Sektörün son dönemde bağıtlanan TİS’leri üzerinden gerçekleşen grevleri, işten atma saldırısının boyutlarını, hak arama mücadelesinin düzeyini ve sendikal bürokrasinin tablosunu değerlendirmek bir gereklilik. Hem yaşanan süreçten dersler çıkarmak hem de gelecek TİS dönemlerine daha güçlü bir hazırlık bakımından bu bir ihtiyaç.
En zayıf, eksik ve yanlış müdahale ve deneyimlerin bile öğretici yanları muhakkak ki vardır. Bunun için bir muhasebe yapmak gerekli. “Ne kazandık”, “nelerden ödün verdik” sorularına bugünden verilecek yanıtlar sonraki adımları güçlendirecek bir işleve sahip olacaktır.
Örneğin Novares’te TİS’in imzalanmasından önce eylemli bir süreç işletildi. Vardiya giriş-çıkışlarında alkışlı, ıslıklı ve sloganlı yürüyüşler, fabrika içine asılan duyuru ve pankartlar anlamlı pratiklerdi. Ama öte yandan Gebze’de en gelişkin haklara sahip bir işçi bölüğü olan Novares işçilerinin kendi mücadele deneyimlerinden yıllardır biriktirdikleriyle daha ileri ve yol açıcı bir rol oynamalarının beklendiğini de belirtmeden geçemeyiz.
Doğal olarak TİS’lerin temel başlığı ücret oluyor. Ne ücret alındığı bugün tüm yaşamı belirliyor. Dolayısıyla bu talep siyasal bir eğitime dönüştürülebilir. Bir fabrikada elde edilen artış miktarı sınır olarak görülmemeli, sınıf bilincini geliştirici tarza ele alınmalıdır. Novares TİS’te ısrarcı olduğu ücret konusunda talep edilen ücreti alamadı fakat bugünün ücret zammı ortalamasına göre daha iyi zam aldı. Aynı dönemde grevde olan Neşe Plastik ve Mutlu Akü/Plastik ise asgari ücretin biraz üstüne çıktılar ancak yapılan asgari ücret ara zammı ile birlikte yine eski ücret düzeyine geri döndüler.
Grev, eylem vb. süreçlerin sınıf bilincinin değiştiği/geliştiği birer okula dönüştürülmesi ve eğitimlerle işçilerin “üç kuruşu beş kuruş yapma” darlığından çıkabilmesi en önemli kazanımı olmalıdır.
Ülkede enflasyon çığrından çıkmış durumda. Türk Lirası’nın günlük bazda pul olduğu günlerden geçiyoruz. TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon rakamlarının hiçbir zaman gerçeği yansıtmadığı açık fakat AKP’li yıllarda açıklanan resmi rakamlarla gerçek rakamlar arasındaki uçurum dudak uçuklatacak durumdadır. Ücretler her şeyiyle birlikte yoksulluk sınırının altındadır. Açlık sınırının biraz üzerinde bir ücret almak hiçbir biçimde memnuniyet yaratmamalıdır. Bu açıdan örneğin Novares’in iyi görünen zam miktarı, TİS bağıtlanmadan erimeye başlamıştı. TİS’in bağıtlanmasından sonra alınan zammın anlamını yitirdiği de bir gerçek.
TİS süreçlerinde grev kararı alınırken ya da greve çıkarken eleştirilecek en temel konu greve dair bakış açısı oluşturmaktadır. Grev hakkı fiilen yok sayılarak yaklaşılıyor. Grev, mecbur kalınırsa başvurulacak bir hamle gibi ele alınıyor. TİS’lerde anlaşma sağlanamadığı koşullarda belli bir süre için başvurulan bir prosedür olarak görülüyor. Bir fabrika temsilcisi ya da sendika yöneticisi grevi bir mağduriyet olarak da yansıtabiliyor. Ayrıca grev olmadan sürecin bitirilmesini bir başarı olarak niteleyebiliyorlar da. Buradaki temel kaygı “patrona zarar vermeden”, “patronla gerginlik yaşamadan” süreci bitirmek olabiliyor. Bu bakış açısı sektör sendikalarının genel merkezinden şubesine kadar her düzeyinde geçerli. Oysa işçi sınıfının sermayeye karşı en etkili silahı üretimden gelen gücünü kullanmasıdır. Böylelikle sermaye sahiplerinin nefes boruları kesilmektedir. Fakat grev süreçleri bir anda olmaz, mutlaka iyi bir ön bir hazırlık sürecinin üzerine oturabilmelidir. Ne zaman greve çıkılacağı, grev öncesi kapitalistlerin farklı hamlelerinin hesaplaması, stok yapılmasının engellemesi vb. her şey ayrıntılı bir şekilde ele alınmalıdır. Örneğin Neşe Plastik’te grev öncesi mesailere kalınarak stok üzerine stok yapıldığı ortadadır.
TİS sadece birkaç aylık masa başı görüşmeler olarak düşünülmemeli, dönemin koşullarına göre TİS talepleri revize edilmeli ya da ek protokollerle mevcut talepler güncellenmelidir. TİS süreçlerinde greve ihtiyaç olup olmadığı somut süreçle ilgilidir. Fakat greve çıkılmamasını genel olarak başarı saymanın işçi sınıfının gerçek çıkarlarıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Diğer yandan sendikalar aidatlarla birikmiş mali kaynakları grev sürecinde işçilere aktararak daha güçlü bir grev için kullanılmalıdır. İşçilere aktarılacak para yol harçlığı biçimde değil, işçinin aylık geçimine yetecek bir düzeyde belirlenmelidir. Sendika kaynakları bu açıdan şeffaf olmalı, işçilerin denetimine tabii tutulmalıdır. Böylece her işçinin greve gönlü ferah bir şekilde tereddütsüz katılabilmesi sağlanmalıdır. Bu imkanların seferber edilmediği durumda, işçilerin greve bakış açısı kötürümleşmekte, kararlı ve soluklu bir grevin örgütlenmesi zora girmektedir.
Neşe Plastik ve Mutlu Akü/Plastik TİS’lerinde asgari ücrete yapılacak zam ve enflasyona oranına göre yeniden zam görüşmesi yapılacağı sözleşmeyle de bağıtlanmış durumda. Şimdiden hem değişen koşulları göz önüne alarak talepler belirlenmeli hem de gelecek süreçlere daha güçlü bir biçimde hazırlanmak için “TİS bitti” demeden her işçinin, her bölümün gelişmeleri tüm yönleriyle tartışması ve sonuçlar çıkarması bugünden sağlanmalıdır.
Gebze Petrokimya İşçileri Birliği