Metal işçisinin sendikal ağalık düzenine karşı öfkesi artıyor. Artık çürümüş ve bir kabuğa dönmüş bu anlayış karşısında çıkış aranıyor. Mevcut ağır tabloya sendikal bürokrasinin artık iyiden iyiye teşhir olmuş uygulamaları eklenince, çalışma ve yaşam koşulları çekilmez hale geliyor. Bu da doğal olarak ilk elden sendika ağalarına karşı bir tepkiye yol açıyor. Bu tepki kendini dönem dönem güçlü çıkışlar, istifa dalgaları vb. olarak gösteriyor. 2015’teki Metal Fırtınası tam da böylesi bir çıkışın ifadesi olmuştu.
İçinden geçtiğimiz dönemde, özellikle TİS süreçlerinin etkisiyle metal işçileri saflarında giderek artan tepki ve arayışlar her geçen gün kendisini daha güçlü hissettiriyor. Tam da böylesi süreçlerde geçmiş mücadele deneyimlerinden öğrenmek, bilince çıkartmak ve derslerini yol gösterici pusulalar olarak görmek büyük bir önem taşıyor.
Metal işçisi mevcut sendikal bürokratik anlayıştan çok çekti ve tabloyu değiştirmek istiyor. Ancak, var olanı anlamak ile yerine alternatif olarak koyacağımız şeyi netleştirmek kritik bir öneme sahip. Zira karşımızda tek tek kişiler, hain sendikacılar, ağalar takımı değil, onların da içinde bulunduğu, yıllardır adım adım inşa edilmiş bir anlayış bulunuyor. Sendikal ağalık düzenini yıkmak ancak yerine ne koyacağımızı, olması gerekeni bilince çıkartmakla olanaklı. Yaşam, özellikle de sınıf mücadelesi boşluk tanımıyor. Biz işçilerin bıraktığı her boşluk, koca bir aygıta dönüşmüş, dallanıp budaklanmış bürokratik anlayışların kendini yeniden üretmesini sağlıyor.
İçi boş bir kabuk olan ve gücünü metal işçisinin tabandan birliği ve mücadelesinin zayıflığından alan sendikal bürokrasiyi, ancak sınıf sendikacılığı bakışı, hedefi ve ilkelerini hayata geçirme çabası içinde yıkabiliriz. Bu şekilde, yan yana gelişimizi, tepkimizi, öfkemizi şekillendirebiliriz. Öfkemizi, tepkimizi kişisellikten, anlık olmaktan çıkartabilir, birliğimizi kurmamızın zemini haline getirecek hedefli bir yönelime dönüştürebiliriz.
Karşımızda her yönüyle örgütlü, koordineli, sermaye düzeninin tüm kurumlarıyla desteklediği bir anlayışla, sınıfı bir ağ gibi kuşatan şebekeyle mücadele ettiğimizi bir an bile aklımızdan çıkartmamalıyız. Bu bürokratik ağın tüm gücüne rağmen, harekete geçtiğimizde bürokratların karşımızda bir hükümlerinin olmadığını birçok kez yaşayarak gördük. Metal Fırtınası bunun en yakın örneğiydi. Fakat uzun soluklu bir çaba ve örgütlenmeye, buna şekil verecek hedeflere dayanmadığında gerisin geri aynı noktaya dönüldüğünü de yaşadık. Bunun için metal işçileri tek tek sendikacıları, temsilcileri, şubeleri değil, bir bütün olarak sendikal bürokratik anlayışları yıkmayı hedeflemeli, yerine sınıf sendikacılığı anlayışını inşa etme çabasını güçlendirmelidir.
Metal İşçileri Birliği tam da bu çaba ile hareket etmekte, sendikalarımızı işgal eden ağalar düzeninin yerine sınıf sendikacılığı bakışı ile sendikaları işçilerin mücadele örgütleri haline getirmeye çalışmaktadır. Bu vesileyle bir kez daha metal işçilerini MİB ile birleşmeye çağırıyoruz. MİB olarak diyoruz ki;
- Sendika işçi demektir. Bunun için sendikalar dışarıda değil, bizzat fabrikaların içinde var olabilirler. Sendikalar işçilerin tabandan iradesine dayanabildiğinde gerçek mücadele örgütleri haline gelebilirler.
