Çürümüş rejimin arka bahçesi Kıbrıs'ta yaşananlar…

Kuzey Kıbrıs'ta yaşananlar dinci gerici iktidarın güç aldığı rejimin çürümesinin kanıtıdır. Çürüyen ilişkilerin bu kadar açıkça ortaya çıkmış olması Kuzey Kıbrıs'ta hem siyasi bir deprem yaratmış durumda hem de AKP iktidarı için "projelerinin" iflas ettiğini göstermektedir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 30 Ekim 2021
  • 19:00

Kıbrıs’ın kumarhanelerinin ve bahis sitelerinin sahibi Halil Falyalı’nın tutuklanmasının ardından Kuzey Kıbrıs’ta “mafyatik” yöntemler devreye sokuldu. Mafya şefi Sedat Peker, Halil Falyalı’nın Kıbrıslı siyasilere yönelik arşivinin eline geçtiğini söyledi. “Şahsıma komplo kuran Kıbrıslı siyasiler eğer istifa etmezlerse videolar buradan yayınlanmaya devam edecektir” diyen Peker. Ulusal Birlik Partisi (UBP) Başkanı Ersan Saner’in özel görüntülerinin olduğu bir videoyu yayınladı. Bunun üzerine Saner siyasetten çekildiğini açıkladı.

Kuzey Kıbrıs yönetiminin de Başbakanı olan Saner’in 13 Ekim’deki istifa açıklamasının ardından, bu kez sızdırılan cinsel içerikli bir video iddiası gündeme geldi. Kıbrıs’ta iktidar ortağı Demokrat Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı Tözün Tunalı’ya ait olduğu iddia edilen kayıtlar yayınlandı.

Kuzey Kıbrıs’ta siyasetçiler şimdi ülkedeki bu video üzerinden mafya-siyaset ilişkisini konuşuyor. Türkiye’nin kirli arka bahçesi olan, mafya, fuhuş ve kumarhaneleriyle anılan adada yaşananlar, Türkiye’nin çürümüş rejiminin arka bahçesinde ortaya çıkanlardır.

Kirli ilişkilerin döndüğü arka bahçe

Kıbrıs, Türk sermaye devleti için uluslararası tarihsel bir sorundur. Kıbrıs adası Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırları arasındaydı. 1878 sonrası Birleşik Krallık tarafından kiralandı ve sonrasında tamamen yönetimi ele geçirildi. Kıbrıs Adası 1960’da “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak İngilizlerden bağımsızlığını kazandı. 1967’de Yunanistan’da gerçekleşen darbenin ardından, 1974’te Yunan hükümetinin adaya müdahaleleri gündeme geldi. Darbeci Yunan hükümetinin Türk ve Rumlar arasındaki sorunları körüklemesi çatışma ve katliamlara yol açtı. Ecevit hükümeti bu çatışmaları fırsat bilerek “askeri harekat” başlattı. Türk sermaye devleti, Kıbrıs’ın kuzeyinde, adanın yüzde 38’lik bölümünü işgal etti. 1983’te ise 30 bin kişilik bir askeri kuvvet bulundurduğu Kuzey Kıbrıs’ı tek taraflı bir kararla “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” ilan etti. Bu “bağımsız cumhuriyeti” Türkiye dışında dünyada tanıyan bir devlet yok.

Kıbrıs’ın uluslararası alanda tanınmaması Türk sermaye devletinin geleneksel olarak kirli işlerini çevirdiği bir arka bahçe olmasında rol oynamaktadır. Kuzey Kıbrıs, kontrgerilla artıklarının cirit atması, fuhuş, kumar ve kara para aklama-saklama merkezi olarak kullanılması, faili meçhul cinayetlerin sıklıkla yaşanması ile Türkiye’nin çürümüş rejiminin minyatürü halindedir.

Son Kıbrıs seçimlerinde yaşananlar ise bu ilişkilerin güncel plandaki boyutunu bir kez daha ayna tuttu. Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilim ile çakışan bir zaman diliminde Kuzey Kıbrıs’ta seçimler gerçekleşti. Seçimlerden, AKP-MHP iktidar bloğunun açıktan desteklediği eski başbakan ve Ulusal Birlik Partisi Başkanı Ersin Tatar birinci çıkarak, beş yıllığına Cumhurbaşkanı seçildi. AKP-MHP iktidarının açıkça desteklediği Tatar’ın seçilmesinde TC’den alınan ekonomik, lojistik ve parasal desteğin yanı sıra rakip adaylara yönelik tehdit, şantaj, karalama vb. kirli yöntemler kullanılması önemli rol oynadı. AKP iktidarının Kıbrıs’ta seçimler ve kirli yöntemler konusunda Tatar’a sunduğu destek, tersinden, Tatar’ın seçilmesi ile bu kez kendisine can simidi olmuştu. İçte beka sorunları, dışta sıkışan gerici-faşist iktidara Kıbrıs’ta yandaş olan birinin destek olması önemliydi.

İsviçre merkezli Ulusötesi Organize Suçlara Karşı Küresel Girişim’in son raporunda Kuzey Kıbrıs’ın IŞİD’den petrol almasının yanı sıra insan, silah, uyuşturucu ve mal kaçakçılığına kadar pek çok “yasadışı” işin mekanı olduğu açıklanıyor.

“Yavru vatan” aynı bataklık

AKP-MHP rejiminin çürümüşlüğü ve iktidar gücünün zayıflaması ile birlikte daha fazla veri ortalığa dökülmeye devam ediyor. Gerici iktidarın desteklediği kesimlerin büyük bir kısmı bu çürümeden ve ifşaatlardan payını alıyor.

Kuzey Kıbrıs’ta çürüyen rejimin artıklarının maskelerinin düştüğünü, patlak veren video skandalları ve sonrasında gelen istifalar göz önüne seriyor. Kuzey Kıbrıs’taki ifşa videolarının arkasında ise milyarca dolarlık yasadışı sanal bahis ve uyuşturucu kaçakçılığı pazarı olduğu iddia ediliyor. MASAK raporuna göre en az 5 milyon kişi Türkiye’de yasadışı bahis oynuyor ve bu bahislerde kullanılan para en az 50 milyar TL. Bu kara para miktarı Kıbrıs ve Türkiye’deki dengeleri etkileyecek miktarda.

Sedat Peker’in mayıs ayında yayınladığı ifşaatlarında Halil Falyalı, Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım ve Mehmet Ağar’la birlikte uyuşturucu trafiğinde yer alıyor. Kıbrıs’ta yaşanan video skandalların Türkiye’de yaşanan çürümeden bağımsız olmadığı aşikar.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşananlar dinci gerici iktidarın güç aldığı rejimin çürümesinin kanıtıdır. Çürüyen ilişkilerin bu kadar açıkça ortaya çıkmış olması Kuzey Kıbrıs’ta hem siyasi bir deprem yaratmış durumda hem de AKP iktidarı için “projelerinin” iflas ettiğini göstermektedir.