Soykırımcı Biden’ın ateşkes önerisi

Güvenceler vermeyen, muğlak, işgalcilere her an yeniden savaşa başlama zemini tanıyan bir ateşkesi imzalamama konusunda Filistin direniş hareketinin net bir tutumu var. Bu da Biden’ın ateşkes önerisinin bu haliyle bir sonuca ulaşmasını zorlaştırıyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 08 Haziran 2024
  • 19:00

Siyonist İsrail’in Gazze’de işlediği soykırım suçunun bir numaralı faillerinden biri olan ABD Başkanı Joe Biden, sonunda bir ateşkes anlaşması önerisinde bulundu. Gündeme getiren Biden olsa da öneri Tel Aviv’deki soykırımcı siyonist savaş çetesiyle ortak hazırladı. Bir sonuç yaratıp yaratmayacağından bağımsız olarak öneri, hedefler çıtasını yüksek tutan İsrail’in “zafer kazanma” hevesinin kursağında kaldığının resmi ilanıdır aynı zamanda.

ABD-Almanya ikilisi başta olmak üzere batılı emperyalistler tarafından sınırsız bir şekilde desteklenen Binyamin Netanyahu başkanlığındaki dinci-faşist hükümet üç temel hedefini defalarca dile getirdi: Birincisi, Hamas’ı ortadan kaldırmak, yani Filistin halkının direniş iradesini kırmak, ikincisi, Filistinli direnişçilerin elindeki esirleri kurtarmak; üçüncüsü, 2.3 milyon Filistinliyi Mısır’ın Sina çölüne sürüp Gazze’de etnik temizlik yapmak. Bu hedeflerine ulaşabilselerdi, Hizbullah başta olmak üzere Lübnan’daki direniş hareketini ortadan kaldırma konusunu da masaya yatırabileceklerini var sayıyorlardı. 

Bunlar sadece Tel Aviv’deki savaş çetesinin değil ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya gibi emperyalistlerin de ulaşmak istedikleri hedeflerdi. Zira o koşulda ırkçı-siyonist rejimin güvence altına alınabileceği, bölgenin ise ‘direniş belasından’ temizlenebileceği hesapları yapılıyordu. Ateşkes önerisi, emperyalist/siyonist canilerin hiçbir hedefine ulaşamadığının kanıtıdır. Bu fiyasko, bir bütün olarak direnen Filistin halkının ve onlara öncülük eden direniş hareketlerinin başarısıdır. Bu başarının, dünyanın en büyük açık hava hapishanesi kabul edilen 365 km. karelik bir alandan ibaret olan Gazze’de sağlanabilmiş olması ayrıca dikkate değerdir.

***

9. ayına giren Gazze soykırımının Filistin halkına ağır bir faturası oldu. Enkazlar altında kalanlarla birlikte yaklaşık 50 bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Gazze neredeyse tümüyle yakılıp yıkıldı. Yüz binler defalarca Gazze içinde yer değiştirdi ama topraklarını terk etmeyi reddetti. Ne açlık ne susuzluk ne ‘modern’ barbarların bombaları bu iradeyi kırabildi. Emperyalist/siyonist cephenin başarabildiği şey ise yakıp yıkmak ve soykırım yapmaktır. Bu ise onların insani, ahlaki yönden çökmüş barbarlar olduklarını dünyaya gösterdi.

Filistin halkı ve direniş hareketleri ise son 8 ayda yaşananları, “kurtuluş yolunda kaçınılmaz olarak ödenen bedeller” kabul ediyor. Bu konuda Faşizmi ezen Sovyet halklarını, ABD emperyalizmine diz çöktüren Vietnam’ı ve Fransız emperyalizmini kovan Cezayir’i örnek veriyorlar. Cezayir ve Vietnam’da zafere ulaşmak milyonlarca insanın hayatına mal olurken, Sovyetler Birliği ise faşizmi ezmek için 25-30 milyon kayıp verdi. Bu tarihsel örneklerin de gösterdiği gibi çok yakıp yıkmak, soykırım yapmak ile askeri ya da politik zafer kazanmak farklı şeylerdir.