- Her işçi kendini doğrudan ilgilendiren tüm süreçlere aktif katılabilmeli, söz ve karar hakkını kullanabilmelidir. Bu, sendikalarda demokrasinin gelişebilmesi için de olmazsa olmaz bir koşuldur.
- Sendikalarda temel örgütlülük, fabrika komitesi/kuruludur. Tüm söz, yetki, karar hakkı bu komitelerde olmalıdır. Komiteler süreçlere işçilerin toplamını katma çabası içinde, seçimle işbaşına gelmeli, çoğunluğun iradesi doğrultusunda geri çağrılabilmelidir. Sendikalar, buralarda oluşacak iradenin, kararın sadece temsilcisi olmalıdır.
- Böylesi bir örgütlülük anlayışı özellikle TİS süreçleri üzerinden çok daha titiz bir şekilde uygulanmalıdır. Taslakların hazırlanmasından taleplerin belirlenmesine, mücadele bakışı ve hattının oluşturulmasından sözleşmenin imzalanmasına kadar sürecin tüm aşamalarında işçilerin onayı alınmadan hiçbir adım atılmamalıdır.
- Sendikalar, işçilerin hem fabrikada hem de fabrikalar arasında birliğini kurmaya aracılık etmeli, dayanışmasını güçlendirmeyi temel almalı, tüm işçilerin sınıf bilinci ve deneyimi ile donanması için özel olarak çaba harcamalıdırlar.
- Sendikalarda “profesyonel”lik sınıf mücadelesinin ihtiyaçlarının doğurduğu zorunlu durumlar dışında tamamen kaldırılmalıdır. Bu durumda, çalışmak zorunda olanlar için ortalama bir işçinin maaşının üzerinde maaş ödenmesi yasaklanmalıdır.
- Sendikanın her türlü yönetim mekanizmasında, bir kişinin üst üste iki dönemden fazla aynı görevde bulunması engellenmeli, bunu sağlayacak önlemler alınmalıdır.
- Sendikalarda tüm süreçler şeffaf olmalı, işçilerin tümünü her türlü gelişmeden haberdar edecek, her konuda bilgilendirecek önlemler alınmalıdır. İşçi aidatları ile oluşturulan sendika kasası tüm işçilerin denetimine açık olmalı, sendikal mücadelenin ihtiyaçları dışında hiçbir harcamaya izin verilmemelidir.
- Sendikalar işçilerin ekonomik-sosyal haklarının korunması ve geliştirilmesi için oluşmuş mücadele örgütleridir. Esas misyonlarını hayata geçirebilmek için kararlı bir mücadeleyi örgütlemek sorumluluğundadırlar. Sermayenin ihtiyaçları, kapitalistlerin neyi, nasıl, ne kadar verecekleri değil, işçilerin nesnel ihtiyaçları baz alınmalıdır.
- Sendikalar işçilerin sadece haklarını korumanın değil, aynı zamanda geliştirip güçlendirmenin örgütleridir. Bunu başarabilmek ise, gücünü tarihsel haklılığından alan fiili-meşru mücadele hattının her aşamada kararlılıkla uygulanmasına bağlıdır.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu maddeler, sendikal ağalık düzenini yıkmak ve yerine sınıf sendikacılığını inşa etmek için olmazsa olmaz mücadele anlayışı ve ilkeleridir. Tek tek fabrikalarda, işkolumuzda, bizleri kötürümleştiren, güçten düşüren köhnemiş anlayışı yıkmak, birliğimizi tabandan daha güçlü bir zeminde inşa etmek için, tüm metal işçisi kardeşlerimizi sendikal bürokrasiye karşı mücadele içinde bu bakış ve hedefler doğrultusunda öne çıkmaya çağırıyoruz.
(Devam edecek…)
Metal İşçileri Birliği (MİB)