Şili’de Mapuçelerin direnişine karşı olağanüstü hal

Şili’de birçok şeyde olduğu gibi, zenginle fakirler arasındaki derin makasta da Pinochet’in Anayasası sorumlu tutulmaktadır. Ancak yaşanan yeni gelişmelerden de görüleceği gibi, sorumlu Anayasa değil, Anayasayı yapan Şili burjuvazisi ve sermaye devletidir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 18 Ekim 2021
  • 20:45

Yerli halk Mapuçelerin direnişine karşı, Şili’nin güneyinde olağanüstü hal ilan edildi ve bu kapsamda polise geniş kapsamlı yetkiler verildi. İnsan hakları ve demokratik haklar askıya alındı. Devlet Başkanı Sebastian Pinera, olağanüstü hal kararına “şiddet dalgası ve kamu düzeninin bozulmasının” neden olduğunu duyurdu. Pinera, polisin yanı sıra ordunun da Biobio, Arauco, Malleco ve Cautin eyaletlerinde polisi destekleyeceğini ve “kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına” karşı önlem almaları için asker gönderilmesinin emredildiğini açıkladı.

Pinera, “Anayasa çerçevesinde ilan edilen olağanüstü halin hiçbir şekilde bir halka veya bir gruba karşı olmadığını” belirtse de OHAL kararının yerli halk Mapuçelere karşı alındığı söyleniyor.

Mapuçeler

Mapuçeler, çoğunlukla Orta ve Güney Şili ile Güney Arjantin’de yaşayan yerli Kızılderili bir halktır. Mapuçelerin konuştuğu Mapudungun dilinde “Mapu” toprak, “Çe” insan, dolayısıyla Mupuçe de “toprağın insanı” anlamına geliyor.

Mapuçeler tarihte İnka İmparatorluğu’nun (1438-1533) istilasına karşı ülke çapında örgütlenerek başarılı bir şekilde direnmişlerdir. Bío-Bío Nehri’ni doğal bir sınır olarak kabul edip, İspanya sömürgeciliğinin sömürgeleştirmesine karşı 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar direnen ve savaşan bir halktır. Bu savaş Arauco Savaşı olarak bilinir. Şair Alonso de Ercilla (1533-1594) bu direnişi “La Araucana” adlı eserinde bir şiirle ölümsüzleştirerek tarihe mal etmiştir.

En önemli geçim kaynakları tarım olan “toprağın insanları” kapitalizmin gelişmesi ile birlikte, hep topraklarından edilme ile karşı karşıya kalmışlardır. “Modern” Şili devleti de Mapuçeleri topraklarından etmek için her türlü yönteme başvurmuştur ve buna devam etmektedir.

Mapuçeler “modern” Şili’de en çok faşist diktatör Augusto Pinochet döneminde baskıya maruz kalmışlardı. Pinochet sonrası da baskılar devam etti, ediyor. Mapuçeler, yaşadıkları topraklar ve yağmur ormanları uluslararası kereste şirketlerine peşkeş çekilerek, topraklarından sistematik olarak koparılıyorlar.

19 milyon nüfusu olan Şili’de hala 1,7 milyon Mapuçe yaşıyor. Yeni ilan edilen olağan üstü hal, Mapuçelerin özerklik talebi ve geleneksel mülkleri olarak gördükleri bölgelerin geri verilmesini istemelerinden kaynaklanıyor.

10 Ekim Pazar günü Şili’nin başkenti Santiago’da yerli Mapuçelerin talepleri için düzenlenen gösteriye kolluk kuvvetleri saldırmış, üniversite öğrencisi olduğu belirlenen bir “gösterici” öldürülmüştü. Polis, “Bir grup maskeli gösterici polislere havai fişeklerle saldırdı ve bu fişeklerden biri ölen protestocuya isabet etti” açıklaması yapmıştı.

Sosyal medyaya yansıyan haber ve görüntülerde, kolluk kuvvetlerinin göstericilere karşı gaddarca davrandığı, şiddet uyguladığı görülüyor. Ölen göstericinin annesi, yaptığı açıklamada, “Kızımın katili polistir. Polisin açıklamasına zaten kimsenin inanmıyor” dedi. Öğrencisi olduğu üniversite, “Öğrencimiz bir insan hakları örgütü için mitingi izliyordu” açıklamasında bulundu.

Şili’de geçtiğimiz temmuz ayından bu yana Mapuçelere daha fazla hak vereceği iddia edilen yeni bir anayasa çalışması var. Sözü geçen Anayasa Komisyonu’nun başına Maçupeli bir kadın getirilmiş ve bu da “tarihi bir adım” olarak lanse edilmişti.

Hala yürürlükte olan Anayasa, Augusto Pinochet’nin faşist askeri diktatörlüğü döneminden kalma. Şili’de birçok şeyde olduğu gibi, zenginle fakirler arasındaki derin makasta da Pinochet’in Anayasası sorumlu tutulmaktadır. Ancak yaşanan yeni gelişmelerden de görüleceği gibi, sorumlu Anayasa değil, Anayasayı yapan Şili burjuvazisi ve sermaye devletidir.