Gazze’deki tablo, topyekûn direnen bir halkın dünyanın en acımasız en vahşi en donanımlı savaş aygıtlarının bile zafer kazanmalarını engelleyebileceğinin somut örneği olarak dünyanın önünde durmaktadır.   

***

Vurgulamak gerekiyor ki, Biden’ın savaşı bitirmek ya da soykırımı durdurmak gibi özel bir derdi bulunmuyor. İğrenç bir soykırımcı olduğunu döne döne kanıtlamıştır. Buna karşın diplomatik alanda yaşadığı izolasyon, ABD’de üniversite gençliğinin başlattığı soykırım karşıtı direnişin basıncı ve seçimler yaklaşırken güç kaybetmesi gibi faktörlerden dolayı ateşkes talep ediyor. Tabi soykırımcı İsrail’in durumu da matah değil. “Ortadoğu’nun tek demokrasisi” diye pazarlanan ırkçı-siyonist rejimin soykırımcı olduğunu dünya gördü. İsrail’in iç politikası ise paramparça. Ekonomi de batılı emperyalistlerin akıttığı devasa kaynaklara rağmen çöküşün eşiğine yaklaşmış. Filistin direniş hareketi işgalci İsrail ordusuna karşı halen başarılı bir yıpratma savaşı veriyor. İşgalciler her gün kayıplar veriyor. ABD, İngiltere, Fransa kaynaklı tehditlere rağmen Lübnan direniş hareketinin saldırıları da devam ediyor. Ansarullah hareketi ve Yemen ordusu Kızıldeniz’den İsrail’e mal taşıyan gemilerin geçişini engelliyor. Irak’taki direniş grupları İHA’larla İsrail’deki belli hedefleri vuruyor. Gazze ve Lübnan sınırındaki Yahudi yerleşimlerini terk edenler tekrar geri dönmek istemiyor… Bu ve benzer başka sorunlar, Tel Aviv’deki soykırımcı çetenin açmazlarının nasıl de derinleştiğini gözler önüne seriyor.

Ateşkes önerisi sunan Biden hem kendi paçasını hem ırkçı-siyonist rejimi kurtarma telaşına düşmüş görünüyor. Bundan dolayı İsrail’in siyasal hezimetinin belirgin olmadığı bir ateşkesin bir an önce imzalanmasını istiyor. Bunun için ‘arabulucu’ Mısır ve Katar’ı sıkıştırarak anlaşmanın imzalanması için Filistin tarafına baskı yapmalarını istiyor. Yansıyan haberlere göre Katar rejimi Hamas’la olan yakın ilişkilerini kullanarak, hatta siyasi liderleri Manama’dan kovma tehditleri savurarak Biden önerisini kabul ettirmeye çalışıyor. Mısır ise Hamas, İslami Cihad, FHKC ve El Fetih liderlerini Kahire’ye davet ederek Biden’ın ateşkes önerisini kabul ettirmeye çalışıyor.

Farklı kanatlarıyla Filistin direniş hareketi ile Filistin halkı da elbette biran önce savaşın ve soykırımın durdurulmasını istiyor. Ancak bu emperyalist/siyonist baskılara boyun eğecekleri anlamına gelmiyor. Filistin tarafı haklı olarak ateşkes için soykırım savaşının derhal durdurulmasını, işgalci ordunun Gazze’den çekilmesini, insani yardımların geçişi önündeki engellerin kaldırılmasını ve yeniden imarın başlatılması için koşulların sağlanmasını talep ediyor.

Güvenceler vermeyen, muğlak, işgalcilere her an yeniden savaşa başlama zemini tanıyan bir ateşkesi imzalamama konusunda Filistin direniş hareketinin net bir tutumu var. Bu da Biden’ın ateşkes önerisinin bu haliyle bir sonuca ulaşmasını zorlaştırıyor. Bu koşullarda Biden ve himaye ettiği soykırımcı çete Filistin direniş hareketinin, yani Filistin halkının taleplerini kabul etmediği sürece bir anlaşmaya varılması olası görünmüyor. Zira soykırıma rağmen geri adım atmayan Filistin halkı ile direniş hareketinin masa başında dayatmalara boyun eğmesi mümkün değil.