2021’i mücadele yılına çevirelim!

Bu yıl emekçiler için çok zorlu bir yıl olacak, sorunlar daha da ağırlaşacak, saldırılar daha da boyutlanacaktır. İşçi sınıfı ve emekçiler için tabanda örgütlenmek, sınıfa karşı sınıf bilinciyle donanmak, kapitalistlere ve onlara hizmette sınır tanımayan saray rejimine karşı mücadeleye hazırlanmak dışında bir seçenek yoktur. Sınıf devrimcileri, ilerici-öncü işçiler ve emekçilerden yana güçler, bu mücadele hattının örülmesi için harekete geçmeli, tüm güç ve imkanlarını bu uğurda seferber etmelidirler.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 03 Ocak 2021
  • 19:07

Bütün bir 2020 yılına, Türkiye kapitalizminin yapısal krizinin derinleşmesinin yanı sıra pandeminin yol açtığı ağır bir insani kriz damgasını vurdu. Çok yönlü kriz koşullarında düzenin ve egemenlerinin çıkar ve ihtiyaçları doğrultusunda en acımasız politikaları hayata geçiren, emekçiler için yaşamı tam bir kabusa çeviren AKP-MHP koalisyonu, 2021’de çok daha ağır saldırıları dayatmaya hazırlanıyor. Buna rağmen yeni yılda “reform” vaatlerinde bulunma arsızlığı sergilenebiliyor.

Tırmanan işsizliği, yaygınlaşan yoksulluk ve sefaleti, gerekli önlemleri almadıkları için felakete dönüşen salgına ilişkin gerçekleri yalanlarla örtme çabasındalar. Her geçen gün ağırlaşan sorunları hafifletmek için kıllarını kıpırdatmazken, ırkçı-şoven propaganda ile dikkatleri dağıtmaya, sahte vaatlerle kafaları karıştırmaya çalışıyorlar. 

Ancak “reform” türü vaatlere, hedef şaşırtma, aldatma ve oyalamaya dayalı söylemlere artık toplumun önemli bir kesimi itibar etmiyor. Zira “yerli ve milli” olarak pazarlanmaya çalışılan rejimdeki yozlaşma, çürüme ve kokuşmanın üstü artık örtülemiyor. Dinci-faşist rejim gelinen yerde hırsızlıkla, yağmayla, vurgunla, yalancılıkla, sahtekarlıkla, riyakarlıkla vb. anılıyor. 

***

2020 yılının son günlerine yeni bir “torba kanun”u sıkıştıran iktidar, işçilerin ve emekçilerin hakları ve özgürlükleri için mücadele eden dernek, sendika, vakıf gibi kurumların kapısına kilit vurmayı hedefliyor. Tüm yetkileri saraya bağlayan kanunlara yenileri eklenirken, rejime biat etmeyen kurumlara kayyım atayıp kapılarına kilit vurma yetkisini Erdoğan’ın eline veriyor. 

Bu kanun ile ilerici ve devrimci kurumlar ile işçi ve emekçilerin kısmen de olsa nefes alabildiği tüm alanlar kapatılmak isteniyor. Oysa bu tür demokratik mevzileri kazanmak için büyük mücadeleler verilmiş ve bedeller ödenmiştir. Baskı ve zorbalıktan başka aracı kalmayan iktidar, bu yasa ile saraya biat etmeyenlerin örgütlenme hakkını ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. 

Torba kanun tasarısı AKP-MHP milletvekillerinin oylarıyla mecliste onaylandı. Bu asalak milletvekilleri topluluğu, bir tür “noter” işlevini yerine getiriyor. Saraydaki efendisinin emriyle hareket eden bu yozlaşmış kast, mecliste var olma olanağını ona kayıtsız şartsız biata borçludur. Büyük bir çoğunluğunun onayladığı kanunun ne olduğu hakkında bir fikri bile yoktur. 

***

İlerici ve devrimci güçleri, işçileri ve emekçileri, bütün bir muhalefeti nefes alamaz hale getirecek faşizan yasalar meclisten geçirilerek tek adam diktatörlüğü tahkim edilirken, baskı ve zorbalıkla her türlü hak arama ve örgütlenme mücadelesi boğulmaya çalışılırken, tam bir yüzsüzlükle reformlardan söz ediyor, vaatlerde bulunuyorlar. Bizzat dinci-faşist rejimin başı tarafından şunlar söyleniyor: 

“Demokratik reformları kimse bizi mecbur bıraktığı için değil milletimizin her bir ferdi buna layık olduğu için yapıyoruz… İnşallah 2021 yılı milletimize söz verdiğimiz gibi demokratik ve ekonomik reformlar yılı olacaktır.”

Erdoğan’ın “demokratik ve ekonomik reformlar” söylemi, Trump’ın seçimlerde hezimete uğramasından sonra duyulmaya başladı. Gerçekte mesaj başta Washington olmak üzere emperyalist efendilere, uluslararası tekellere veriliyor. “Uluslararası sermayenin kârlarını güvenceye almak için işçilerin ve emekçilerin boğazına çökmeye hazırız” mesajıdır bu.

***

İzlediği politikalarla pandemiyi tam bir felakete çeviren siyasi iktidar, öte yandan alabildiğine derinleşmiş bulunan bir ekonomik-mali kriz batağında debeleniyor. Ekonominin çarklarını çevirebilmek için “faiz lobisi” diyerek aşağıladığı uluslararası finans tekellerinin ayaklarına düşmüş bulunuyor. Şimdiden 2021 yılı için uluslararası sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda “reformlar” yapma güvencesi veriyor.

Sermayenin ve onun iktidarının dilinde “reform”, işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarında iyileşme, demokratik hak ve özgürlüklerde genişleme değil, tekellerin karlarını güvenceye alacak saldırılar anlamına geliyor. Dolayısıyla, gündeme getirecekleri her “reform” emekçilerin sırtına yüklenecek faturayı daha da büyütecek, alabildiğine budanmış hak ve özgürlüklerin daha da sınırlanmasına yol açacaktır. 

Öte yandan, maliyeti yüksek olan yayılmacı dış politika yaşanmakta olan ekonomik-mali iflas tablosunu daha da ağırlaştıracak, emekçilerin sırtına yıkılmaya çalışılan fatura daha da büyüyecektir.

Dolayısıyla işçi sınıfı ve emekçiler tüm sahte vaatleri, “ekonomik ve demokratik reformlar” yalanını ellerinin tersiyle itmeli, hakları, onurları ve gelecekleri için mücadeleye hazırlanmalıdır. Bu yıl emekçiler için çok zorlu bir yıl olacak, sorunlar daha da ağırlaşacak, saldırılar daha da boyutlanacaktır. İşçi sınıfı ve emekçiler için tabanda örgütlenmek, sınıfa karşı sınıf bilinciyle donanmak, kapitalistlere ve onlara hizmette sınır tanımayan saray rejimine karşı mücadeleye hazırlanmak dışında bir seçenek yoktur. Sınıf devrimcileri, ilerici-öncü işçiler ve emekçilerden yana güçler, bu mücadele hattının örülmesi için harekete geçmeli, tüm güç ve imkanlarını bu uğurda seferber etmelidirler.