Yaz Olimpiyat Oyunları 100 yıl sonra modern Olimpiyatların babası Pierre de Coubertin’in memleketi olan Paris’e geri döndü. Fransa’nın başkenti Paris’te 100 yıllık aradan sonra 26 Temmuz-11 Ağustos 2024 tarihleri arasında düzenlenen 33. Yaz Olimpiyatları, Seine Nehri üzerinde yapılan geçiş töreniyle başladı. Olimpiyat oyunları, tarihinde ilk kez bir açılış töreni, stadyum dışında kent merkezinde yapıldı. 2024 Paris Olimpiyatları, koronavirüs salgınından sonra ilk defa düzenleniyor. Olimpiyatlar artan jeopolitik gerginliklerin, Fransız Parlamentosu seçimleri ve Avrupa’daki aşırı sağcı yükselişin ortasında gerçekleştiriliyor.
Yansıyan haberlere göre 206 ülke ve bölgeyi temsil eden sporcular, yürüyerek stadyuma girmek yerine, Paris’in "ana arteri" olan Seine Nehri boyunca tekneyle Oyunlara törensel girişlerini yaptılar. Bu tercihin gerisinde “güvenlik” endişeleri olduğu söyleniyor. Paris’in iddialı planlarına rağmen, 2024 Yaz Oyunları, “terör saldırıları olacak” diye güvenlik endişeyle boğuşuyor. Bir güvenlik ve jeopolitik firmaya atıfta bulunan The Times, Paris 2024 Oyunları için terör tehditlerinin seviyesinin “ciddi” olmaya devam ettiğini iddia etti. Sermaye medyası, özel müdahale güçleri ve keskin nişancılar dahil olmak üzere yaklaşık 45 bin polisin konuşlandırıldığı, güvenliğin en önemli öncelik olduğunu bildirdi. Olimpiyat Oyunlarının maliyeti ise şimdiden 9 milyar avroyu aştı ve daha da artacak. Paranın üçte birinden fazlası doğrudan vergi gelirlerinden oluşuyor.
Ukrayna krizi nedeniyle, Paris Oyunları’nda yalnızca 15 Rus ve 17 Belaruslu sporcunun “bireysel tarafsız sporcular” olarak yarışacağı bildirildi. Bu arada, İsrail heyetinin Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından oyunlara katılmasına izin verildi ve bu davranış, Filistin ve Rusya tarafından “çifte standart” olarak suçlandı. Çin yüzme takımının benzeri görülmemiş düzeyde anti-doping incelemesiyle karşı karşıya kaldığı haberlere yansıyor. Olimpiyatlar için Fransa’ya geldikten sonraki 10 gün içinde Uluslararası Test Ajansı (ITA) tarafından uygulanan yaklaşık 200 testten geçmek zorunda kaldıkları söyleniyor. Modern Olimpiyat Oyunları’nın tüm ulusların, ırkların, dinlerin ötesinde, tüm ülkelerin insanlarının yüz yüze iletişim kurduğu ve kültürler arası karşılıklı anlayışı-kardeşliği teşvik ettiği bir ortak platform olduğu iddiası temelsizdir.
Yoksullukla değil yoksullarla mücadele
Olimpiyat Oyunları öncesi birçok evsiz, uyuşturucu bağımlısı ve göçmen, Olimpiyat Oyunları öncesinde Paris’in dışında başka yerlere sürüldü. Göçmenlik, yoksulluk ve evsizlik gibi sosyal sorunların yanı sıra fuhuş veya uyuşturucu gibi insani yıkım ve çaresizliğin biricik sorumlusu da kapitalizmdir. Bu sorunları çözme yeteneği olmayan kapitalizm, “Görünür değilse yoktur” mantığıyla davranıyor. 70’ten fazla Fransız kuruluşunun gerçekleştirdiği “Le Revers de la Médaille” (Madalyanın Arka Yüzü) kampanyası kapsamında hazırlanan bir rapor, Nisan 2023’ten Mayıs 2024’e kadar yaşanan gelişmeleri inceledi ve yaklaşık 13 bin evsizin zorla tahliyesini belgeledi. Raporda, Olimpiyat Oyunlarının yapıldığı kentlerin merkezlerinden “istenmeyen nüfus” gruplarının uzaklaştırılması “toplumsal temizlik” olarak tanımlanıyor. Oyunlar sırasında turistleri ağırlamak ve büyük etkinlikten mümkün olan en yüksek geliri elde etmek amacıyla evsizler ve mültecilerin konaklama yerleri otel olarak işletiliyor.
