20 Temmuz OHAL darbesiyle başlayan kamu emekçilerinin tasfiye ve kıyım süreci, 375 nolu KHK'nın 35. Maddesi gerekçe gösterilerek devam etmektedir.
Kamu emekçilerine yönelik tarihte eşine rastlanmayan bu kıyıma karşı topyekûn bir direniş örülememiş; ihraç kamu emekçileri yaşadıkları hukuksuzluklar ve kazanılmış haklarına dönük saldırılar uygulayan devlet karşısında yalnız bırakılmış ve hala bırakılmaktadırlar.
İhraç kamu emekçileri adalete ulaşabilecek mahkemeler ararken AİHM'in önerisiyle 23 Ocak 2017'de sadece 1 yıl geçerli olmak kaydıyla OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. 1 yıllığına kurulan OHAL Komisyonu 2022 Ocak ayında Cumhurbaşkanlığının imzası ile ömrü 5. kez uzatılmıştır.
Komisyonun açıklamasına göre 31/12/2021 tarihi itibariyle Komisyona yapılan başvuru sayısı 126.783’tür. Komisyon tarafından verilen karar sayısı (120.703) dikkate alındığında, incelemesi devam eden başvuru sayısı 6.080’dir.
22 Aralık 2017 tarihinden itibaren karar verme sürecine başlamış olan Komisyon tarafından 31.12.2021 tarihi itibariyle verilen karar sayısı (16.060 kabul, 104.643 ret olmak üzere) toplam 120.703’tür. Kabul kararlarından 61’i kapatılan (dernek, vakıf, öğrenci yurdu, televizyon kanalı, gazete) kuruluşların açılmasına ilişkindir. Buna göre, Komisyonun karar vermeye başladığı tarihten itibaren 4 yıllık süre içerisinde toplam başvuruların yüzde 95’i hakkında karar verilmiş bulunmaktadır.
Komisyon; ömrünün 6.080 dosya için 1 yıl daha uzatılmasıyla emekçileri oyalamaya ve adaletin ilk basamağı olan mahkemelere erişiminin önünde en büyük engel olmaya devam etmektedir.
OHAL Komisyonu; 4 yıllık bu süreçte, tespit edilen 17 KHK'lıyı ölümünden sonra işe iade etmiştir. Emekçileri öldükten sonra işe iade eden Komisyon adeta ihraç kamu emekçilerinin haklarını iade etmek için onların ölümünü beklemekte ve aslında 152 bin ihraç kamu emekçisiyle alay etmektedir.
Aslında ihraç emekçilerin örgütsüzlüğü, emek örgütlerinin emekçileri yalnız bırakmış olması ve KHK’lara karşı örgütlü bir mücadelenin olmayışı OHAL Komisyonu’nun emekçilere yönelik ret ve ölümden sonra işe iade kararlarındaki rahat ve keyfi tutumunun gerçek belirleyicisi olmuştur.
OHAL Komisyonu’nun var olma nedeni, kuruluşu, bugüne kadarki işleyişi ile ihraç kamu emekçilerinin haklarının gasp edilmesinin sürdürülmesinde en önemli araç olmuştur. Verdiği kararlarla ihraç kamu emekçilerine değil siyasal iktidarın kazanılmış haklara dönük keyfi saldırılarına ve hukuksuzluğa hizmet etmektedir.
İhraç kamu emekçilerinin savunma hakkını bile tanımayarak, masumiyet karinelerini hiçe sayarak kararlar vermiş, kamu emekçilerinin başta 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun güvence altına aldığı iş güvencesini ve yasal, anayasal ve uluslararası 135 hakkını ayaklar altına almıştır.
Kendisini mahkemelerden bile üstün gören Komisyon mahkemelerden beraat, takipsizlik vb. alan kamu emekçilerini irtibat, iltisak ve kurum kanaati gibi burjuva hukukta bile olmayan kavramları gerekçe göstererek işe iade etmemiştir.
Aynı komisyon, Süleyman Soylu, Süleyman Özışık ve MHP yetkililerinin masumiyetine inandığı ve kurulan KHK borsasıyla yeterli parayı veren ihraç kamu emekçilerini işlerine iade edebilmiştir. Yani OHAL Komisyonu yeni bir rant, yağma ve zenginleşmenin alanı haline gelmiştir.
Komisyonun varlığının sürekli uzatılması ihraç kamu emekçilerinin umutsuzluğa sürüklenmesine, kazanılmış ve gasp edilmiş haklarından vazgeçmesine yol açmış; ya başka hayatlar kurmaya zorlamış ya da emekçiler çaresizlikten intihar etmek zorunda kalmışlardır.
KHK ile ihraç edilen 100 kişi yaşamına son vermişken…
Yaklaşık 100 kişi intihar ederek, 900 kişi ise hastalıktan veya bilmediği işlerde çalışırken iş cinayetinden yaşamını yitirmiştir.
Yaşanan hukuksuzluklar ve ölümlerde siyasi iktidar kadar OHAL Komisyonu bürokratları da sorumlu ve belirleyicidir.
İhraç kamu emekçileri siyasi iktidar tarafından işinden ihraç edilerek cezalandırılmışken bir de Komisyon tarafından uzun yıllar bekletilerek ayrı bir cezalandırılmaya tabi tutulmaktadırlar. Makul süre çoktan aşılarak hukuksuzluk bir de bu yönüyle devam ettirilmektedir. 5 yıl boyunca komisyon kararını bekleyen kamu emekçilerine, 5 yılın sonunda ret kararları verilerek psikolojik savaş taktiği uygulanmaktadır.
-OHAL Komisyonunun kuruluşu, var olma nedeni ve verdiği kararlar hukuksuzdur.
Hukuksuzluğun devam etmesinin en önemli aracı olan Komisyonun verdiği ret kararları iptal edilmelidir.
-Hukuksuz komisyon derhal lağvedilmelidir.
-KHK’lar tüm sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir.
-İhraç kamu emekçileri derhal işlerine iade edilmeli ve iade-i itibarları geri verilmeli ve ihraç kamu emekçilerinden özür dilenmelidir.
-İhraç sonrası yaşadıkları kayıplar maddi ve manevi olarak tanzim edilmelidir.
-İhraçların zemini olan fişleme listelerini oluşturan ve KHK listelerine imza atan tüm devlet yetkilileri hesap vermelidir.
Elbette tüm bu talepleri gerçekleştirmek talepler etrafında kenetlenmeyi, bu talepler için mücadele iradesi ortaya koymayı ve belli bir program çerçevesinde fiili mücadeleyi gerektirmektedir.
KHK’lara karşı ve KHK’lar tüm sonuçları ile iptal edilene kadar topyekûn mücadele etmek bir zorunluluk ve görevdir.
KHK’lar ancak ihraç ve mevcut durumda çalışan kamu emekçilerinin fiili ve birlikte vereceği mücadele ile gidecektir.
Kamu Çalışanları Birliği