Kamu Çalışanları Birliği (KÇB), KHK saldırılarıyla ihraç edilen ve işlerine geri dönebilmek için başlattıkları direnişi 5 mevsim 67 haftadır sürdüren kamu emekçileriyle dayanışma amacıyla etkinlik düzenledi.
Taksim’deki Divriği Kültür Derneği’nde gerçekleştirilen etkinlik salonuna “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”, “OHAL ve KHK’lere karşı tek yol direniş!” ozalitleri asıldı. Salonun girişinde ise Kızıl Bayrak ve Eksen Yayıncılık kitaplarının yer aldığı standın yanı sıra yemek standı kuruldu.
Etkinlik, yıldönümü vesilesiyle Haziran Direnişi’nde katledilenler; Nazım Hikmet, Orhan Kemal ve Ahmed Arif anılırken devrim ve sosyalizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için saygı duruşu ile başlatıldı.
Emperyalist-kapitalist sistemin yarattığı savaş ve yıkımların yanı sıra AKP iktidarının işçi ve emekçiler ile Kürt halkına yönelik saldırılarının, rejim krizinin teşhir edildiği sinevizyon gösterimi ile etkinlik sürdü. Kamu emekçilerinin de AKP’nin saldırılarının hedefi olduğuna yer verilirken KHK’larla ihraç edilen emekçilerin başlattığı direnişler anlatıldı.
KÇB temsilcisi: İhraç saldırısına karşı uyarmıştık
15 Temmuz’un ardından kamudaki ileri birikimi tasfiye etmek isteyen AKP iktidarının ihraç saldırılarını devreye soktuğunu ifade etti. Greif, Haziran ve Metal direnişlerine değinen KÇB temsilcisi AKP’de cisimleşen gerici-tarikat koalisyonunun paylaşım kavgası ile darbe girişimi sürecine girildiğini söyledi.
AKP’nin darbeden sorumlu değilmiş gibi darbe karşıtı bir görüntü vermeye çalışmasına değinilen konuşmada, gözaltı ve tutuklama furyasına başladığı, sendikaların buna sessiz kaldığı, yandaş sendikaların ise onayladığı ifade edildi.
Muhalif kamu emekçilerinin, “ihraç saldırıları bizi teğet geçer” anlayışı taşıdığını belirten KÇB temsilcisi, kendilerinin başından beri bu tehlikeye karşı emekçileri uyardıklarını ancak KESK’in saldırı karşısında atıl kaldığını ifade etti. KÇB temsilcisi, ihraç saldırısına karşı ilk mücadeleyi Nuriye Gülmen’in başlattığını, devamında direnişin başka alanlara yayıldığını belirtti.
“Kamu emekçileri bu saldırıyı göğüsleyebilirdi” diyen KÇB sözcüsü, sendikaların direnişleri sahiplenmemesi nedeniyle bunun başarılamadığını vurguladı. Bu saldırıların son bulacağı beklentisinin bir yanılsama olduğunu söyleyen KÇB temsilcisi ekonomik krizin yansımasının da yine emekçileri vuracağına dikkat çekti.
“Yarınlar bizim, biz kazanacağız!”
Bugün emekçilerin binbir zorlukla direnişi sürdürdüklerini söyleyen KÇB temsilcisi, yarın ortaya çıkabilecek toplumsal mücadele dinamiğini kapsayabilmek için bugün kamu emekçilerinin sürdürdüğü direnişi sahiplenmek, işyerlerine taşımak ve büyütmek gerektiğini söyledi.
Seçim sürecine ve dün Bakırköy’de direnişçilere yönelik gözaltı saldırısına da değinilen konuşmada, düzen partilerinin sahte vaatler ortaya attığı Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda kamu emekçilerinin direnişi bu sahte vaatleri çürüttüğü için saldırının yaşandığı dile getirildi.
Direnişlerle dayanışmanın önemine tekrar vurgu yapan KÇB temsilcisi; “Yarınlar bizim, yarınları biz kazanacağız” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Karadaş: İhraçlar sermayenin sınıfsal saldırısı
Kadıköy direnişçilerinden Özgür Karadaş da Bakırköy’deki saldırıya değinerek sözlerine başladı. 28 Aralık’ta açığa alındığını, 6 Ocak’ta ihraç edildiğini belirten Karadaş, ihraç edilen diğer emekçiler gibi kendisinin de birçok sıkıntıyla karşılaştığını ifade etti. Geçmişin mücadele deneyimleri olduğunu belirten Karadaş buna rağmen ihraç saldırıları karşısında bir örgütsüzlükle, ne yapacağını bilememekle karşılaştıklarını söyledi. Direnişe başlamak için yapılan toplantıyla bu edilgenliğin kırıldığını da sözlerine ekleyen Karadaş, bunun sonrasında İstanbul’daki direnişlerin başladığını hatırlattı, Yüksel’de başlayan mücadelenin bu sürecin önünü açtığını belirtti. Karadaş, direnişlerin bir umut yarattığını söyledi.
