Soykırım karşıtı direniş Kanada’ya da sıçradı

Direnişin İngiltere, Fransa’dan sonra Kanada’ya sıçraması, dalganın yayılma potansiyeline işaret ediyor. Kanada'daki McGill Üniversitesi’nin Montreal kampüsünde de gençler soykırıma karşı Filistin halkıyla dayanışma için kamp kurdu.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 29 Nisan 2024
  • 08:00

ABD üniversitelerini saran soykırım karşıtı direniş, Biden yönetiminin estirdiği polis/yargı terörüne rağmen devam ediyor.

Kapitalist barbarlığın uç örneklerinden birini teşkil eden İsrail’in Gazze’de devam ettirdiği soykırıma öğrenci gençliğin kitlesel bir şekilde tepki göstermesi ve Filistin halkıyla dayanışma için direnişe geçmesi, egemenlerin kimyasını bozmuş görünüyor. Histerik polis saldırıları, yüzlerce gencin tutuklanması, kampüslerin polis ordularıyla işgal edilmesi, profesörlerin polis zorbalığı eşliğinde göz altına alınması Biden yönetimi ile emperyalist Amerikan rejiminin zıvanadan çıkışının somut göstergeleridir. Bu histerik saldırganlıkta, direnişin bir tür “sol dalga” boyutu taşımasının da payı var.

Direnen gençliğe karşı histerik saldırının bir cephesini de medyadaki soykırım destekçileri oluşturuyor. Öğrencilere anti-semit, teröre destek verenler, kandırılmışlar gibi ithamlarla saldıran sermaye medyasındaki İsrail tetikçileri, ABD üniversitelerinde Filistin halkıyla dayanışmanın bu kapsam ve içerikte yükseltilmesinden dolayı histeri nöbetine tutulmuş gibiler. Ancak yalan ve çarpıtmaya dayalı iğrenç yayın çizgileri ne siyonist savaş çetesinin barbarlığını örtebiliyor ne direnişin gücüne ve meşruluğuna gölge düşürebiliyor.

Direnişin ABD dışına taşması, bu olayda gençliğe bir tür “insanlığın vicdanını temsil etme” niteliği yüklüyor. Zira bu direnişte, kapitalist/emperyalist düzenin “modern” efendilerinin soykırım suçuna karşı bir isyan da var.  

Direnişin İngiltere, Fransa’dan sonra Kanada’ya sıçraması, dalganın yayılma potansiyeline işaret ediyor. Kanada'daki McGill Üniversitesi’nin Montreal kampüsünde de gençler soykırıma karşı Filistin halkıyla dayanışma için kamp kurdu. Direniş kampının oluşturulmasından sonra kolluk kuvvetleri üniversite çevresinde yığınak yaptı.

“Üniversitemizin soykırıma ortak olmasına izin vermeyeceğiz!” şiarlı afişler asan öğrenciler  “Yaşasın Filistin!”, "Yatırıma Son!" gibi sloganlar atarak Filistin halkına destek çağrısında bulundular.

Direniş çadırlarını kuran öğrenciler, üniversitenin İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırıma destek sunan şirketlere sağladığı mali yatırımlara son vermesini de talep ettiler.

Direniş çadırlarının kurulduğu üniversitelerin çoğunda öğrencilerin İsrail ordusuna sağlanan fonların kesilmesini, yürütülen ortak projelere son verilmesini ya da soykırıma destek veren şirketlere yapılan yatırımlara son verilmesini talep etmeleri dikkat çekicidir. Bu taleplerin yükseltilmesi, batıdaki üniversitelerin çoğunluğunun ırkçı-siyonist rejimle işbirliği/suç ortaklığı yaptığını gözler önüne sermektedir.