ABD, AB başta olmak üzere birçok devlet yapılmadan önce Suriye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini ‘gayrı meşru’ ilan ettiler. Buna rağmen seçimler belirlenen tarihte yapılmış, oyların büyük bir çoğunluğunu alan Esat, göreve yeniden seçilmişti. 17 Temmuz’da yemin eden Esat, Suriye Cumhurbaşkanı görevini yedi yıl daha sürdürecek.
Emperyalist/Siyonist güçlerle suç ortaklarının Suriye’ye karşı başlattıkları savaşın onuncu yılında gerçekleştirilen yemin törenine, özel bir önem atfedildiği görüldü. Bir seremoni ile başkent Şam’daki ‘Halk Sarayı’na giden Esat, konuşmasını kalabalık bir izleyici kitlesi önünde gerçekleştirdi. Siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler, iş insanları, farklı dinlerin liderleri ve Suriye’de tanınmış simaların da bulunduğu salona hitap eden Esat, dikkat çekici mesajlar verdi.
Ülkeye dönün çağrısı
Teröre ve dış müdahalelere karşı savaşı kazandıklarını savunan Esat, çatışmalardan dolayı kaçmak zorunda kalanlar ya da belli güçlerin vaatlerine kanarak ülkeyi terk edenlere vatanlarına dönme çağrısında bulundu. Suriyelilere ‘sahte devrim’ vaat edildiğini ifade eden Esat, göçmenlerin de bunun farkına vardığını ve ülkeleri için çaba sarf etmeye başladıklarını söyledi.
Ülkeye dönüşün riskli olduğunu iddia edenlere itibar edilmemesi gerektiğini söyleyen Esat, Suriye’nin dönmek isteyen herkesi kucaklayacağını vaat etti.
Yolsuzlukla mücadele vaadi
Suriye, yolsuzluğun yaygın olduğu ülkeler arasında sayılıyor. 2000’li yıllardan sonra bununla mücadele edildiği iddia edilse de, sorun aşılmış görünmüyor. Nitekim konuşmada yolsuzlukla mücadeleye özel bir şekilde vurgu yapılması, sorunun halen önemli olduğuna işaret ediyor.
Yolsuzlukların son on yılda bazı savaş ağaları yaracak boyutta olduğu Şam yönetimi tarafından da kabul ediliyor. Yolsuzlukla mücadelenin önemine değinen Esat, bu suçu işleyenlerle kararlı bir şekilde mücadele etme vaadinde bulundu.
Ambargoyu olanağa çevirme çağrısı
Suriye yıllardan beri ABD’nin uyguladığı ambargoların bedelini ödeyen ülkelerden biridir. Fırat’ın doğusunda bulunan petrol ve doğalgaz kaynakları ise, önce IŞİD, sonra ABD tarafından gasp edildi. Trump ABD askerlerinin petrole el koymak için Suriye’de bulunduğunu, o küstahça üslubuyla söylemişti. Suriye’nin petrol ve buğdayı halen ABD ve işbirlikçileri tarafından gasp ediliyor.
Tüm bunların üzerine Trump’ın ilan ettiği ‘Sezar yasası’ ise, ekonomiye ek bir ağır darbe vurdu. Suriye lirasının değeri düştü, enflasyon yükseldi. Milyonlarca Suriyeli temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta büyük güçlükler çekiyor. Sorunların ciddi olduğunu kabul eden Esat, ABD ambargosunun etkilerini kırmak için halka birlikte çalışma çağrısı yaptı. Suriye halkını aç bırakmaya çalışanlara inat, iç dinamiklerin en etkili bir şekilde seferber edilmesi gerektiğini söyleyen Esat, toplumun farklı kesimlerine bu yönde çaba sarf etme çağrısında bulundu ve ortak çaba ile bunun başarılabileceğini savundu.
