Koranavirüs salgının Trakya bölgesindeki fabrikalarda yansımaları işçi sınıfına dönük hak gaspları, işçi sağlığını riske sokma, işten atma biçimleri altında son derece yaygın bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Salgının Avrupa’da etkisini arttırmasıyla birlikte büyük oranda Avrupa’ya ihraç temelinde organize olan tekstil, metal ve petro-kimya fabrikalarında çalışan işçilere dönük saldırılar da yoğunlaşmaya başladı. Sendikalı fabrikalarda daha ölçülü bir şekilde karşılaşılan saldırılar, başta tekstil sektörü olmakla birlikte sendikasız fabrikalarda daha azgın şekilde karşımıza çıkıyor. Ama her koşulda bu sürecin ortaya çıkardığı ekonomik olumsuzluklar işçilere fatura edilmeye çalışılıyor. Birçok fabrikada göstermelik önlemler alınsa da (fabrika girişinde ateş ölçümü, dezenfekte noktalarının kurulması, tuvaletlerin temizlenmesi) üretimde, yemek sıralarında ve servislerde işçiler salgın tehdidiyle yüz yüze kalıyor.
BSH, Arçelik, Trakya Döküm ve Termoteknik gibi sendikal örgütlülüğün olduğu fabrikalarda ilk etapta risk gurubunda olan işçiler belirlenip ücretli idari izne çıkarıldı. Ancak izin süresi konusunda bir açıklama yapılmadı. Böylece süreç büyük oranda patronların inisiyatif alanı içinde kaldı. Bu fabrikalarda üretim hala devam ediyor. Yine aynı fabrikalarda 4 Nisan’dan sonra üretimde duruşlarının olabileceği noktasında açıklamalar yapıldı. Bu sürecin nasıl ve ne biçimde olacağı noktasında ise tam bir belirsizlik hâkim. Öte yandan söz konusu fabrikalarda yemek sıralarında, yemekhanelerde ve servislerde kısmı önlemler alınmış durumda.
Bu noktada özellikle Hema fabrikasının üzerinde durmak gerekiyor. Türk Metal’in örgütlü olduğu ve işçilere dönük keyfi uygulamalarıyla bölgede nam salmış olan Hema, tedbir kapsamındaki uygulamaları hayata geçirmek noktasında 10 gün geriden gelerek keyfiliğini bir kez daha göstermiş oldu. Çerkezköy OSB’de bulunan ve işçi sirkülasyonunun yoğun olduğu Teleset fabrikasında ise 2 ay içerisinde işe başlayan işçilerin hepsi işten çıkarıldı.
Salgına fabrikanın el değiştirme sürecinde yakalanan Eaton’da sendikal örgütlenme olduğu için kısmı önlemler alınmış durumda. İlaç sanayi fabrikalarında ise yoğun bir çalışma söz konusu. BSH ve Arçelik’e yan sanayi olarak çalışan fabrikalarda benzer uygulamalar var. Ancak işçiler tam bir belirsizlik yaşıyorlar.
Bu süreçten en fazla etkilenen işçiler ise tekstil işçileri oldu. Yarattığı çevre kirliliğinden ve sağlıksız çalışma ortamlarından ötürü Avrupa’daki sermayedarların ülke sınırlarının dışına ittiği tekstil fabrikaları üretimini Trakya bölgesinde sürdürüyor. Öte yandan Avrupa’da yaşanan kilitlenme bu alanı da doğrudan etkiledi. Can Tekstil, Gülle Tekstil, Eren Tekstil gibi entegre tekstil fabrikalarında yaygın ücretsiz izin uygulamaları söz konusu. Örkum, Işıl Tekstil, Bross, Bony, Beks gibi birçok tekstil fabrikasında da benzer bir süreç işliyor. Ücretsiz izni kabul etmeyen işçiler ise işten çıkarılıyor. Bunun son örneği ise Gökçağ Tekstil fabrikasında yaşandı. Yıllık izinlerinin kullandırılmasını kabul etmeyen ve ücretli izin verilmesini talep eden öncü bir kadın işçi korona hastası denilerek afişe edildi. Hastaneye gönderilen işçi ise test sonucu negetif denilerek fabrikaya gönderildi. Devamında ise patron tarafından işten çıkarıldı.
Trakya’daki sermayedarlar salgın karşısında üzerlerine düşen işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini almadıkları gibi bu süreci fırsata çevirmeye çalışmakta. İşten atmalar ve hak gasplarıyla saldırmakta. Bir kez daha sermaye sınıfı için işçilerin sağlığının hiçbir önemi olmadığına, onları tek ilgilendiren şeyin kârları olduğuna tanıklık etmekteyiz.
Kızıl Bayrak / Trakya