Yerel seçim süreci geride kaldı. Ortaya çıkan sonuç, muhalefetin kitlelere güven vermesinden çok, kitlelerin mevcut iktidarın politika ve uygulamalarından duyduğu memnuniyetsizliğin dışa vurumu oldu.
AKP-MHP iktidarının seçimlerin hemen ardından yeni bir kapsamlı saldırıya hazırlandığı biliniyordu. Aldıkları seçim yenilgisinin ardından şimdi bu konuda işleri düne nazaran elbette daha zor olacaktır. Ama bu onları gündemdeki saldırıları uygulamaktan alıkoymayacaktır.
Zira borç batağında debelenen ülke ekonomisi derin bir kriz içindedir. İktidar bir yandan kapı kapı dolaşıp para dilenmekte, öte yandan ise düne kadar düşük faiz-yüksek kur politikaları ile semirttiği bazı sermaye çevrelerinin elde ettiği kazanımları korumanın yollarını aramaktadır. Üstelik dünkü politikaları aynen sürdürmenin olanakları ise çoktan ortadan kalkmış durumdadır.
Bu yüzden ekonomi politikası yüz seksen derece değişmiş, Erdoğan’ın “Bu can bu bedende durdukça gerçekleşmeyecek” dediği her şey kısa bir süre içinde hayata geçirilmiştir. Önce kovulan Mehmet Şimşek ve ekibi rica minnet geri getirilmiş, arkasından ise faizler hızla yükseltilmiştir.
Şimdi iktidar sözde yeni bir ekonomi programı uygulamakta, sıkı para politikası adı altında işçi sınıfı ve emekçilerin alım gücünü daha da düşürmeye çalışmakta, böylelikle mal ve hizmetlere olan talebin azalmasıyla enflasyonun gerileyeceğini ummaktadır.
Böylece derinleşen krizin faturası bu sefer de düşük ücret-yüksek faiz kıskacına alınan, hayatını mecburen kredi kartları ve borçlanmalarla idame ettiren emekçilere kesilmektedir.
Yeni saldırı programları kapıda
Seçim sonuçlarının belli olmasının ardından hem iktidar yetkililerinden hem de sermaye kodamanlarından ardı ardına açıklamalar geldi. Kibirli bir savaş generali edasıyla yüksek perdeden nutuklar atmasına alıştığımız Erdoğan bu seferki seçim konuşmasında pek üzgün görünse de uygulanan ekonomik programa aynen devam edileceği mesajını verdi. Üstelik aldığı seçim yenilgisinin esas nedeninin emekçileri içine düşürdükleri sefalet olduğunun gayet farkında olduğu halde. Mehmet Şimşek yaptığı açıklamayla “Eylül 2023’te açıkladığımız Orta Vadeli Programımızı (OVP) güçlendirerek kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz” diyerek Erdoğan’ı teyit etti. Sermaye sınıfının koç başlarından olan, ancak çok kritik dönemlerde sahnelerde görünen Güler Sabancı “4 yıl seçim olmaması avantaj. Ekonomik program kararlıkla sürdürülmeli” diyerek koroya katıldı.
Seçimin hemen ardından yapılan bu açıklamalar göstermektedir ki sermaye sınıfı ve iktidar hem mevcut saldırı politikalarını sürdürme hem de yeni bazı adımlar atma kararlılığını korumaktadır. Bu durumda işçi sınıfı ve emekçilerin önünde iş yasalarının değiştirilerek esnek çalışmanın yaygınlaştırılması, kıdem tazminatının kaldırılması, işten çıkartmaların artması, vergilerin daha da yükselmesi, eğitimden sağlığa kamu hizmetlerinin giderek daha fazla paralı ve ticari hale gelmesi gibi saldırı başlıkları bulunmaktadır.
Bu saldırıların püskürtülebilmesi ise ancak işçi sınıfı ve emekçilerin birleşik mücadelesinin örgütlenmesi ile mümkündür. Yaklaşan 2024 1 Mayıs’ı böyle bir mücadelenin örgütlenmesi için önümüzde önemli bir olanak olarak durmaktadır.
Emeğin Kurtuluşu’nun 1-15 Nisan 2024 tarihli 30. sayısından alınmıştır…