“Gücümüz birliğimizdir!” diyen Petrokimya İşçileri Birliği Bülteni’nin Aralık sayısında kriz, işsizlik, asgari ücret, sendikal süreçler yer aldı. Trelleborg işçilerinin grevi ile devam eden grev ve direnişlerin haberlerinin yer aldığı bültende, Petrokimya İşçileri Birliği dayanışma çağrısını yükseltti. Bülten, sözleşme sürecinde olan Petkim ve MESS kapsamındaki fabrikalardaki işçilerin süreçlerini değerlendirdi.
Sendikaların asgari ücretin belirlenmesi ve kıdem tazminatının gaspı gündemleriyle ilgili olarak tutumlarının ortaya konduğu bültende, 5 Ocak’ta gerçekleşecek Perol-İş Gebze Şube Genel Kurulu vesilesi ile geride kalan dört yıllık süreci değerlendirildi.
Mücadele ve örgütlenme vurgusunun yapıldığı bültende asgari ücret kapsamlı kapak yazısında açlık sınırında asgari ücret ile insanca yaşamın mümkün olmadıı ifade edildi.
“Asgari ücretle insanca yaşam mümkün mü?
Asgari ücret görüşmeleri 2 Aralık itibari ile başladı. Türkiye’de yaklaşık 8 milyon asgari ücretle çalışan var. Bu ücretli çalışan arasında önemli bir oranı ifade ediyor. Ayrıca belirlenen asgari ücret tüm ücretleri doğrudan etkiliyor.
Asgari ücret tartışmalarında açlık ve yoksulluk sınırı önemli bir veri olarak kabul ediliyor. Açıklanan hali ile açlık sınırı 2.12 TL, asgari ücret ise bugün 2.02 TL. Yaklaşık 8 milyon kişinin açlık sınırında olduğu devlet rakamları ile tescillenmiş durumda. Yoksulluk sınırı ise anılmıyor bile. Oysaki adı asgari ücret olan bir ücreti yoksulluk sınırının altında tutmak milyonlarca insanın daha baştan sefalete mahkûm edildiğinin itirafı oluyor aynı zamanda.
Üç işçi konfederasyonu asgari ücreti birlikte belirlemek için yıllar sonra bir araya geldiler, ortak çalışma yapacaklarını duyurdular. Fakat ortaya hiçbir eylem programı koymadılar. Her biri tek tek bekledikleri oranları açıkladılar. Sendikaların bile açıkladığı rakamların neredeyse mevcut açlık sınırına yakın yoksulluk sınırının ise çok altında olması dikkat çekti.
Asgari ücret şu kadar bu kadar olmalı diye açıklamalar yapılıyor. 2020 için 2.5 TL gibi bir ücretin belirlenmesi konuşuluyor. Asgari ücrette asıl aldatmaca ise AGİ ile birlikte ifade ediliyor olması. Vergi rekortmeni olan asgari ücretli bir işçiden, her ay 538 TL vergi vb işlemler için kesiliyor. 8 milyon asgari ücretli 10 ayda gelir vergisi için 10 milyar 744 milyon TL; damga vergisi için 1 milyar 552 milyon TL; KDV 12 milyar 928 milyon TL ödüyor. 8 milyon asgari ücretlinin toplam vergi ödemesi 25 milyar 224 milyon TL.
İsmi asgari olan bir ücretin tartışmalarının bile insanca yaşam koşulları üzerinden değil de açlık yoksulluk sınırı gibi kavramlar etrafında tartışılması, sendikaların ve emek örgütlerinin fiilen bu durumu kabul edişi, kapitalizmin biz işçilerin sadece yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamakla
ilgilendiğini(çoğu zaman ihtiyaç duymazsa bunu da umursamadığını) gösteriyor.
Süre giden asgari ücret tartışmalarından biz işçilerin önce öğrenmesi gereken şey kapitalizmde bize insanca yaşam koşullarının reva görünmediği olmalıdır. İnsanca bir yaşama ancak bu baskı ve sömürü düzeni yıkılıp yok olduğunda ulaşabiliriz. O zamana kadar örgütlenmek, birliğimizi, güçlendirmek, bilinç ve örgütlülüğümüzü artırmak tüm bunları yaparken de emeğimizi, ekmeğimizi kapitalist patronların saldırılarına karşı korumak şarttır.
Asgari ücretin belirlenme sürecine “Asgari değil insanca yaşamaya yetecek ücret!”, “Vergiden muaf asgari ücret!” talepleri ile müdahil olalım!”