Kapitalistlere yeni kıyak!

AKP-MHP rejimi bu saldırılarla eğitimi kapitalistlerin ihtiyaçlarına göre düzenlerken, milyonlarca çocuk işçinin ise sömürü çarkları arasında öğütülmesinin önünü açmıştır.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 05 Nisan 2024
  • 19:00

AKP-MHP rejimi tercih ettiği politikalarla milyonlarca işçi ve emekçiyi açlık sınırının altında bir yaşama mahkum etti. Rejimin politikalarının bir diğer boyutu ise, kapitalist sınıfların çıkarlarının her zaman gözetilmesidir. İktidarı boyunca burjuvaziye hizmette kusur etmeyen dinci-faşist rejim, özellikle eğitim alanındaki düzenlemelerle sermayenin ihtiyaçlarını özel bir şekilde gözetiyor. Bu alandaki her düzenleme, sermayenin ihtiyaç duyduğu ucuz iş gücü ve itaatkâr bir nesil yetiştirme hedefini gözetiyor.

Dinci-faşist rejim en acımasız şekilde mesleki eğitim alanına yükleniyor. Zira mesleki eğitim, sermayenin emek-gücü ihtiyacının doğrudan karşılandığı alandır. Nitekim bu alanda sözü geçen eğitim emekçileri, sendikalar ya da meslek örgütleri değil, kapitalistlerdir. Mesleki eğitimin müfredatı, ders saatleri, öğrenci sayıları, okul çeşitliliği gibi birçok konuda kapitalistler doğrudan söz sahibidir. İktidar ise onların bir dediğini iki etmiyor.

Son olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı ile MEB’in Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğine göre, Organize Sanayi Bölgesi (OSB) içinde veya dışında açılan özel mesleki ve teknik anadolu liselerinde verilen eğitim-öğretim desteğinde değişiklik yapıldı. Buna göre her öğrenci için kapitalistlere sağlanan “destek ödemeleri” artırılacak.  

2023-2024 eğitim öğretim yılı itibariyle OSB’lerin içindeki özel meslek liselerinde öğrenci başına 21 bin 450 lira ile 35 bin 938 lira arasında, OSB dışındaki liselerde ise 16 bin 890 lira ile 22 bin 636 lira arasında değişen miktarlarda “devlet desteği” yapılacak. Söz konusu miktarlar, geçen yılla kıyaslandığında yüzde 100’e yakın artış yapıldığı görülüyor.

Patronlara verilen destek ödemelerinde yüzde 100 artış yapılırken, işçi ve emekçiler TÜİK’in sahte verilerine göre bile bu yıl yüzde 85 oranında yoksullaştı. Yapılan araştırmalara göre her beş çocuktan biri okula aç gidiyor. Son 5 yılda en az 2 milyon üniversite öğrencisi geçinemediği için okulu bıraktı. Binlerce çocuk çeşitli nedenlerle eğitimden uzaklaşmak zorunda kaldı.

Milyonlarca çocuk ve genci geçinemez duruma düşürüp eğitim hakkını gasp eden saray rejiminin kamu kaynaklarını özel okullara aktarması sınıfsal bir tercihtir. “Millet” laflarını geveleyip duranlar, sömürücü asalak kapitalistlerin çıkarlarına hizmet etmek dışında bir özelliklerinin olmadığını birkez daha gösterdiler. Bu, AKP-MHP iktidarının sınıfsal tercihlerinin gündelik yansımalarından sadece biridir.

Özel meslek liselerine aktarılan kaynaklarla çok sayıda öğrencinin “bir öğün nitelikli yemek ve temiz su” ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilir, üniversite öğrencilerinin barınabilmesi için yurtlar yapılabilir ya da depremin vurduğu illerde okullar inşa edilebilir. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün. Zira eğitim alanındaki sorunlar çığ gibi büyümektedir. Özel mesleki liselere yönelik bu son düzenleme bile milyonların sefaletinin derinleşmesinin, iktidarın bilinçli tercihlerinin sonucu olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.

Öte yandan devlet okullarının ihtiyaçları ve eksikleri artarken özel okullara verilen teşvik ve destekler, paralı eğitimi özendirip yaygınlaştırmaya da yarıyor. Özel meslek liseleri ile “nitelikli ucuz iş gücü” olmak bile parası olana sağlanan bir “olanak” haline getirildi. Eğitim-Sen’in hazırladığı rapora göre 2011-2012 eğitim öğretim yılında Türkiye’de sadece 45 özel meslek lisesi varken, bu sayı 7,5 kat artmış ve 2022/23 eğitim öğretim yılı itibariyle 337’ye çıkmıştır. Aynı dönemde özel meslek liselerine giden öğrenci sayısı ise 35 kat artış göstererek 4 bin 348’den 151 bin 655’e yükselmiştir. Raporda, 2021 yılında yapılan değişikle çocuk işçiliğinin ‘yasal kılıfı’ olan MESEM’lerin yaygınlaştırıldığına da dikkat çekiliyor.

AKP-MHP rejimi sistematik olarak hayata geçirdiği bu saldırılarla eğitimi kapitalistlerin ihtiyaçlarına göre düzenlerken, milyonlarca çocuk işçinin ise sömürü çarkları arasında öğütülmesinin, bazılarının iş cinayetlerine kurban edilmesinin önünü açmıştır. Bu pervasızlığı, eğitim kurumlarında çocukları hedef alan dinci-gerici propaganda yaparak tamamlayan rejim, “kederine tahammül eden nesil” yaratmayı dert edinerek sermayeye yaptığı hizmeti daha da pekiştirmeye çalışıyor.

K. Düşgör