Bundan 106 yıl önce, 7 Kasım 1917’de (o zaman Rusya’da kullanılan takvime göre 25 Ekim), Rusya’da işçiler ayağa kalktı ve tarihte bir ilki gerçekleştirdi. Ayaklanarak kapitalistlerin egemenliğine son vererek işçilerin iktidarını kurdular. Bu iktidar ile tüm insanlık için yeni bir düzenin ilk adımları atıldı. Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, her şey işçi sınıfının eline geçti.
Ekim Devrimi’yle işçi sınıfı yeni kurulan devlete, yeni tipte demokrasiyi hâkim ettiler. Bu demokrasi işçi demokrasisiydi. Bu demokraside işçiler ve köylüler her şeyken, burjuvazi ve onun asalak takımı hiçbir şeydi.
Yaratılan işçi demokrasinin temel kaynağı Sovyetlerdi. Sovyetler her fabrika, bölge, kent ve illerde işçilerin, köylülerin ve askerlerin seçilmiş temsilcilerinden oluşan meclislerdi. İşçiler Sovyetler aracılığı ile tüm ülkeyi yönetmeye aday oldular.
İşçiler devrime önderlik eden Bolşevik Parti ve onun lideri Lenin ile hareket ettiler. Bolşevik Parti, işçi sınıfının Rusya’daki partisiydi. Bolşevik Parti işçi sınıfının dünya görüşünü benimsemiş, işçi sınıfının iktidarı için baş koymuş devrimci işçilerin ve işçi sınıfının kurtuluşuna kendisini adamış devrimcilerin kaynaştığı bir partiydi. Bolşevik Partisi’nin o dönemin sınıf mücadelesinde ortaya koyduğu “Tüm iktidar Sovyetlere!” sloganı işçiler içinde hayat bulmuş ve Sovyetler eliyle işçi sınıfı ve köylüler iktidarı aldılar.
Ekim Devrimi’nden önce Rusya’da işçiler ağır sömürü şartları altında çalışıyor, toprak büyük toprak sahiplerinin elinde olduğu için de köylü açlıkla burun burunaydı. Çarlık krallığı 1914’te dünyayı tekrardan paylaşmak uğruna başlatılan 1. Dünya Savaşı’nda kendisi ve burjuvazisi için savaşa katılmıştı. Savaşla beraber işçiler ve köylüler için zaten çekilmez olan koşullar daha da ağırlaşmış ve milyonlarca insan sefaletin, açlığın, yoksulluğun pençesine itilmişti. Rusya aynı zamanda bir halklar hapishanesiydi. Pek çok ulustan halklar eziliyor, baskı görüyor ve hiçbir haktan yoksundular.
Emperyalist savaşın getirdiği yıkım tüm işçileri Şubat 1917’de ayağa kaldırdı. İşçilerin, köylülerin ve cephedeki askerlerin talebi “ Ekmek, Barış, Toprak” idi. Şubat ayaklanması ile yüzyıllardır iktidarda olan Çarlık rejimi yıkıldı. Fakat yerine Rusya’da burjuvazi iktidarı alarak aynı sömürü koşullarını bu sefer de kendi çıkarları uğruna işçi ve köylülere dayattılar. İşçi ve köylülerin örgütleri olan Sovyetleri dağıtarak burjuvazinin sınıf egemenliğini pekiştirmek için her türlü kirli yol ve yöntemi gerçekleştirdiler. Bu yaşananlar işçi sınıfına kimin dost, kimin düşman, kimin hain olduğunu gösterdi.
Yıllardır işçi sınıfının içinde çalışma yürüten Bolşevik Parti’yle kaynaştılar.
Ekim 1917’de işçi sınıfı Bolşevik Parti ve Lenin önderliğinde ayağa kalkarak burjuvaziyi yıktılar ve Sovyetlerin egemenliğini sağladılar. İşçiler silahları ile sokaklara döküldü ve dönemin hükümetinin olduğu yeri Kışlık Sarayı ele geçirerek sömürücü iktidarı yıkmak için ilk adımı attılar. Sonrasında işçi, köylü ve asker Sovyetleri iktidarı eline alarak dünyada görülmemiş tüm insanlık için umut olacak yeni bir düzeni Sosyalizmi kurmaya soyundular. Ekim Devrimi ile işçi sınıfı yeni bir düzenin kurulabileceğini sosyalizmin mümkün olduğunu gösterdiler.
Emperyalistlerin Ortadoğu başta olmak üzere yeni bir yağma ve talan savaşına hazırlıkların yoğunlaştığı, birçok bölgede yoğunlaşmış savaşların yaşandığı, kapitalist yıkım ve barbarlığı tekrardan arttığı bir tarihsel dönemdeyiz. İnsanlık için büyük bir yıkımın uçurumunda, Ekim Devrimi işçi sınıfına gerçek kurtuluşunun yolunu göstermeye devam ediyor.
Kurtuluş işçilerin tıpkı Ekim Devrimi’nde olduğu gibi emperyalist-kapitalist düzene başkaldırmalarıyla gelecek, Sosyalizmle gelecek. İnsanlığın barbarlıktan kurtulmasının tek reçetesi bundan tam 106 yıl önce yazıldı.
106. yılında Ekim Devrimi’ni yaratanlarını selamlıyor, yeni Ekimler için ileri diyoruz.
Metal İşçileri Birliği