8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bu yıl tüm ülkede yaygın, kitlesel ve coşkulu eylemlere sahne oldu. İstanbul’dan Zonguldak’a, Antalya’dan Van’a kadar ülkenin dört bir yanında kadınlar, AKP-MHP iktidarının izlediği politikalara, şiddete, eşitsizliğe ve baskılara karşı 8 Mart alanlarında seslerini yükselttiler. Her geçen gün derinleşen yoksulluğa karşı biriken öfke, eylemlerde belirgin bir yer tuttu. Yanısıra artan kadın cinayetleri ve iktidarın izlediği katilleri cezadan koruma politikalarına karşı tepkiler de öne çıktı. Zeren Ertaş’ın ölümünde yaşandığı gibi üniversitelerde yaşanan sorunlar ve genç kadınların artan soruları da gündem oldu. Hak aramak amacıyla gerçekleştirilen işçi direnişleri ve bu direnişlerde yer alan kadın işçilerle (Lezita, Gesbey ve Agrobay vb.) dayanışma çağrıları yükseltildi.
***
AKP-MHP iktidarının politikalarına karşı sokakta kararlı bir mücadeleyi esas alan kadın hareketinde 28 Mayıs genel seçimlerini izleyen süreçte bir durgunluk yaşanmış, bu da belirgin olarak geçtiğimiz 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü eylemlerinde görülmüştü. Kadın hareketinin önemli bir kısmının AKP’nin geriletilmesini sandığa bağlayan ve buradan çıkacak sonuçların kadınların mücadelesine ivme katacağını iddia eden bakışı, bu durgunlukta belirleyici olmuştu. Zira 28 Mayıs seçimlerinde sandıktan çıkan sonuç geniş kadın kesimlerinde de karamsarlık ve moral yıkıma yolaçmıştı. Ancak dinci-faşist rejimin kadınların kazanılmış haklarına dönük pervasız saldırılarını kesintisiz bir şekilde sürdürmesi mücadelenin yeninden ivme kazanmasını tetikledi. Nitekim ciddi bir ön hazırlık çalışması yapılmamasına rağmen 8 Mart’ta kadınlar geçtiğimiz yıllara nazaran daha kitlesel bir şekilde alanlara çıktı.
Kürt illerini saymazsak, yerel seçim süreci eylemlerde belirgin yer tuttu. Ancak AKP-MHP iktidarının seçim öncesi kadınların eylemlerine saldırmaması -özellikle Taksim gece yürüyüşünde olduğu gibi- eylemlere kitlesel bir katılımın gerçekleşmesini kolaylaştırdı.
Sınırlı düzeyde de olsa, kadın işçilerin çalıştığı işkollarında bugüne kadar 8 Mart’ları gündeme alan sendikaların çağrısıyla (Birleşik Metal-İş, Genel-İş, Dev Sağlık-İş ve Petrol-İş’in bazı şubelerinde görüldüğü gibi) işyerlerinde ve eylem alanlarında 8 Mart’lar kutlanmış, kadın işçiler talepleriyle eylemlerde yer almışlardır.
Bir bütün olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tablosu bizlere -inişli çıkışlı olmasına rağmen- kadın hareketinin halen toplumsal mücadelenin en dinamik öğesi olduğunu bir kez daha göstermiştir.
***
AKP-MHP iktidarının yerel seçimlerin hemen ardından kapsamlı bir saldırı hazırlığına girişeceği artık sır değil. İktidarın gündeminde olan Orta Vadeli Plan (OVP) ile krizin faturasının işçi emekçilere kesileceği resmen ilan edildi. Seçmen desteğini azaltabileceği kaygısıyla saldırı seçim sonrasında hayata geçirilecek. İş yasasında kapsamlı değişiklikler ise bu planın bir parçası olarak gündeme geldi. Seçimlerin hemen ardından somut adımların atılması bekleniyor. Çalışma saatlerinin kısaltılması adı altında esnek çalışmanın dayatılması, kıdem tazminatının gasp edilmesi gündemde. Ayrıca yeni vergilerle emekçiler üzerindeki mali yüklerin artırılması hedefleniyor. Sermayenin çıkarlarını korumak ve yağma/talan rejimini devam ettirmek için emekçilerin sefaletini daha da derinleştirecek uygulamaların startı 31 Mart’tan hemen sonra verilecek. AKP’nin oylarında dramatik bir düşüş olmaması durumunda bu konuda hiç olmadığı kadar pervasız davranacağı yönünde ön görüler var.
Tüm bu saldırılar kadın işçi ve emekçileri de doğrudan etkiliyor. Esnek çalışma bir süredir “kadınların annelik sorumluluklarını yerine getirmesi” kılıfı meşrulaştırılmak isteniyordu. Önümüzdeki süreçte de kadın işçi emekçiler esnek ve güvencesiz çalışmanın doğrudan hedefinde olacaktır. Kıdem tazminatının farklı adlar altında gasp edilmesi, işsizliğin artması vs. zaten yedek iş gücü olarak görülen kadınların çalışma yaşamı dışına itilmesi gibi sonuçlar yaratacak olmakla birlikte mevcut planlar kadınlar üzerindeki bakım yükünü de artıracaktır.
***
AKP-MHP iktidarı 28 Mayıs seçimlerinde kadınların haklarını gerici odaklarla pazarlık konusu yapmıştı. Bir süredir ön hazırlıklarını sürdürdüğü Medeni Kanun’daki değişiklikler, Anayasa değişikliği gibi adımları da önümüzdeki süreçte gündeme alması bekleniyor. İşçilere, emekçilere ve kadınlara dönük bu saldırıların püskürtülebilmesi, işçi sınıfının merkezinde olduğu direniş odaklarının yaratılması ile mümkündür.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün yanısıra bahar sürecinin bir diğer önemli günü 1 Mayıs’tır! İşçi sınıfının dişe diş mücadeleler ve büyük bedellerle kazandığı 1 Mayıs’ta tüm dünyada iki sınıf, iki zıt dünya karşı karşıya gelecektir. Gerek 1 Mayıs’a giden süreçteki çalışmalara, gerekse 1 Mayıs alanlarına 8 Mart’ta açığa çıkan öfke, tepki ve kadınların mücadele taleplerini taşımak önem taşıyor.
Emekçi kadınların örgütlenme, mücadele ve direnişini 8 Mart’tan 1 Mayıs’a büyütelim!