KÇB Ekim Devrimi paneli gerçekleştirdi

KÇB, 100. yılında Ekim Devrimi üzerine panel düzenledi.

  • Haber
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 16 Aralık 2017
  • 07:23

Kamu Çalışanları Birliği (KÇB), İstanbul Kartal’da bulunan Eğitim Sen İstanbul 5 No’lu Şube’de, 100. yılında Ekim Devrimi’yle ilgili panel düzenledi.

Tarihsel gelişimi seyrinde Ekim Devrimi

Panelde ilk olarak Temel Demirer “Tarihsel gelişimi seyrinde Ekim Devrimi” başlıklı sunumu gerçekleştirdi.

Ekim Devrimi’nin tarihsel olarak aşılamayan bir olay olduğuna değinen Demirer, liberallerin ve “post-marksistler”in Ekim Devrimi’ne bakışını eleştirdi. “Kapitalizm insanı yabancılaştırır. Ekim Devrimi ile insan yabancılığı yıkmış, özgürleşmiş ve insanlığın kurtuluşunu yaratmıştır” dedi.

Demirer, sınıf savaşının önemine değinerek “Devrimin tek garantisi sınıf hareketi ile organik bağı sürdürmek gerekir. Sınıf savaşında öncü bir partiye ihtiyaç vardır. Sınıfın hareketinin yönetilmesine ihtiyaç vardır. Ekim Devrimi inşa halinde bir tarihtir. Bunu inşa edecek olan feminist hareket değil, LGBT-İ’ler değil, ulusal hareket değil, sınıf hareketidir” diye konuştu.

Son olarak Lenin’in Ne yapmalı kitabından bir cümleye yer veren Demirer “Teoriye son veren sınıf hareketidir” diyerek sunumunu sonlandırdı.

Kamu hareketi ve önderlik sorunu

KÇB temsilcisi gerçekleştirdiği sunumda ‘80’li yılların sonu ve ‘90’lı yıllarda artan kamu emekçileri hareketine değinerek bu hareketin kamu emekçilerine bakışı değiştirdiğini vurguladı. KÇB temsilcisi şöyle konuştu:

“Hareket kamu emekçilerine yönelik genel algıyı değiştirdi. Önceden ‘devlet memuru’, farklı statüsü olan biri gibi bakılırken artık kamu emekçisi olarak sınıfsal bir kimlik kazandı.

Kamuda son birkaç yıl da artan bu alana yönelik özelleştirme ve piyasalaştırma saldırısı devam ederken diğer yandan da kamu emekçilerinin çalışma koşulları değiştirilerek artık işçi gibi çalışma koşulları dayatılıyor. Bu da sınıf mücadelesi ile kamu emekçilerinin kendi talepleri eksenindeki mücadeleyi toplumsal kurtuluş mücadelesi ekseninde birbirine bağlayacak nesnel koşullar ortaya çıkarıyor.

Kamu emekçisinin talepleri işçi sınıfından farklı olarak kitlesel taleplerdir. Bu nedir; bir kamu alanının ücret talebi lokal olarak o alana özel bir iyileştirme değil yaklaşık üç milyon kamu emekçisini kapsayan bir taleptir. Bu nedenle kamu çalışmasında dar anlamda iktisadi olarak asgari düzeyde politikalar saptanmalı ve örgütlenmeli. Bugün bundan çok uzak bir kamu alanı var. Bugün kamu emekçilerinin toplumsal kurtuluş mücadelesinin parçası yapacak, özelleştirmeye ve piyasalaştırmaya karşı politika üreten örgütsel mekanizmalara ihtiyacımız var. Kamu Çalışanları Birliği kurulurken bu iddia ile ortaya çıktı.

Bizler nasıl ki sınıf çalışmasında esas olan fabrika fabrika örgütlenen komiteler ise bizlerin de kendi alanlarımızda bu politikayı hayata geçirmesi gerekiyor.

Kamu çalışmasında gündelik mücadeleyi esas alan bir politik tarzla kamu emekçilerini örgütleyecek adımlar atmalıyız.”

Ekim Devrimi ve işçi örgütlenmeleri

MİB temsilcisi sunumda Ekim Devrimi’nde işçi sınıfının ve devrimci partisinin oynadığı tarihsel devrimci role vurgu yaptı. MİB temsilcisi sunumunda şunları söyledi:

“Ekim Devrimi’nin en temel ve önemli özelliği, işçi sınıfının devrimci partisiyle birleşerek Marksizm’in ortaya koyduğu devrimci rolünü oynamasıdır. Bunun günümüzde kendi topraklarımızdaki yansıması nedir, bir örnek olarak, Metal İşçileri Birliği’nin Metal Fırtına pratiğidir.

Bizler bir avuç devrimci, komünist metal işçileri olarak MİB’i kurduk. Daha sonrasında artık sadece bizlerin dile getirdiği talepler metal işçileri tarafından savunulmaya başlandı. Çünkü metal işçisi bu süreçte sendikal bürokrasiyi çok açık bir şekilde gördü. Sağ ve sözde ‘sol’; biz bu ikisine karşı keskin bir mücadele sürdürdük. Bunlara uygun araçlar oluşturduk. Tüm saldırılara rağmen sistemli olarak fabrikalara gittik.

Burada bazı liberal çevrelerin söylediğinin aksine 2015 Metal Fırtına dönemi tek başına kendiliğinden bir hareket değildi. Metal işçisinin kendiliğinden olan hareketine bizler MİB olarak müdahale ettik.

Burada kuşkusuz sosyal medyanın önemi vardı. Fakat burada asıl olarak bizlerin sözünün doğru olması ve kitlelere güven vermesidir.

Bu noktada kendiliğinden harekete, Ekim Devrimi’ni yaratan partinin Bolşevizm’in devrimci çizgisini esas alan bir avuç komünist olarak müdahale ederek öncülük ettik.

Fabrikalar arası komiteler kurduk. Kitlesel mitingler örgütlendi. Yasadışı fiili eylemler örgütlendi. Evet bugün gelinen yerde bu hareket daha fazla siyasallaştırılabilirdi. Daha çekirdek hücrelerin olsaydı farklı bir yere gidebilirdi. Fakat hem süreç olarak, hem de bilinç olarak işçi sınıfını bunu aşacak güçte değildi. Fakat bu bile bugün fabrikalarda fırtınanın etkisinin hala hissedildiğini gösteriyor. Bugün Ekim Devrimi’nin 100. yılında yeni Ekimler’i yaratmak için ileri bir adım atmaya çağırıyorum.”  

Sunumların ardından verilen ara ile ikinci bölüme geçildi. İkinci bölümde panelistlere sorular sorularak, Ekim Devrimi ve Metal Fırtına üzerine tartışmalar gerçekleştirilerek panel sonlandırıldı.

Kızıl Bayrak / Kartal