Öğrencilerin işgal eylemine akademisyenlerden destek

Alman hükümeti kayıtsız şartsız soykırımcı siyonist İsrail devletinin yanında yer alsa da toplumda, özellikle de akademik alanda artık istediği desteği bulması zor görünüyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 27 Mayıs 2024
  • 18:00

ABD üniversitelerinde başlayan soykırımcı İsrail karşıtı, Filistin halkıyla dayanışma eylemleri artık Alman üniversitelerine de sıçramış durumda. Öğrenciler İsrail'in Gazze savaşında işlediği savaş suçlarını protesto ve Filistinlilerle dayanışma eylemleri düzenliyor. Birçok eylem ve işgal polis saldırılarıyla kırılmaya çalışıldı, ancak estirilen teröre rağmen gençliğin mücadele kararlığı sürüyor.

Berlin Humboldt Üniversitesi öğrencileri Filistin'le dayanışma amacıyla günlerdir üniversite alanında protesto gösterileri düzenliyor ve dayanışma kampları kuruyor. Polis 7 Mayıs’ta Berlin Özgür Üniversitesi ile Frankfurt üniversitesi dahil olmak üzere kampüslerde kurulan protesto kamplarına saldırarak dağıtmıştı. Ardından birçok kentte yapılan eylemlere de saldıran polis, siyonist rejimin soykırımını protesto edenleri kriminalize etmeye çalıştı. Ancak histerinin işe yaramadığını Berlin Humboldt Üniversitesi öğrencilerinin direnişi birkez daha gösterdi.

Göstericiler Berlin'deki Humboldt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Filistin ile dayanışma amacıyla derslikleri işgal etti. Yaklaşık 100 kişi derslikleri işgal ederken 300’e yakın öğrenci de dışarda eylem yaparak destek verdi. Eylemi örgütleyen Berlin Öğrenci Koalisyonu adlı grup amaçlarının "Filistin halkıyla koşulsuz dayanışma" olduğunu ve İsrail'in "soykırım" ve "devam eden toplu katliamlardan sorumlu olduğunu buna sessiz kalamayacaklarını belirtiyor.” Ayrıca Üniversite yönetimine "İsrail'e yönelik tam bir akademik ve kültürel boykot ve polis müdahalelerinin yasaklanması” çağrısında bulundu. Öğrencilerin mücadeledeki ısrarı akademisyenlerin bir kısmı tarafından da destek buldu. 

Öğretim görevlileri polisin kaba şiddetini kınadı

Polis aylardır Filistin yanlısı göstericilere ve protesto kamplarına histerik saldırıyor. Birçok eylemci polisin vahşi saldırısına maruz kaldı ve gözaltına alındı. Birçok Alman üniversitesinde düzenlenen Filistin’e destek eylemleri ve kurulan kampların dağıtılmasının ardından çok sayıda üniversite profesörü ve öğretin görevlileri toplanma ve protesto hakkına daha fazla kısıtlama getirileceği konusunda endişe duyduklarını, ülkede temel özgürlüklerin tehdit altında olduğunu düşündüklerini açıkladı.

Akademisyenler tarafından yayınlanan ve binden fazla öğretim görevlisi tarafından imzalanan bildiride polisin saldırganlığı sert bil dille kınandı.

Yayınlanan bildiride Gazze Şeridi'ndeki insani kriz göz önüne alındığında öğrencilerin endişelerinin ve taleplerinin anlaşılabilir olduğu belirtildi ve “temel haklarla korunan protestonun diyaloğu hedeflemesi şart değildir. Tersine, diyalog ve şiddet içermeyen çözümler için çabalamak üniversite yönetiminin görevlerinden biridir” görüşü dile getirildi.

Bildiriye imza atan Berlin Ekonomi ve Hukuk Fakültesi'nden (HWR) Clemens Arzt, toplanma özgürlüğünün farklı görüş hakkını da içerdiğini, buna yalnızca ceza hukukunun sınır koyduğunu söyledi . “Üniversiteler genellikle devlet kurumlarıdır ve bu nedenle temel haklara uymakla yükümlüdürler” görüşünü dile getiren Arzt, “politikacıların çalkantılı zamanlarda devletin gerekçeleri ile anayasayı birbirine karıştırdığını, Corona salgınından bu yana giderek daha baskıcı olduğunu ve toplantı özgürlüğünün yürütme tarafından kısıtlandığını gözlemlediğini” vurguladı. Berlin polis şeflerini, son aylarda Filistin yanlısı protesto gösterilerinin dağıtılması konusunda "birçok hata" yapmakla suçladı.

İmzacılardan Moses Mendelssohn Avrupa Yahudi Araştırmaları Merkezi direktörü ve Potsdam Üniversitesi tarihçisi Miriam Rürup ise şunları ifade etti: “Baskı kesinlikle çözüm değil. Üniversite yönetiminin ve öğretmenlerinin tartışma için alanlar yaratması gerekiyor. Toplanma hakkı gibi temel hakların kısıtlanması sonuçta Almanya'daki Yahudilere de zarar veriyor.”

İmzacılardan Berlin tarihçisi ve Nasyonal Sosyalist dönem uzmanı, Humboldt Üniversitesi'nden (HU) Michael Wildt, mektubu “gerilimi düşürmeye yönelik bir müdahale" olarak nitelendirdi. “Eleştiri ve tartışma kültürü bir üniversitenin DNA'sının parçasıydı. Üniversitelerde tartışmalar için açık alanlara ihtiyaç var. Öğrencilerin Gazze'deki insani krize ilişkin endişeleri anlaşılabilir” diye konuştu.

Berlin Said-Barenboim Akademisi'nden diğer bir imzacı Michael Barenboim ise öğrencilerin protesto hakkına sahip olduğunu vurguladı. Federal hükümetin, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu hakkında uluslararası tutuklama emri başvurusuna yönelik eleştirisini reddetti. Uluslararası Ceza Mahkemesi önündeki yargılamanın beklenmesi gerektiğini söyledi.

Üniversite yönetimi ve öğrenciler arasında yapılan tartışmalar sonrası işgal ve eylemlerin perşembe akşamına kadar devam etmesi konusunda karşılıklı mutabakata varıldığı ve bu süre içerisinde işgal altındaki üniversite kampüsünde öğretim görevlileri ile yönetim kurulu üyelerinin de katılacağı bir tartışma etkinliği düzenleneceği açıklandı.

Akademisyenler İsrail’in soykırımına dair bir eleştiri dile getirmekten kaçınsalar da öğrencilerin Filistin halkıyla dayanışma eylemelerine yönelik polis saldırganlığına karşı tutum almaları anlamlıdır. Özellikle Alman hükümetinin siyonistlere yaltaklanma konusunda birinci sırada yer aldığı dikkate alındığında.

Alman hükümeti kayıtsız şartsız soykırımcı siyonist İsrail devletinin yanında yer alsa da toplumda, özellikle de akademik alanda artık istediği desteği bulması zor görünüyor.

Z. Roza