Ekonomik kriz gün geçtikçe derinleşiyor, hayat pahalılığı artıyor, işsizlik büyüyor, yoksulluk ve intiharlar artıyor. İktidarın, yandaşların, sermaye sahiplerinin servetleri artarken bizlerin ekmeği küçülmeye devam ediyor.
Son araştırmalara göre 700 bin çiftçi üretimden koptu, son 5,5 yılda 570 bin esnaf kepenk kapattı, gıda harcamaları %54 arttı, elektrik %71, doğal gaz %58 oranında zamlandı. İşsizlik resmi rakamlara göre 5 milyon kişiyle %14 oranına ulaşırken, genç işsizlik cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak %27,4 oldu.
Hayat pahalılığı işsizlik ile yaşanılan sefalet birbirini takip eden bir dizi intihar olayına yol açtı. İstanbul’da 4 kardeş, Antalya’da iki çocuklu bir aile ve Bakırköy’de 1’i çocuk 3 kişilik bir aile siyanürle intihar etti. İzmir’de hayatına son veren bir emekçinin cebinden sadece 1,5 TL çıktı. Sermaye sınıfı siyasal iktidar ve onlara hizmette sınır tanımayan medya kuruluşları bu olaylara sebebiyet veren sos yo-ekonomik koşuların üstünü örmek için bin bir takla attı.
Emekçiler yoksullukla boğuşup sefalet çıkmazında intiharlara sürüklenirken, Cumhurbaşkanı kendi maaşına 7 bin lira zam yaparak 81 bin 250 lira aylık almaya başladı. . AKP’li Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler’in ise 6 ayrı yerden 250 bin liraya yakın maaş aldığı ortaya çıktı. Yeni bir torba yasayla bakanlar ve ailelerine sağlık hizmetinin ömür boyu ücretsiz olması sağlandı. Biz yüksek zam oranları ve vergiler altında inim inim inlerken büyük sermaye gruplarının trilyonluk borçları bir gecede silindi. Arabada sigara yasağı, poşetin ücretli hale gelmesini kendi çevreciliklerinin kanıtı olarak sunanlar önce termik santrallere 2,5 yıl fitre takmadan daha çalışma izni verdiler. AKP ve MHP’nin oyları ele geçen tasarı sonrada AKP cumhurbaşkanın vetosuyla meclise geri gönderildi.
Sermaye sınıfı ranta doymaz
Sermaye sınıfı kara ranta kazanca doymaz-doyamaz. Örgütsüzlüğümüzden ve mücadeleden geri durmamızdan faydalanan sermayedarlar krizin faturasını sırtımıza yüklemek için her şeyi yapıyorlar
Ancak biz emekçiler için artık bıçak kemiğe dayanmış durumda. Bu güne kadar bin bir yalanla bizi bölmeye çalışanların oyunları boşa çıkacak. Her sorunda “dış güçler” spekülasyonu ile hedef şaşırtmaya yeltenen iktidarın politikaları bu sefer tutmayacak. İŞSİZİ işçiyi büyük bir pişkinlikle iş beğenmekle suçlayanların, hukuki ve meşru hakları isteyen EYT lileri “ülkenin ekonomisini çökertmek için bir manipülasyon yapan provokatörler” ilan edenlerin, yoksulluktan intihara sürüklenmiş insanların “psikolojik” nedenlerle “katil” oldukları algısını yayanların sonu geliyor- gelecek
Ekonomik kriz, adaletsizlik, azgın sömürü, ağırlaşan yaşam ve çalışma koşulları sadece ülkemizde değil tüm dünyada yaşanıyor. Siliden Fransa ya oradan Lübnan dünyanın onlarca ülkesinde yüzbinlerce işçi ve emekçi sömürü ve baskı politikalarına karşı ayağa kalkıyorlar. Tüm güçleriyle bağırıyorlar. “Bizlerin kaderi açlık, yoksulluk, ölüm değil!” “örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez”!
İşçi kardeşler
Krizin faturasını daha fazla ödememek ve onu yaratanlara ödetmek için yan yana gelelim. Baskı ve sömürü politikalarına karşı birleşip ayağa kalkalım. insanca çalışma ve yaşam koşulları için temel hak ve taleplerimizin arkasında kararlılıkla duralım, yapay ayrışmaların önüne geçerek birleşik gücümüzü açığa çıkaralım. Tepkimizi sokaklara alanlara taşıyalım. Eylemlerimize tüm emekçileri katmak için azami çaba sarf edelim. Sendikalarımızı krize karşı mücadelede zorlayalım, “yapılamaz-edilemez”, “bugünün koşullarında bu kadar” sözleriyle karşımıza çıkan anlayışla mücadele edelim.
Yalnız işyerlerinde değil mahallelerimizde aynı sorunlarla boğuşan emekçiler olarak birleşelim. Kapitalist sistemin aşıladığı “bencil ve bireyci” anlayışa karşı bizlere unutturulan dayanışma kültürünü tekrardan inşa edelim.
Alanlarda sokaklarda eylem alanlarında hep birlikte haykıralım.
Birleşen işçiler yenilmezdir, Örgütlü bir sınıfı hiçbir kuvvet yenemez.
(Petrokimya İşçileri Birliği Bülteni’nin Aralık 2019 tarihli sayısından alınmıştır...)