Falyalı’yı 15 yıl kimler korudu?- Timur Soykan

Falyalı’nın yasadışı bahisin en büyük aktörü olduğunu 15 yıldır devlet biliyordu. Her yıl onlarca operasyon yapıldı, hiçbiri Falyalı’ya uzanmadı. Falyalı’yı koruyanlar ortaya çıkarılmazsa gerçekler yarım kalacak.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 21 Şubat 2022
  • 09:10

Halil Falyalı suikastının üzerinden iki hafta geçti. Pusuyu kuranlarla ilgili şaşırtıcı derecede bilgi ve delile ulaşıldı.

Ama halen en büyük soru yanıtsız:

Neden?

Bu noktada Halil Falyalı’nın geçmişine bakmak kaçınılmaz.

Orada Halil Falyalı’nın uzun yıllar boyunca devletteki bazı güçlerce korunduğunu çok net görüyoruz.

‘Game over’, bitiremedi

Türkiye’de bahis 2007 yılında devlet tekeline alındı. İddaa dışında bahis oynatılması yasaklandı. Ancak KKTC’de bahis lisansları dağıtılıyor ve Türkiye’deki dev pazar için yasadışı sistem oluşturuluyordu. Halil Falyalı’ya derin destek KKTC’de çok sayıda bahis lisansı verilmesiyle başladı.

Yasadışı bahis ve sanal kumar çarkları hemen kurulmuştu ve kısa sürede fark edildi. 2007’de Game Over operasyonu yapıldı. Sanıklardan biri; KKTC’de açtığı hesaba paralar aktarılan Hüsnü Falyalı’ydı. Yani Halil Falyalı’nın kardeşi. 2015’te Game Over davasında Hüsnü Falyalı tüm sanıklarla birlikte beraat etti.

Türkiye’de 2007’den beri her yıl onlarca yasadışı bahis operasyonu yapılıyor, yüzlerce kişi gözaltına alınıyor, milyonlarca dolara el konuluyor. Ama nasıl olduysa 15 yıldır bu operasyonlar yasadışı bahis pazarının çok büyük kısmını elinde bulunduran Halil Falyalı’ya ulaşmadı. Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalına bağlanan Halil Falyalı “Hakkımızda açılmış bir dava da dosya da yok” derken doğruyu söylüyordu. Ama asıl çarpıcı sözleri şunlar oldu:

“Ha birileri yine para istiyorsa dosya yapmıştır, onunla ilgili bir bilgim yok.”

Falyalı’nın rakibi

Halil Falyalı dokunulmazken en büyük rakipleri operasyonların hedefi oldu. Kıbrıs’ta yasadışı bahis sisteminin mimarı olduğu öne sürülen Veysel Şahin’e 2009, 2014, 2016, 2017’de davalar açıldı. 2016’daki ‘Handikap Operasyonu’nda Halil Falyalı’nın da şüpheli olduğu iddia edilmişti ancak iddianame çıktığında sanıklar arasında yoktu. Veysel Şahin ise organizasyonun başı olarak anlatılıyordu. Veysel Şahin 2017’de Türkiye’ye geldiğinde henüz yeni yapılmış bir operasyon kapsamında tutuklandı. 1,5 yıl gibi kısa bir sürede 10,5 yıl hapis cezası kesinleşti. Cezaevindeyken suç duyurularında bulunan Veysel Şahin, Türkiye’den gelen polislerin hakkındaki soruşturmaları kaldırmak için rüşvetler istediğini anlatmıştı. Avukatı aracılığıyla sorularıma verdiği yanıtta şöyle demişti:

“Kıbrıs’ta kapı kapı dolaşıp işadamlarından rüşvet isteyen, vermeyince tehditler savuran ve olduk olmadık dosyalar oluşturup, beraber çalıştıkları başsavcı ve savcılara ileten, ellerindeki bu yargı ve kolluk güçleri ile her türlü zulmü reva gören ve akabinde istediklerinden daha yüksek rüşvetlerle kapımızı çalan bu topluluklar…”

Veysel Şahin yanıtının devamında rüşvet vermediği için hedef olduğunu savunuyordu. Halktv.com.tr muhabiri Seyhan Avşar ise 2016’daki yasadışı bahis soruşturmasında Veysel Şahin hakkındaki dosyaları sümen altı eden Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki polislerin tespit edildiğini yazdı.

Falyalı’nın ikinci rakibi

Halil Falyalı’nın KKTC’deki büyük rakiplerinden biri ise Yaşam Ayavefe’ydi. 2017’de İstanbul Başsavcılığı Yaşam Ayavefe hakkında 33 yıl hapis istemiyle dava açtı. KKTC’den Yunanistan’a kaçan Yaşam Ayavefe 2019’da Yunanistan’da yakalandı. Ancak Türkiye’nin iade talebine karşılık verilmedi.