“KHK saldırılarına karşı ne kadar cevap verebildik?” sorusunu soran Karadaş, grevleri yasaklayan AKP’nin işçi düşmanı kimliğini ve sermayenin temsilcisi olmasını teşhir etti. Bugünkü ihraç saldırısın sermayenin saldırısı olduğunu bilince çıkarmak ve mücadeleyi de bu eksende yürütmek gerektiğini söyleyerek Tekel, metal, Flormar direnişlerine dikkat çekti.
“KESK bugün mücadeleyi sınıfsal olarak ele alsaydı 5 bin üyesi ihraç edilmezdi” diyen Karadaş başlangıçta Tekel’deki gibi bir mücadelenin yaratılabileceğini ancak bu fırsatı kaçırdıklarını söyledi. Direnişin yanında olanlarla mücadeleyi başarıya ulaştıracaklarını ifade eden Karadaş “AKP mutlaka gidecek, KHK’lar mutlaka gidecek, biz kazanacağız” dedi.
Demir: Emekçiler örgütlenmeli
Direnişçi emekçilerden Hüseyin Demir KÇB’ye teşekkür ederek, ihraç saldırılarının özünde sınıfsal bir mesele olduğunu belirterek sözlerine başladı. Saldırılarla birlikte sessiz, istenen her şeye tamam diyen, her koşulda çalışmayı kabul edecek emekçi profili yaratılmak istendiğini ifade eden Demir, hayata geçirilen performans siteminin de bu saldırılar zincirinin bir parçası olduğunu belirtti. Yüksel ve diğer kentlerdeki direnişlerin yanı sıra kendi direnişlerinin bir bütün olduğunu söyleyen Demir hep bu bilinçle hareket ettiklerinin altını çizdi.
Bakırköy’deki saldırıyı ve AKP’nin seçim demagojilerini teşhir eden Demir
“AKP emekçileri kendisine bağlamaya çalışıyor” diyerek, AKP’nin toplumu kendisine bağlamanın aracı olarak kamu emekçilerini kullanmak istediğini dile getirdi. Demir ayrıca, AKP’den sonra başka bir parti gelse onun da örgütsüzleştirme saldırısını sürdüreceğini vurguladı. Emekçiler örgütsüz olduğu yerde iktidarların istediği gibi at koşturabileceğini söyleyen Demir, seçimlere de bu mantıkla yaklaşmak gerektiğini ifade etti.
Akkın: AKP gidecek biz kalacağız
Dün Bakırköy’deki polis saldırısıyla gözaltına alınan direnişçilerden Fatma Akkın dün yaşadıklarını anlattı. Geçen Çarşamba günü ilk tehdidin geldiğini ve polisin “ses sistemi kullanırsanız müdahale ederiz” dediğini aktardı. O gün öğrencilerin sınavı olduğu için kendilerinin dikkat ettiğini ifade eden Akkın, dün de kaymakamlık kararını gerekçe gösteren polislerin daha alana gidilir gidilmez saldırıya geçerek 13 kişiyi gözaltına aldığını söyledi. Ardından polisin tehditlerine rağmen oturma eylemini sürdürdüklerini ve 15 kişinin daha gözaltına alındığını anlattı.
“Faşizme asla boyun eğmeyeceğiz, asla geri çekilmeyeceğiz. İşimize geri dönünceye kadar onur mücadelesini sürdüreceğiz. AKP gidecek biz kalacağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Sevinçtekin: Direniş alanları umut veriyor
Direnişçi emekçilerden Muhammet Sevinçtekin kendilerine destek olan, yanlarında samimi olan insanların verdiği destek ile direniş iradesinin sürdüğünü, KESK’in kendilerini yalnız bıraktığını ifade etti.
Muhafazakar bir aileden geldiğini ve 2012’ye kadar AKP’ye olumlu baktığını ancak çok sonra dertlerinin rant, çıkar olduğunu anladığını söyleyen Sevinçtekin, daha sonra solcularla karşılaştıklarını belirtti. Mücadeleci diye düşündüğü KESK’in ve çoğu insanın konformist olduğunu bu süreçte anladığını söyleyen Sevinçtekin, kendilerinin direnişi büyütmek için ortaya koydukları önerilerin hep engellendiğini anlattı. KESK’e egemen anlayışların, sendikacıların tutumlarını eleştirdi.
