11 Ekim’de Birleşik Metal-İş İstanbul Şubesi’nin yetkili olduğu Valfsan fabrikasında 10 işçi işten çıkarıldı. Aralarında işyeri komitesi üyelerinin de bulunduğu işçiler fabrikadaki süreçlerde öne çıkan işçilerdi. Atılan işçiler, çıkış listesinin temsilciler eliyle hazırlandığını, patronla işbirliği içinde tasfiye edildiklerini söylüyorlar. 24 Ekim günü de Tuzla Serbest Bölge önünde işe iade, derhal demokratik yöntemlerle temsilcilik seçimlerine gidilmesi ve bir daha işçi kıyımı yaşanmayacağına dair güvence verilmesi talepleriyle bekleyişe geçtiler.
Birleşik Metal-İş İstanbul Şubesi ise sessizliğini koruyor. Atılan işçilerle yapılan görüşmenin ayrıntıları bilinmezken, çalışmaya devam eden Valfsan işçilerine dönük bir açıklama da henüz yapılmadı. Ortada Birleşik Metal-İş temsilcileri eliyle atıldığını iddia eden işçiler dururken, Mata Otomotiv’de yaşananlar güncelken Birleşik Metal-İş’teki bu sessizlik kafalardaki soru işaretlerini büyütüyor.
Birleşik Metal-İş’in bu konudaki suskunluğunun sebebi nedir?
Eğer işçiler temsilciler eliyle işten çıkarıldıysa bu konu neden araştırılmamakta, yaptırıma konu edilmemektedir?
İstanbul Şubesi’nin Tuzla Serbest Bölge önünde süren bekleyişe destek vermemesinin sebepleri nelerdir?
İşçilere destek olmadıkları ve ikna edici bir açıklama yapmadıkları sürece Birleşik Metal-İş, işten çıkarmalarda parmakları olduğunu göstermiş olacaktır.
Valfsan işçisi birliğini kurmalı, ihanet edenlerden hesap sormalıdır!
Bir sözümüz de içerideki ve dışarıdaki Valfsan işçilerinedir. Serbest Bölge önünde bekleyişini sürdüren işçiler, şubeden destek görmediklerini ifade etmekte ancak sendikanın bu tutumunu eleştiri konusu etmekten ve kamuoyuna teşhir etmekten çeşitli kaygılarla kaçınmaktalar. “Birleşik Metal-İş’e zarar veririz” kaygısıyla sessizliklerini koruduklarını ifade eden işçilere hatırlatmak isteriz ki; Birleşik Metal-İş’e gerçek zararı susarak verirsiniz. Susmak, sendika bürokratlarının ekmeğine yağ sürmektir. Birleşik Metal-İş’e asıl zararı verenler, o koltukları işgal edip işçiye ihanet edenlerdir. Sendikal bürokrasiden birtakım beklentiler ile ona karşı net bir tutum takınmamak bizleri kararlı ve tutarlı bir mücadeleden alıkoyacağı gibi bizlere herhangi bir başarı da kazandırmaz.
Çalışmaya devam eden Valfsan işçileri ise içeride baskıların had safhaya vardığını söylüyorlar. İkinci bir çıkış listesi olduğu söylentisi yayılarak kalanlara gözdağı verilmek isteniyor. Dışarıdaki işçi arkadaşlarına selam verenler işten çıkarılmakla tehdit edilebiliyor. Ancak patronun ve işbirlikçilerinin her dediğini sineye çekmek, “ses çıkarmazsam bir şey olmaz” bakışıyla hareket etmek bizleri bölecek, daha geri bir noktaya sürüklemekten başka sonuç üretmeyecektir. Şimdi yapılması gereken kişisel hesapları, çekişmeleri bir kenara bırakıp işten atmalara karşı ortak tutum almaktır. Bunun karşısına sendika bürokrasisi de çıksa, temsilciler de çıksa vazgeçmemektir. Haklarımızı ve onurumuzu korumanın tek güvencesi budur.
Metal İşçileri Birliği
4 Kasım 2019