Yaşam Ayavefe’nin izine Sedat Peker hakkındaki iddianamede de rastlıyoruz. Sedat Peker’in 2019’da kendisini bacaklarından vurdurduğunu söyleyerek şikâyetçi olan Eray Kenanoğlu iddialarda bulunuyor. 2014’te Sedat Peker ile Yaşam Ayavefe’yi Antalya’da bir otelde buluşturduğunu anlatan Eray Kenanoğlu’nun ifadesinden bir bölüm şöyle:

“Yaşam ‘Reis çok para kazanacağız sen merak etme’ dedi. Sedat Peker ‘Peki ben size nasıl destek olabilirim’ diye sordu. Yaşam da kendisine ‘Üst makamlarda ve polislerden tanıdık var ise sadece bir gün bütün bu siteleri engellersek herkes bizim siteden oynar’ dedi… Peker de ‘Tamam ben ilgileneceğim’ dedi. Böyle bir durumda bize ait olan Sportotobet isimli sitede 1 günlük oyun oynansa idi bu rakam milyonlarca doları bulabilirdi.”

Bu ifade doğruysa yasadışı bahisteki rekabet ve buna devlet içinden dahil olanların gücünü gözler önüne seriliyor.

Bilgi köşe yazılarında

Rakipleri haklarında açılan soruşturmalarla tasfiye edilmeye çalışılırken Halil Falyalı’nın dokunulmazlığı devam etti.

Elbette Halil Falyalı’nın yasadışı bahsin en önemli aktörü olduğunu herkes biliyordu. Devletin bu konudaki tespitlerinin delili ise 4 köşe yazısıyla arşivde duruyor. Yandaş kalemler Cem Küçük ve Ersoy Dede, Halil Falyalı hakkındaki devletin bilgilerini 2020 yılında yazdı.

Ersoy Dede 15 Kasım 2020’de ‘Yasa dışı bahis şebekeleri yolun sonuna geldi’ başlıklı yazısında Halil ve Hüsnü Falyalı’nın yasadışı bahsin KKTC ayakları olarak tespit edildiğini anlattı. Şöyle devam etti:

“Ve sıkı durun. Bütün bu trafiği bilmesi gereken yerler biliyor. Çok kısa süre içinde çok sarsıcı operasyonlar yapılacağını söyleyeyim şimdilik sadece.”

Bir gün sonra, 16 Kasım 2020’de ise Cem Küçük şöyle yazıyordu:

“Peki bu yasa dışı bahis ve kumarın KKTC ayağında kim var? Halil Falyalı. Temmuz ayında yapılan operasyon ve düzenlenen iddianamede Halil Faylalı ve diğer üyelerin zincirleme kumar oynatma suçunu nasıl işledikleri anlatılıyor.”

9 gün sonra, 25 Kasım 2020’de ise Cem Küçük ‘Yasa dışı bahis sitelerinin parası ve uyuşturucu ticareti’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Halil Falyalı’yı hedef alan yazıda KKTC merkezli yasadışı bahis ile PKK arasında bağ olduğu iddia ediliyordu. Yazıyı şöyle bitirdi:

“Zamanla daha büyük operasyonlar gelecek ve yasa dışı bahis oynatıp uyuşturucu ticareti yapanlar yargıya hesap verecek.”

Bu kez bir gün sonra yani 26 Kasım 2020’de Ersoy Dede, Halil Falyalı’yı yazdı. ‘Yasa dışı bahis ve terörün finansmanı’ başlıklı yazı da “Çok yakında büyük operasyonların geleceğini göreceğiz” diye bitiyordu.

Elbette operasyonları önceden haber veren yazılar çok absürt. Ve bu operasyonlar hiç yapılmadı. Ama bu yazılar devletin Falyalı hakkındaki engin bilgisinin delilleri olarak arşivde duruyor. Bütün bunların bilinmesine karşın neden harekete geçilmediği sorusu ise elbette unutulmayacak.

Ses kayıtları

Halil Falyalı, Cüneyt Özdemir’in yayınında kendisini arayıp haber yapmamak karşılığında para isteyen gazetecilerden de bahsetmişti. Falyalı bu gazeteciler hakkında suç duyurularında bulunduğunu da açıklamıştı. Hatta elinde ses kayıtlarının olduğunu söylemişti. Acaba şu şikâyetlerde adı geçen gazeteciler kimdi? Haklarında bir işlem yapıldı mı? Ses kayıtları şimdi nerede?

Sonuç olarak…

Halil Falyalı, Türkiye’de devletin içindeki güçlerce 15 yıl boyunca para karşılığı korundu. Peki, onu koruyanlar, rakiplerini saf dışı bırakmaya çalışanlar ve nihayetinde ondan vazgeçenler kimlerdi?

Belli ki tasfiye sırası ona gelmişti. Yerini alacak ve paraları paylaştıracak yeni aktör çoktan belirlenmişti.

BirGün/ 21.02.22