İşgal edilmiş topraklar kurtarılacak
Suriye toprakları halen İsrail, Türkiye ve ABD tarafından işgal edilmiş durumda. Golan Tepeleri’nde İsrail, İdlib/Afrin ve çevresinde Türk ordusu ile cihatçı çeteler, Fırat’ın doğusunda ise ABD askerleri bulunuyor. Bu üç bölgenin yabancı güçler tarafından işgal altında tutulduğunu belirten Şam yönetimi, denk geldikçe işgalci güçler ülkeden kovulana kadar mücadelenin devam edeceğini ilan ediyor.
Konuşmasında bu konuya da değinen Esat, yabancı güçlerin çekilmemesi durumunda işgale karşı ‘halk direnişinin’ geliştirileceğini söyledi. Bazı bölgelerde direnişin fiilen başladığını belirten Esat, bütün halk direnişlerinin yönetim tarafından destekleneceğini ifade etti. ABD, Türkiye ve İsrail ordularıyla doğrudan savaşa girmenin tercih edilecek bu şey olmadığını kabul eden Esat, halk direnişinin işgalcilere geri adım attıracağını savundu.
Suriye ‘direniş ekseni’nin safındadır
Suriye’nin halk ve devlet olarak savaşa ve cihatçı teröre karşı direndiğine değinen Esat, savaşın kazanılmasında müttefiklerin verdiği desteğin önemini de vurguladı. Hizbullah, İran ve Rusya’ya destekleri için teşekkür eden Esat, BM Güvenlik Konseyi’ndeki tutumundan dolayı Çin’e de teşekkür etti.
Rusya-Çin ekseniyle işbirliğinin daha da geliştireceğine değinen Esat, bununla birlikte Suriye’nin ‘direniş ekseni’nin ayrılmaz bir parçası olduğunu da söyledi. İran, Suriye, Filistin direniş hareketi, Lübnan Hizbullah, Yemen’deki Husiler, Irak’taki Haşd Şabi güçleri ‘direniş ekseni’ olarak anılıyor. Bu güçler, bölgede ABD-İsrail planlarına karşı dururken, Rusya ve Çin’le ise ilişkilerini geliştiriyor.
Pusulamız Filistin
Suriye’ye karşı savaşın Filistin halkının davasını da hedef aldığını savunan Esat, Siyonist işgale karşı mücadelede kader birliği içinde olduklarını söyledi. Bazı güçlerin Filistin davasını Suriyelilerin gözünde itibarsızlaştırmaya çalıştığını hatırlatan Esat, Filistin halkının haklı davasını destekleme konusunda tutumlarının sabit olduğunu belirtti.
Pusulanın Kudüs ve Filistin olduğunu ifade eden Esat, Suriye’nin İsrail işgali altındaki toprakları ve Filistin kurtulana kadar mücadelenin devam edeceğini vurguladı.
***
Konuşmada iç sorunlara da genişçe yer verildi, ancak dikkat çekici bulunan bölge ve uluslararası ilişkilerle ilgili olan kısmı oldu. Zira Suriye’nin hedef alınması tam da bu alanlarda ABD-İsrail dayatmalarına karşı durmasıydı. Bu bağlamda “Suriye direniş ekseninin safındadır”, “Pusulamız Kudüs ve Filistin” gibi ifadeler bir tür meydan okuma olarak değerlendiriliyor. Bu söylemler ABD, İsrail, Körfez Şeyhleri ve Ankara’daki dinci-faşist rejimin duymak istemedikleri şeylerdir.
Konuşmanın yapıldığı gün Çin Dışişleri Bakanı’nın Şam’da olması dikkat çekti. ABD-İsrail-Türkiye üçlüsü halen çatışmaların bitmesi ve yeniden imarın başlamasını baltalıyorlar. Buna karşın Çinli bakan, Suriye’nin yeniden imarına katkı sunacaklarını ilan etti.
Yemin töreninin bir seremoni ile başlatılması, bölgesel ve uluslararası ilişkiler konusunda söylenenler; “Suriye savaşı kazandı ve her şeye rağmen kendi çizgisinde yürümeye devam ediyor” mesajı olarak değerlendiriliyor.