Kamu emekçilerinin siyasal ayrımlardan kaynaklı bir araya gelememesinin direnişin seyrini de olumsuz etkilediğini söyleyen Sevinçtekin, tabanda genel olarak bir rahatsızlık olduğunu, ancak bugün için işten atılma vb. kaygılardan dolayı harekete geçilemediğini söyleyerek “Yarın bu durum değişecek” dedi. Bu kırılma noktaları aşıldığı zaman mücadelenin, direnişlerin farklı bir seyre kavuşacağını vurgulayan Sevinçtekin, direniş alanlarının insanlara umut verdiğini ve hava kendilerinden yana dönene kadar sabırla bu alanları tutmaya devam ettiklerini söyledi.
BDSP’li metal işçisi: Düzen direnişten korkuyor
Dün Bakırköy’deki saldırıda gözaltına alınan BDSP’li metal işçisi, polisin etrafını sardığı kamu emekçilerini yalnızlaştırmak istediğini ama kendilerinin bunu kırmak için emekçilerin yanında yer aldıklarını anlattı. Düzenin, kamu emekçilerinin direnişinden ve onların yanında olan devrimcilerden duyduğu korkuya dikkat çeken BDSP’li işçi, gözaltına alınan DGB’li ile birlikte kendisinin daha vahşi bir saldırıyla karşılaştıklarını aktardı. Seçim ve kriz gündemlerine de değinen metal işçisi, ‘Düzene karşı devrim’ mücadelesini büyütme çağrısı ile konuşmasını sonlandırdı.
TMMOB üyesi bir mühendis bugün yapılan TMMOB genel kurulunda, KHK’larla ihraç edilen TMMOB üyeleriyle ilgili bir çalıştay yapılması kararı aldırdıklarını ve bu kararın takipçisi olacaklarını duyurdu.
BTS İstanbul 1 No’lu Şube Başkanı Ersin Albuz etkinliği selamlayarak Haydarpaşa Dayanışması’nın her Pazar eylemlerini Kadıköy İskele Meydanı’nda yapacaklarını duyurarak destek çağrısı yaptı.
KHK direnişçisi Mehmet Sarı ve Zeytinburnu Belediyesi’nde direnen taşeron işçisi Kenan Güngördü gönderdikleri mesajlarla etkinliği selamladı.
“Yeni saldırılara karşı direnişe sahip çıkılmalı”
Etkinlikte söz alan Tüm Bel Sen İstanbul 1 No’lu Şube Örgütlenme Sekreteri Adem Erdem, kendisinin de açığa alındığını ve sonrasında görevine iade edildiğini belirtti. Gerekçe farklı olsa da iktidarın asıl amacının muhalif emekçileri ihraç etmek olduğunu dile getiren Erdem, AKP-cemaat çatışmasını teşhir etti. Tabandan bir basınçla direnişlerin başladığına değinen Erdem, “benim yapım egemen olsun” anlayışındaki siyasal anlayışların “ya bizimle yürürsünüz ya da destek vermeyiz” diyebildiklerini ifade etti. Hatta direnişin gün sayısını bile belirlemeye çalışmaları üzerinde durdu.
İstanbul’da KESK’e bağlı 196 sendika yöneticisi olduğunu belirten Erdem, direnişle ilgili ulaşmak istediklerinde bu yöneticilere ulaşamadıklarını söyledi. Farklı düşünceler olabileceğini ama asıl olanın sınıf mücadelesi olduğunu ifade eden Erdem, pazartesi Bakırköy’deki direniş alanına polis saldırısının yine yaşanacağının kesin olduğunu ve güçlü bir şekilde direnişe sahip çıkmanın önemli olduğunu vurguladı.
Etkinlik, Domane Dersim’in seslendirdiği parçalar eşliğinde çekilen coşkulu halaylarla devam etti, “Güzel günler göreceğiz çocuklar” parçası hep birlikte söylendi.
Son olarak “Bıçak kemikte” şiiri hep birlikte okunurken Kadıköy, Bakırköy ve Kartal’da devam eden direnişlerle dayanışma ve bu mücadeleyi büyütme çağrısıyla etkinlik sonlandırıldı.
“Yaşasın onurlu direnişimiz!”, “KHK’lar gidecek biz kalacağız!” sloganları haykırıldı.
Kızıl Bayrak / İstanbul