İnsanoğlu tarih içinde birçok önemli olaya, savaşa, kuruluşa ve yıkılışa tanıklık etti. Çağlar değişti, sınırlar değişti, yıkılmaz denilen birçok uygarlık tarihin bu akışı içinde yok oldu. Bu ilerleyiş içinde en önemli tarihlerden biri 7 Kasım 1917’dir. Bu tarihte Rus işçi sınıfı kendisinin ve başta köylülük olmak üzere diğer emekçilerin ekmek, barış, özgürlük taleplerine kulaklarını tıkayan burjuva geçici hükümeti yıkmıştır. Yerine işçi, asker ve köylü meclislerine dayanan kendi iktidarını kurmuştur.
Bu devrim yalnızca Rusya’da değil tüm Avrupa’da işçi sınıfı ve emekçiler için umut olmuştur.
Dünyanın birçok yerinde işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen hakların mücadelesine güç katmıştır.
20. yüzyıl çok sayıda devrime sahne olsa da bu devrimlerin hiçbiri
Ekim Devrimi’nin yol açtığı etkiyi sağlayamamış, onu pratik ve teorik olarak aşmayı başaramamıştır.
Ekim Devrimi’nin eseri olan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, gerek içerdeki düşmanlarının gerekse emperyalist dünyanın kuşatması sonucu yıkılmış olsa da, bu büyük işçi devrimi bugün hala işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesine yol göstermeye devam etmektedir.
Kapitalist dünyanın tüm çarpıtmalarına rağmen Ekim Devrimi işçi sınıfına aittir. Bugün hala tüm sömürücü ve zorbaların ondan nefret ve tiksintiyle söz etmesinin nedeni budur. Bu devrim ile ayaklar baş olmuş, Paris Komünü’nden sonra ilk defa emekçiler kendi kaderlerini kendi ellerine almışlardır.
Yoksul köylülüğün desteği ile iktidara gelen işçi sınıfı yalnızca mevcut düzeni yıkma gücüne değil, aynı zamanda o ana kadar görülmemiş yepyeni bir düzeni kurma gücüne sahip olduğunu ortaya koymuştur. Emperyalist devletlerin ambargolarına, içerdeki işbirlikçilerinin sabotaj ve provokasyonlarına rağmen, işçi-emekçi demokrasisinin ürünü olan yepyeni bir özgür ve eşit cumhuriyetler birliğinin temellerini atılmıştır.
Ekim Devrimi dünya işçilerine neyi gösterdi?
Lenin Büyük Ekim Devrimi ile ilgili olarak, “Bu ilk zafer,
nihai zafer değil henüz” demişti.
7 Kasım 1917 tarihi, proleter devrimler çağının başlangıcı olarak tarihe notunu düştü. İşçi sınıfı bundan 105 yıl önce bir ülkeyi yönetebileceğini gösterdi.
Sovyetler Birliği devrimden yıkılışına kadar dünya işçi sınıfına hem birçok kazanım bıraktı hem de geleceğin dünyasına ilişkin açıklıklar sağladı. Ekim Devrimi dünyanın emekçi halklarına sömürüsüz, özgür ve eşit bir dünyanın kurulabileceğini gösterdi.
Bugün ise burjuvazinin iktidarı altında milyonlar açlık, savaş, işsizlik, salgınlardan dolayı ölüyor, sömürülüyor ve acı çekiyor. Kapitalizm dünya işçilerine hiçbir gelecek vaat edemiyor. Doğası gereği sınıflar arası uçurumu derinleştiriyor, yağma ve talana yeni boyutlar kazandırıyor, emek sömürüsünü azgınlaştırıyor.
İlk zaferi dünya işçilerine miras bırakanlar, yeni bir çağı açıp buzu kıranlardan bu yana devrim ve sosyalizm mücadelesi güncelliğini koruyor. Proleter devrimler çağı içindeyiz. Devrim davası için her şeyini ortaya koyacak sınıfın öncü partisi ile buluşan işçi sınıfının neler başarabileceğini biliyoruz. Haramilerin saltanatına karşı cenneti yeryüzüne indirmek görevi tarihsel olarak tüm işçilerin mücadelelerinin sonucu açığa çıkacaktır.
Nihai zafer için emeğin kurtuluşu mücadelesini büyütelim!
Ek-1
Emekçi ve Sömürülen Haklar Bildirgesi’nden..
1. Toprağın özel mülkiyeti kaldırılmıştır. Tüm yapılar, demirbaş ve hayvan varlığı ve tarımsal üretime yarayan öteki gereçlerle bütün toprak, tüm emekçi halkın mülkü ilan edilmiştir.