Bunun için Fransız polisi “istenmeyen” insanları topluyor ve onları şehrin dışındaki banliyölere yerleştiriyor. Evsizlerin kendi durumları için mümkün olan en iyi “evleri”, yaşam alanları boşaltılıyor. Bu uygulamadan etkilenen 12 binden fazla kişiden en az 3 bininin reşit olmadığı belirtiliyor. Bu insanların her zamanki ortamlarını ve çevrelerini terk etmek zorunda kalmaları, onlar için geniş kapsamlı sonuçlar doğurabiliyor. Onları daha da yoksul ve daha savunmasız hale getiriyor. Şehirde “istenmeyen” insanlar, adeta zorbalığın hedefi oluyor. Yenilenmiş bir şehrin “imajını” korumak için alınan önlemlere “sıfır suç planı” adı veriliyor. Günde 30 bin polis gücü seferber edilerek ve insansız hava araçları kullanılarak algoritmik video gözetimi planlanıyor. Fransız devleti, kamu gözetim önlemlerini olimpiyat oyunları vesilesiyle büyük ölçüde genişletiyor. Polis ve özel birimler gibi şiddet aygıtları, kitleleri kontrol altında tutmak için de eğitiliyor. Paris’te kurulan kontrol noktaları ve on binleri bulan polisin varlığını artırmak, bunun örneğidir.
Olimpiyatlardan büyük kazançlar ve siyasi amaçlar
Olimpiyatlar gibi büyük spor etkinlikleri için şehirler, resmi maliyetlerin yanı sıra büyük yatırımlar planlamak zorunda kalıyor. Bir yandan da turizm ve reklam anlaşmalarından da büyük gelirler elde ediyorlar. Ancak Olimpiyatlarla ilgili asıl iş ülkeler tarafından değil, “Uluslararası Olimpiyat Komitesi” (IOC) tarafından yapılıyor. Resmi olarak kar amacı gütmeyen bir kuruluş olduğu iddia edilen IOC, büyük vurgunlar yapıyor. Olimpiyatlar aynı zamanda ürünlerini tanıtmak amacıyla reklam ve sponsorluğa büyük paralar yatıran büyük şirketler için de önemli bir kazanç alanıdır. Televizyon istasyonları ve diğer medya kuruluşları, stadyum operatörleri ve genel olarak reklam sektörü bundan büyük karlar elde ediyor. Olimpiyatlardan yararlananlar arasında oteller, restoranlar, perakende grupları vb.de var.
Birçok ülke ve kentin Olimpiyat Oyunları gibi etkinliklere ev sahipliği yapmak için çaba göstermesi boşuna değil. Bunun devlet ve kapitalist şirketlerin çıkar sağlamasının yanı sıra bazı siyasi nedenleri de söz konusu. Dünyaca ünlü bir etkinliğe ev sahipliği yapmak çok fazla prestij nedeni olabilir. Bu yıl Fransız hükümeti, Olimpiyatları kendi ülkesine taşımayı sağlamış oldu. Skandallarla, faşist hareketin yükselişiyle, Macron’un yenilgisiyle, grev ve gösterilerle çalkalanan Fransa, imaj tazelemeye ve toplumun dikkatini bir süreliğine de olsa dağıtmak gibi bir aracı, yani olimpiyat oyunlarını kullanıyor. Olimpiyat oyunları, prestij kazanma amacının yanı sıra, şoven milliyetçiliğin de arenası olabiliyor. Hitlerci faşistlerin, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunlarını faşist imajlarını uluslararası parlatmak için kullanmaları gibi...