Koronavirüs salgını ile işçilerin yaşam ve çalışma koşulları daha da ağırlaştı. Bugün açlık sınırının altında bir ücretle çalıştırılmak zorunda bırakılan milyonlarca işçi var. Bu da yetmezmiş gibi işçilere yoğun çalışma dayatarak köleliği daha da katmerleştirirken, sömürüyü arttıran patronlar, tüm bunlardan rahatsız ve öfkeli olan işçilere karşı yeni baskı yöntemleri geliştirmekte ve kullanmaktadır.
İşte Çerkezköy’de kurulu olan BEKS Çorap da bu fabrikalardan biridir. 2017 yılında işçiler içerde yaşanan sorunlara ve ağır çalışma koşullarına karşı sendikaya üye olmak istemişler ve Öz İplik-İş’te örgütlenerek sendika yetkiyi almıştır. 2018 yılında imzalanan sözleşme ile BEKS Çorap işçileri her şeyin düzeleceğini sanırlarken, beklentilerin tam tersi yaşanmıştır. Yapılan sözleşme ile ücretlere asgari ücretin üstünde %1 zam verilirken, beklenen 4 ikramiye, erzak, yakacak gibi sosyal haklar yalan olmuştur. Üstüne bir de alınan zam sendika aidatına gitmiştir. Öz İplik-İş üyelikleri başlatırken verdiği tüm vaatleri boş çıkmıştır. Üstüne bir de çalışma saatleri daha da yoğunlaşmış ve 16 saate varan çalışmalar iş yoğunluğu ve işçi eksikliği bahaneleriyle işçilere dayatılmaya başlanmıştır. İşçiler bu duruma tepki gösterince araya patronun tarafında duran sendika bürokratları ve temsilcileri çıkmıştır. Öyle ki temsilciler işçilerin tepkisine karşı “biz bu kadarını yapabiliyoruz, aldığınızla yetininiz” gibi söylemlerde bile bulunmuşlar ve tepki gösteren işçilere baskılar başlamıştır. Temsilcilik seçimine rağmen atama usulü ile temsilciler göreve getirilmiştir. Kendi temsilcisini bile seçemeyen işçiler bu duruma karşı en doğal hakları olarak kendilerini savunmayan sendikadan kurtulmak için yeni bir sendikaya (TEKSİF’e) üyelikleri başlatmıştır. Bu sefer de karşılarına sendika bürokratları ile beraber, BEKS Çorap patronu ve temsilcileri çıkmıştır. İçeride sendika değiştirmenin öncülüğünü yapan üç işçi, ücretsiz izin verilerek fabrikadan uzaklaştırılmıştır. Böylece salgınla beraber “Hiçbir işçi işten çıkartılmayacak!” diyen T. Erdoğan’ın da bu yasayı neden çıkarttığı daha iyi anlaşılmıştır. Salgını fırsata çeviren patronlar için “ücretsiz izin” uygulaması işçileri “terbiye etmek” için bir sopa gibi kullanılmaktadır. Beğenmediği işçiyi ücretsiz izne gönderme fırsatı bulan kapitalistler, diğer işçilere de “Ayağınızı denk alın, yoksa başınıza aynı şey gelir!” deme imkanı yakalamıştır.
Peki, BEKS Çorap işçileri düşük ücretlere ve ağır çalışma koşullarına karşı ne yapmalıdır? Öncelikle belirtelim işçilerin fabrikalarda yaşanan sorunlara karşı haklarını savunmayan sendika yönetimine karşı mücadele bayrağını yükseltmesi anlamlıdır. Ancak bu anlamlı adım yeterli değildir. Sendikanın değiştirilmesi sadece mücadelenin bir parçasıdır ve tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü Öz İplik-İş’e karşı TEKSİF’i getirmek içeride yaşanan sorunların aynen, belki daha ağırının yaşanmasına neden olacaktır. Burada sadece; sömürüyü gerçekleştiren patronun işini kolaylaştıran Öz İplik-İş bürokratlarının görevi TEKSİF bürokratlarının olacaktır. Yani aktörler yer değiştirecektir.
Bu yüzden, işçilerin öncelikle içeride “Söz, yetki, karar” hakkının işçilerde olduğu birliklerini kurması gerekmektedir. Bölüm bölüm ekiplere dayanan bu birlik ile talepler belirlenmeli ve bu talepler için dişe diş bir mücadele verilmelidir. Bu taleplerin hayat bulması için patrona baskı kurulmalıdır. Bu baskı da tabii ki patronun can alıcı damarı olan üretim sürecinin aksamasıdır. Mevcut sendikaya ya da yeni gelecek olan sendikanın başındaki bürokratlara hiçbir şekilde güvenilmemelidir.
Unutulmasın ki bugün Bursa’da kurulu bulunan İPEKİŞ fabrikasında aynı sorunları yaşayan işçiler TEKSİF’ten istifa edip Öz İplik-İş’e geçmeye çalışmaktadır. Yine unutulmasın ki Beks’te Öz İplik-İş fabrikaya girerken birçok vaat vermiştir ancak hiçbirini tutmamıştır, TEKSİF de aynı vaatleri şimdi vermektedir ve o da tutmayacaktır. Bu yüzden, sorunları yaşayan işçiler olarak elimizi taşın altına koyma zamanı. Kendimiz için, onurumuz için mücadeleyi büyütme zamanı!
Tekstil İşçileri Birliği