AKP iktidarında kadın ve çocuklara dönük şiddet, istismar ve ölüm oranlarının çığırından çıktığına tanıklık ettik. Nitekim emeğin hiç olmadığı kadar değer kaybettiği ve dinsel gericiliğin her alanda kullanıldığı AKP’li yıllar, kadın ve çocukları çok daha savunmasız ve istismara açık hale getirdi. Bu kesimlere yönelik var olan şiddet derinleşti.
Bilindiği gibi, AKP’nin ajandasında “evlilik” adı altında çocuklara yönelik istismarın meşrulaştırılması, kadına yönelik şiddet ve boşanma başvurularında uzlaşma/arabuluculuk uygulaması, şiddete karşı koruma kararları için delil veya belge aranması, tedbir süresinin kısaltılması, kadınlara verilen nafakanın evlilik süresi ile sınırlandırılması, boşanma komisyonları raporları, kadın ve çocuk yararını hiçe sayan yargı paketleri vardı. Bunların bir kısmı uygulamaya girdi. Bu alandaki sistematik hak gaspları İstanbul Sözleşmesi’nin iptali ile devam etmişti. İstanbul Sözleşmesi’nin iç hukuktaki yansıması olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun kaldırılması ise tartışma konusuydu. Gelinen yerde, Yeniden Refah Partisi ve Hüda Par’la yapılan seçim işbirliği 6284 sayılı kanunun kaldırılması üzerine kuruldu. Seçim sonrasında ise mecliste iktidar, HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partili milletvekillerinden oluşan bir gericilik bloğu karşımıza çıktı. 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunu ortadan kaldırmayı seçim vaadi olarak sunan, LGBTİ+’ları hedef alan, insanları domuz bağlarıyla katleden, kadın-erkeği eşit görmeyen, çocuk istismarını meşrulaştıran bu gerici blok kadın düşmanı politikalara kalınan yerden devam etmeye, gericiliği daha da pekiştirmeye çağrı yapıyor.
HÜDA PAR Genel Başkanı yakın zamanda “yalnız kadınları sahiplendireceğiz” sözlerini sarf etmiş ve kadınların korunmasını aileyi yıkmakla eşdeğer gördüğünü ifade ederek, 6284 sayılı kanunu hedef almıştı. Gerici zihniyetlerinin ürünü olarak mecliste çalıştıkları katlarda kadın çalışan istemediklerini de ortaya koymuşlardı. Bu gerici zihniyetin en temel hedeflerinden biri de Yeniden Refah Partisi’nin ve AKP’nin de uzlaştığı bir nokta olarak çocuk istismarına af getirilmesidir. Yoksulluğa düşen taraf olarak kadınların almaya hak kazandığı nafakanın ortadan kaldırılması da bu gericilerin temel taleplerinden biri olarak pazarlık masalarında durmaktadır.
İşçi ve emek düşmanı politikalarının yanında, özel planda da kadın, çocuk ve LGBT’lileri hedefe alan gerici bloğun yeni saldırılarını boşa düşürmek şimdi daha kritik bir önemdedir. AKP iktidarına karşı kadın hareketinin sokakta yükselteceği muhalefet, bu saldırı dalgasına bir yanıt olacağı gibi, gericiliğin sınıfsal temelini ortaya koyan sınıf merkezli tutarlı politikalarla yürütülecek çalışmalar ve bilinçlendirme faaliyetleri de gericiliği geriletmenin zemin ve imkanına dönüşecektir.