2. Emekçi halkın sömürücüler üzerindeki iktidarını sağlama ereğiyle ve fabrikaların, işyerlerinin, madenlerin, demir yollarının ve öteki üretim ve ulaştırma araçlarının tamamen işçi ve köylü devletinin mülkiyetine verilmesini hazırlayan ilk önlem olarak, İşçi Denetimi ve Yüksek Ulusal İktisat Konseyi Yasası onaylanmıştır.
3. Bütün bankaların işçi ve köylü devletinin mülkiyetine verilmesi, emekçi yığınların sermaye boyunduruğundan kurtulma koşullarından biri olarak onaylanmıştır.
Ek- 2
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Kuruluş Bildirgesi
Sovyet cumhuriyetlerinin kuruluşundan bu yana, dünya devletleri iki kampa ayrılmıştır: Kapitalizm kampı ve sosyalizm kampı.
Orada, yani kapitalizm kampında, ulusal düşmanlık ve eşitsizlik, sömürgeci kölelik ve şovenizm, ulusal baskı ve pogromlar, emperyalist zulümler ve savaşlar vardır.
Burada, yani sosyalizm kampında, karşılıklı güven ve barış, ulusal özgürlük ve eşitlik, barışçıl birlikte yaşama ve halkların kardeşliğe dayalı işbirliği vardır.
On yıllar boyunca kapitalist dünyanın halkların özgür gelişimini kapsayan milliyet meselesini çözme girişimleri, insanın insan tarafından sömürülmesi sistemiyle birleştirerek sonuçsuz kaldı. Aksine, ulusal çelişkilerin kargaşası giderek büyüdü ve kapitalizmin varlığını tehdit etmektedir. Burjuvazi halklar arasında işbirliği yapma konusunda güçsüzdü.
Sadece Sovyetler kampında, sadece nüfusun çoğunluğunu altında birleşen proletarya diktatörlüğü koşullarında, ulusal baskı tamamen yok edildi, karşılıklı güven ortamı yaratıldı ve halklar arasında kardeşliğe dayanan işbirliğinin temellerini atmak mümkün oldu. Sadece bu koşullar sayesinde Sovyet cumhuriyetleri tüm dünyanın emperyalistlerinin iç ve dış saldırılarını geri püskürtmeyi başardılar. Ancak bu koşullar sayesinde iç savaşı başarılı bir şekilde ortadan kaldırabildiler, kendi kendine var olmalarını sağladılar ve barışçıl ekonomik yapıya başlayabildiler.
Ancak savaş yılları iz bırakmadan geçmedi. Yıkılan alanlar, durdurulan hasatlar, yıkılan üretici güçler ve savaştan miras kalan tükenmiş ekonomik kaynaklar, her cumhuriyetin ekonomik inşaat konusundaki ayrı çabalarını yetersiz kılmaktadır. Cumhuriyetlerin ayrı varlığı ile ulusal ekonominin restorasyonu imkânsızdır.
Öte yandan, uluslararası durumun istikrarsızlığı ve yeni saldırılara dair tehlike, kapitalist kuşatma karşısında Sovyet cumhuriyetlerinin birleşik bir cephesinin oluşturulmasını kaçınılmaz kılmaktadır.
Son olarak, sınıf doğasında uluslararası bir yapı olan Sovyet iktidarının yapısı, Sovyet cumhuriyetlerinin emekçi kitlelerini tek bir sosyalist çatıda birleştirmeye itiyor.
Tüm bu koşullar, Sovyet cumhuriyetlerinin dış güvenliği, iç ekonomik refahı ve halkların ulusal kalkınma özgürlüğünü sağlayabilecek bir birlik devletinde birleştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Sovyet kongrelerinde yakın zamanda toplanan ve oybirliğiyle “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği”ni kurmaya karar veren Sovyet cumhuriyetlerinin iradeleri, bu birliğin her cumhuriyet için gönüllü bir eşit halk birleşimi olmasını garanti eder. Birlikten özgürce ayrılma hakkının birliğe katılma konusunda gerek mevcut gerekse gelecekte ortaya çıkması gereken tüm sosyalist Sovyet cumhuriyetlerine açık olması, yeni birlik devletinin Ekim 1917’de atılan barışçıl birlikte yaşama ve kardeşlik işbirliğinin temellerinin değerli bir tacı olmasına ve dünya kapitalizmine karşı gerçek bir kale olarak tüm ülkelerin emekçi halkını Dünya Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti’nde birleştirme yolundaki yeni ve kararlı bir adıma hizmet edecektir.
Biz, bu cumhuriyetlerin delegeleri, bütün bunları tüm dünyaya ilan ederek ve bize yetki veren Sovyet sosyalist cumhuriyetlerinin anayasalarında ifadelerini bulan Sovyet gücünün temellerinin dokunulmazlığını duyurarak, bir Kuruluş anlaşması imzalamaya karar veriyoruz: “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği”.