Petrokimya İşçileri Birliği (PİB) asgari ücrete “ara zam” tartışmalarına ilişkin yaptığı paylaşımda şunları dedi:
“Kölece çalışma koşullarını allayıp pullayıp tekrar tekrar önümüze çıkan, her fırsatta milyonların açlığına karşı nasıl da sermayeyi kolladıklarının altını çizen iktidara daha tok ve kararlı bir yanıt vermemiz lazım”
“Kapitalist sistemin yıkıcı sonuçlarını yaşıyoruz”
Petrokimya İşçileri Birliği’nin sosyal medyada paylaşımı şu şekilde:
“Her gün gelen yeni zamlarla ücretlerimiz hızla eriyor. En temel ihtiyaçlarımıza bile ulaşamaz hale geldik. Masraflarla ancak ek iş yaparak, kredi ve borçlarla baş edebiliyoruz. Çünkü sabahın ilk saatlerinden akşama kadar çalıştığımızda elimize geçen ücretin mevcut şartlarda yaşanılabilir bir hali kalmadı. Bunun yanında üretim baskısı, işsizlik tehdidi, mobbing ve en basit hakların dahi verilmediği hatta olanın da gasp edilmek istendiği çalışma şartları da cabası. Bu koşulların sadece ekonomik değil sosyal anlamda da ağır sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Ücretlerin yükseltilmesi zorunluluk haline gelmişken, krizin yönetilememesi bu zorunluluğu da aşan bir boyuta gelmiş durumda. Kapitalist sistemin tıpkı pandemide olduğu gibi yıkıcı sonuçlarını ağır şekilde yaşıyoruz.
Öyle ki bu durumu TÜSİAD gibi sermaye grupları dahi sıklıkla dile getirmektedir. Tabi ki bizler biliyoruz ki işçilerin insanca yaşaması sermaye sınıfının umurunda değil. Onlar her koşulda karlarını korumak ve artırmak için hareket eder. Ücretlerin artırılmasını da işyerlerindeki verimliliği, sürekliliği üzerinden düşünürler. Toplumsal huzursuzluğun yaratacağı mücadelelerin önüne geçmek için şartları belirli bir düzeyde tutmak isterler.
Sarfedilen vaatler bizi aç bırakacak ama öldürmeyecek
AKP hükümetinin bir öne çıkartıp bir geri çektiği “ara zam” bu ortamda tekrar gündeme geldi.
Enflasyonun seyri ocak ayında asgari ücrete yere göğe sığdıramadıkları yapılan %50 zammın hemen ertesi gün erimeye başladığı biçimde ilerliyor. Ancak ara zam yapmak için altı ay bekleyerek şartların iyice dibe batması gerekti. Milyonların geçinememesi umurlarında değil. Bunu da bir şova, seçim yatırımına dönüştürmek için fırsat biliyorlar. Hatta ekonomi bakanı Nebati'nin yüzü kızarmadan açıkladığı gibi ‘enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik. Büyümeyi tercih ettik. Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kar ediyor. Çarklar dönüyor’. Bir avuç sermaye sahibinin krizden faydalanarak zenginleşmesi en önemli şey iken bunu emekçilerin yararınaymış gibi temel bir propagandaya çevirdikleri de bizzat sermayenin büyümesi.
Yapılacak zammın da tıpkı Ocak'taki gibi insanca yaşamaya yetmeyeceği ortada. İşçi sınıfı ve emekçileri kitlelerin nezdinde hiçbir güvenilirliği kalmamış TÜİK'in belirlediği rakamlara mahkûm edeceklerinden şüphe yok. Açlık sınırının 6.391 lira, yoksulluk sınırının ise 20.818 lira olduğu koşullarda adeta yaşam savaşı veriyoruz. Mevcut tabloda sarf edilen sözler ve vaatler bizi aç bırakacak ama öldürmeyecek, eğitim-sağlık gibi masraflar için bankalara borçlandıracak, sosyal hiçbir aktiviteye bütçe ve zaman ayıramayacağımız bir yaşama işaret ediyor.
Daha tok ve kararlı yanıt
Kendilerine sarayları, lüksü ve şatafatı reva görenlerin bize kader diye pazarladıkları sefaleti ortadan kaldırmak bizim elimizde. Temmuz ayında yapılacağı konuşulan ara zammı şov malzemesi olmaktan çıkartıp insanca şartlara çekmek mümkün. Ancak ocak ayında başlayan, 150'ye yakın işyerinde üretim durdurarak elde edilen hakların sınırlarını bugün tüm sonuçlarıyla görebiliyoruz. Kazanımlar çoktan erimiş durumda ve geriye bu mücadeleyi tekrar verebilecek, büyütebilecek ve asıl muhataplarını hedefleyen bir örgütlülüğe sahip değiliz. Bu nedenle mücadelenin tek tek fabrikalardan çıkartılıp genelleştirilmesi gerekiyor. Verilecek mücadelenin muhtevası ve örgütlenme biçimi bununla uyumlu hale getirilmeli. Kölece çalışma koşullarını allayıp pullayıp tekrar tekrar önümüze çıkaran, her fırsatta milyonların açlığına karşı nasıl da sermayeyi kolladıklarının altını çizen iktidara daha tok ve kararlı bir yanıt vermemiz lazım. Ücretlerin artırılmasının yanında, zamların geri çekilmesini, yoksulluk dayatan uygulamaların son bulması talep edilmeli.”