının merkezinde Kürt halkının bölgesel düzeydeki kazanımlarını tasfiye etmek vardır. Ancak Suriye devletine ve halkına düşmanlık da onun değişmeyen politikasıdır. Suriye gibi komşu ülkelerin belirli bölgelerini işgal etmek, bu politikanın doğal sonucudur. Katiller sürüsü olan cihatçı çeteleri besleyip büyütmek, onlara kol kanat germek de dinci-faşist rejimin bölgedeki hesabının bir parçasıdır. Nitekim o, Suriye’nin birçok bölgesinde işgalci konumdadır ve İdlib başta olmak üzere bölgedeki çetelerin de baş kollayıcısı ve koruyucusudur.
AKP-Erdoğan iktidarının besleyip büyüttüğü katiller sürüsü olan SMO ve HTŞ çeteleri, Suriye ordusu ve halkının yanı sıra Rojava Özerk Yönetimine saldırdı. Emperyalizm ve İsrail siyonizmi tarafından da kollanan şeriatçı çeteler, çok kısa süre içinde Halep başta olmak üzere birçok yerleşim bölgesini ele geçirdi. Özellikle de Türk sermaye devletinin yönlendirdiği ama ABD ve siyonist soykırımcıların da desteklediği cihatçı saldırı ile birlikte, Suriye halkları bir kez daha katliamla yüz yüze kaldılar. Saldırıların baş sorumlusu tartışmasız olarak Türk sermaye devletidir. Bölgeyi yeniden ateşe verme potansiyeli taşıyan siyonist saldırganlığın da tam olarak hizmetindedir. Beslediği ve Suriye’ye-Rojava’ya saldırttığı cihatçı çetelerle İsrail siyonizmine büyük hizmetler sunmaktadır. Öte taraftan da bu saldırıyla Suriye’yi teslim almak anlamına gelen “yumuşama”ya yanaşmayan Esad rejimini cezalandırmak ve yayılmacı-işgalci amaçlarını gerçekleştirmektir.
Dinci-faşist iktidar, emperyalist merkezlerin de onayı ile yıllardan beridir Suriye Kürdistanı’na yönelik sürdürdüğü imha savaşını, Rojava’yı imha saldırısıyla tamamlamak istiyor. Suriyeli Kürtlerin kendi yaşadıkları topraklarda elde ettikleri haklı ve meşru kazanımlarını yok etmek, faşist devletin şaşmaz hedefidir. Besledikleri cihatçı çeteleri ele geçirilen bölgelere yerleştirmek, Kürt nüfusu hedef alan etnik temizlik politikasının bir parçasıydı. Şimdi cihatçı katiller çetesini bir kez daha Rojava üzerine sürmüş bulunmaktadır.
Savaş histerisinin ortalığı kapladığı bugünkü koşullarda Türk sermaye devletinin birçok kirli ve kanlı hesabı vardır. Suriye ve Rojava, bu planın uygulama sahnesidir. Tüm ikiyüzlü açıklamalara rağmen, Türk devletinin yönettiği cihatçı saldırıların önünün ABD ve siyonist devletin onayıyla da açıldığı kesindir. Dolayısıyla Kürt halkı bir kez daha ihanet tehlikesiyle karşı karşıyadır. Zira ABD emperyalizminin, çıkarlarının gerektiği her durumda Türk sermaye iktidarını Kürtlere tercih edeceği tartışmasızdır.
İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu olarak, işçi ve emekçileri, Türk sermaye iktidarının kardeş Suriye ve Kürt halkına karşı cihatçı sürüler eliyle başlattığı saldırılara, siyonist ve emperyalistlerin kirli ve kanlı planlarına karşı mücadeleye çağırıyoruz. Emperyalist-siyonist saldırganlığın ve onların bölgedeki işbirlikçisi devletlerin hesabını bozmak, ezilen ve sömürülen emekçiler ile ulusal kölelik koşulları altındaki mazlum halkların emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı birleşik devrimci mücadelesinden geçmektedir.
Kahrolsun emperyalist saldırganlık ve savaş!
Yaşasın Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesi!
BİR-KAR
3 Aralık 2024